Dünya Doğum Kontrolü Günü 2007’den bu yana her yıl 26 Eylül’de kutlanmıyor ancak dünyada hala her 90 saniyede bir kadın gebelik ve doğum nedeniyle hayatını kaybediyor. 215 milyon kadın güvenilir, nitelikli, yeterli üreme sağlığı hizmetlerine ulaşamıyor ve böylece istenmeyen gebelik riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Avrupa Kontrasepsiyon ve Üreme Sağlığı Birliği’nin bu seneki Dünya Doğum Kontrolü Günü teması “Senin hayatın, senin geleceğin, seçeneklerini tanı”:
* Seçeneklerin: Gençlerin kullanabileceği tüm doğum kontrol yöntemlerini güvenilir, tarafsız bir bilgi kaynağından öğrenmesi
* Geleceğin: Planlanmamış gebeliklerin nelere yol açabileceğini ve ergenlik döneminde vücutta oluşacak değişiklikleri anlamak
* Partnerin: Partnerinle doğum kontrolü hakkında konuşabilmeyi ve güvenilir bilgiler eşliğinde güvene dayalı bir ilişkiyi nasıl inşa edeceğini öğrenmek.
Kadınların üreme ve ürememe hakkı
UNFPA’nın verilerine göre, gelişmiş ülkelerde sahip olunacak çocuk sayısına ve çocukların arasındaki yaş farkına çiftler birlikte karar verirken, gelişmekte olan ülkelerde özellikle en yoksulların bu konuda karar verme olanakları yetersiz.
Üreme hakkını kullanabilen, bu konuda söz sahibi olan kadınlar, eğitim hakkı gibi diğer haklarını kolaylıkla kullanıyor, bununla beraber gelir düzeyinin yükseldiği, kendisi ve çocuklarının daha sağlıklı olduğu; evde ve toplumda daha fazla karar verme gücüne sahip olduğu görülüyor.
Şu anda 7 milyar olan dünya nüfusunun 2050’de 9 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Dünyada toplam doğurganlık oranı son 50 yılda yarı yarıya azaldı. Ancak ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, hala kadın başına 2,5 çocuk düşüyor. Nüfus artışının neredeyse tümü insanların ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı az gelişmiş ülkelerde gerçekleşiyor.
Nüfus artışıyla zengin ve fakir arasındaki uçurum derinleşiyor. Aynı zamanda hızla artan nüfus, cinsiyet eşitliği, üreme sağlığı, güvenli annelik, insan hakları gibi sosyal konulardaki mevcut sorunları ağırlaştırıyor.
1990 yılından itibaren dünyadaki aç insan sayısı 815 milyondan 925 milyona çıkarken, 2010 yılından itibaren küresel ekonomik kriz nedeniyle 44 milyon insan daha yoksulluk sınırı olan 1,25 ABD doların altında yaşamaya başladı.
Türkiye'de her üç gebelikten ikisi riskli
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, “Dünya Doğum Kontrolü Günü kapsamında Türkiye’de istenmeyen gebeliklerin, adolesan gebeliklerin ve riskli gebeliklerin önlenebilmesi ve karşılanamayan aile planlaması gereksiniminin azaltılması için, aynı zamanda temel sağlık hizmetlerinden biri olan kapsamlı aile planlaması hizmetlerine toplumda ihtiyaç duyan herkesin ücretsiz bir şekilde ulaşabilmesinin sağlanması gerekir” diyor.
“Toplum için Bilgilendirme Dizileri”nde konuya ilişkin önemli veriler yer alıyor:
* Türkiye nüfusu 31 Aralık 2013 tarihi itibarıyla 76 667 864 kişi. 2050 yılında 100 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
* Artan nüfusla beraber, kırdan kente göçler artıyor. İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı Türkiye’nin yüzde 91’i ulaştı.
* En zengin kesimin geliri en yoksul kesimin gelirinin 7,7 katı oldu. Nüfusun yüzde 15’i yoksulluk sınırının altında kaldı.
* Türkiye’de her üç gebelikten ikisi riskli gebelik şeklinde gerçekleşiyor.
* 2008 yılı verilerine göre 15 - 49 yaş arası evli kadınların gebeliği önleyici yöntem kullanma yaygınlığı yüzde 73. Bu kadınların yüzde 46’sı modern yöntemleri kullanırken, yüzde 27’si geleneksel yöntemleri kullanıyor.
* 15 - 19 yaşındaki kadınlardan oluşan adolesanların yüzde 6’sında önemli sağlık ve sosyal sorunlara yol açabilen adolesan yaşta gebelikler görülüyor. (ÇT)