Vicdanın tüm mahkemeler içinde en üst merci oluşu, yapılanın yapanı asla bırakmayacağı anlamına gelir. Vicdanı olanadır bu yazı. Vicdansız görmez bile, duymaz bile. "Sehven" kelimesine sığar onların tüm hayatları. Evet, yaşamınız sehvendir.
Ölüme sehven diyebilen insanlar var artık. Gençlerin geleceğiyle oynadınız "sehven" dediniz, sizi kesmemiş olacak ki bebekleri öldürüp onlar için de sehven diyorsunuz.
Kiminiz duydu kiminiz duymadı bile... Ama kısa bir süre önce bir bebek açlıktan öldü. Sakat kalmış işsiz babası annesi ve iki kardeşiyle yaşamaya çalışmış ama olmamıştı. Küçük bedeni dayanamadı ve ondan geriye sadece birkaç fotoğraf kaldı.
"Eceldir gelir alır canı", diyecekler yine. "Çocukcağızın rızkı bu kadarmış", diyecekler. Rızkını kesenlerden hesap sormamız engellenecek yine. Çok ayıplar görmüştür, çok rezaletler yaşatmıştır yurttaşına bu ülke ama böylesi kabul edilebilecek gibi değil.
Sosyal devletin sosyal olamayışının acısını çekiyoruz. Sosyal devletlikten devletin anladığı kömür dağıtmak olduğu için ve bunu da "oy" kaygısıyla yaptığı için T.C. sosyal bir hukuk devletidir sözüne kibrit suyu dercesine sosyal devlet yok ediliyor.
O bebeğin katili kokuşmuş düzendir. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" diye diye bırakınız ölsünler, bırakınız yaşasınlar laçkalığına kavuşturdular dünyayı. Evet, siz bıraktınız yaptılar ve dünyayı bu hale getirdiler. Dünyanın bu haline su taşımış her canlı, Kübra bebeğin ölümünden sorumludur.
Hangisi daha suçlu?
Ölümünden sonra tutanaklara açlıktan öldüğünü yazan polis sadece "gözleri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar " deyişini terse çıkarmıştır. Olanı olduğu gibi aksettirmiştir.
Ama gözleri vardır görmezler kulakları vardır duymazlar âleminden insanlar olaya müdahale etti. Polisin tutanağa açlıktan ölmüştür ibaresini "sehven" yazdığını söylediler.
Tıp bilimini yok sayıp da kendi kişisel mevki ve görüşünü dayatan insanlar bir bebeğin ölümü üzerinden bile utanma duymadan böyle açıklama yapabiliyorlar. Çok geçmeden gelen otopsi raporunda beslenme yetersizliği diye kibarlaştırılan şey açlıktan ölümdür.
Bir yanda bebeği öldüren düzen diğer yanda o düzeni körü körüne savunan insanlar. Hangisi daha suçlu diye düşündüğümüzde ikisinin de birbirinden aşağı kalır yanı yok.
Kübra bebek öldükten sonra evlerine şaşırılmayacak şekilde yardım yağdı. Kör gözleri açmak için kati bir delil gerekiyor, o da maalesef ölüm oluyor. Buna sevinemeyen aile, bu durumu sindiremiyor elbette.
Annesi "Kızım gittikten sonra dolabım dolmuş neyime" diyor. Bebeğini emzirerek de olsa besleyemeyen anne "Aç insanın sütü de olmaz" dediğinde, göstermelik doldurulan dolaplar boşaldığında neler olacağını az çok kestirebiliyor.
Ölen Kübra bebek değil
2023 hedeflerine bu konu elbette girmeyecek! Çünkü bu ülkede bazı insanların gözünde, çocuklar ya yaramazlıklarından lavaboyu kendi üzerlerine düşürüp de ölüyor, ya aileleri bakamıyor ya da anneler babalar sokaklara salıyor, panzerlerin önüne. O yüzden kimsenin suçu yok bu ölümlerde. Hele ki yetkililerin hiç suçu yok!
Aslında ölen Kübra bebek değil; öve öve bitiremediğiniz sosyal devlettir. Bu olay sosyal devletimizin göğsüne bir nişane gibi takılmıştır ve bir daha onu hiç çıkaramayacaktır.
"Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler" diye imza toplamaktan çocuklara karınlarını doyuracak kadar bir yaşam istemeye kadar geriledik. Ve o çocuklara şekeri de yaşamı da bu düzen veremez. Şekeri de yaşamı da o savaştan sağ olarak çıkabilen bebeklerin kurduğu dünya verecek, köhnemiş düzeniniz değil. (HK/BB)