Konut dokunulmazlığını ortadan kaldıran Siber Güvenlik Kanunu teklifi TBMM'de

AKP milletvekilleri Atay Uslu ve Ali Özkaya ile 133 milletvekilinin 10 Ocak’ta TBMM’ye sunduğu Siber Güvenlik Kanunu teklifi Genel Kurul’da görüşülmeye başladı.
Milletvekilleri teklif üzerine Genel Kurul’da konuşmalar yaptı. Muhalefet partilerin milletvekilleri teklife karşı çıktı. Milletvekilleri teklifin özel hayatı, düşünce özgürlüğünü, konut dokunulmazlığı güvenliğini tehdit ettiğini söyledi. Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtip teklifin geri çekilmesini istedi.
Teklif ne öngörüyor?
Teklif bu haliyle yasalaşırsa Siber Güvenlik Kurulu kurulacak. Kurul, veri ve log kayıtlarını toplamak ve saklamakla yetkili olacak. Ayrıca istediğinde işlem merkezlerinden ve iletişim alt yapılarından bilgi, belge, veri ve kayıt çekebilecek. Bunları da iki yıl süreyle elinde tutabilecek.
Kurulun istediği bilgi, belge, yazılım, veri ve donanımı vermeyenler veya bunların alınmasına engel olanlar 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 500 günden 1500 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak.
Kişisel veya kritik kamu hizmeti kapsamına giren kurumsal verileri, ücretli veya ücretsiz şekilde erişime açan, paylaşan veya satışa çıkaranlar 3 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.
Teklifte ‘veri sızıntısı’ ile ilgili haberleri ve bu haberleri yapacak gazetecileri de yakından ilgilendiren bir madde var. Buna göre ‘veri sızıntısı yapılmış gibi algı oluşturmak’ 2 yıldan 5 yıla kadar hapis getiriyor.
Ayrıca teklif ev ve iş yeri aramalarında mahkemeden izin alma şartını ortadan kaldırıyor. Siber Güvenlik Kurulu Başkanın emriyle kolluk konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama ve elkoyma işlemi yapabilecek.

Gazetecileri bekleyen yeni tehlike: Veri sızıntısı haberlerine hapis yolda
"Ben yaptım, oldu siyaseti"
İlk konuşmayı Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ yaptı. Teklifte, "Türkiye’nin hukuk sisteminde adı duyulmayan 'kritik altyapı', 'kritik kamu hizmeti' gibi ne olduğu belli olmayan soyut kavramların yer aldığını" belirten Özdağ, bununla ilgili yetkinin doğrudan Siber Güvenlik Başkanlığının uhdesine bırakılacağını ifade etti.
Bu durumun Anayasa'ya aykırı olduğunu, yasama ve yargı yetkisinin idareye devri anlamına gelebileceğini savundu. Özdağ şöyle konuştu:
Yine her zaman yapıldığı gibi içinde milletin ‘Vay be, ne güzel de şeyler var’ diyeceği türden tumturaklı ifadelerin içine ustaca yerleştirilmiş hukuksuzluklar; ben yaptım, oldu siyasetinin yapı taşları döşenmiş, hep ifade ettiğim şekliyle yine içine zehir zerk edilmiş elma şekerleriyle muhatabız.
Yine büyük büyük laflar ve millî, manevi hassasiyetleri okşayan kelime ve ifadeler ardı ardına sıralanmış. Millî teknoloji hamlesi, yaşamakta olduğumuz teknolojik değişim, teknolojinin kötü yönde kullanımına son vermek, kapsamlı bir siber güvenlik mevzuatı ve merkezî otoritenin etkin işlemesini sağlamak, ulusal düzeyde siber güvenlik politikalarının tutarlı hâle gelmesi... ‘O zaman bugüne kadar tutarsız mıydı?’ demeyecek miyiz sizlere? Tutarlı olmadığını zaten yaşayarak görmüyor muyuz?
Çalınan ve belki de servis edilen kişisel verilerimiz internet ortamında haraç mezat satışa çıkarılmıyor mu? Bunları gündeme getiren, ihbar eden, ispatlayan gazetecilere soruşturma açılmıyor mu? Sizin iktidarınızda suç işlemek serbest ama suç işlendiğini ifşa etmek, ihbar etmek yasak. Böyle mi çözeceksiniz bu işleri? Sonra da çıkıyorsunuz, ‘Halkımızı yalan yanlış bilgilerle aldatan ve şüpheye sevk eden bu haberler doğru değildir.’ diyorsunuz. Yahu, nasıl doğru değil? Kişisel verilerimiz internet ortamında elden ele dolaşmıyor mu? Siz gözünüzü kapatınca başkaları da sizleri görmüyor mu zannediyorsunuz? Sanal bahis siteleri ve bilinen sahipleri milyarlarca dolar kazanç sağlarken bunları nerede yapıyor acaba? Siber âlemde değil mi? Bunların üstesinden gelemeyen sizler ne yapıyorsunuz? Milletin gazını almak için üç beş magazin figürüne operasyon çekiyorsunuz.
İYİ Parti: Hukuk devleti ilkesine aykırı
İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş, Özdağ ile benzer şekilde teklifi eleştirdi. Teklifin muğlak ifadeler içerdiğini belirten Türkeş, bu haliyle Anayasa'yı ihlal ettiğini söyledi.
Anayasa’nın ikinci maddesini hatırlatarak “Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir” dedi. Yasanın mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek şöyle konuştu:
Konuştuğumuz Siber Güvenlik Başkanlığının 8 Ocak 2025 tarihinde Resmî Gazete'de kurulduğu duyurulduktan iki gün sonra, 10 Ocak 2025'te mevzuatı Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş ve 15 Ocakta da ana komisyon olan Millî Savunma Komisyonunda görüşülmüştür ki bu da bize açıkça yürütmenin yasamayı nasıl baypas ettiğini ve bu kanun teklifinin kimler tarafından hazırlandığını göstermektedir. Yani yine karşımızda yasamanın hazırlamadığı, tepeden inme bir kanun teklifi vardır.
İkinci önemli konu: Teklif, Meclis Başkanlığınca esas komisyon olarak Millî Savunma Komisyonuna havale edilirken tali komisyon olarak Adalet Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu belirlenmiştir ancak tali komisyonlardan sadece Plan ve Bütçede görüşülmüş, asıl içeriği sebebiyle kesinlikle görüşülmesi gereken Adalet Komisyonunda hiç görüşülmemiştir.
Hatta, kesinlikle içeriği bakımından havale edilmesi gereken Anayasa ve Güvenlik ve İstihbarat Komisyonlarına kanun teklifinin hiç havalesi de yapılmamıştır. Kanun teklifleriyle ilgili komisyonların çalıştırılmamasını da doğru bulmadığımızı burada tekrar etmek isterim. Meclis komisyonları çok önemli organlardır. Sağlıklı, tüm toplumu kapsayan ve uzun vadeli kanunlar çıkarmanın tek yolu komisyonları düzgün çalıştırmaktır. En önemlisi, bu kanun teklifi Anayasa'yı ihlal etmektedir.
Teklif mevcut hâliyle yasalaşması mülkiyet hakkının ağır bir şekilde ihlali anlamına gelecektir. Anayasa’nın 35'inci maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkı ancak kanunun öngördüğü sınırlar ve usuller çerçevesinde kısıtlanabilir. Ancak teklif bu sınırları aşarak mülkiyet hakkını zedelemekte ve hukukun temel ilkelerine aykırı bir düzenleme getirmektedir. Müsadere kararı ceza yargılamasının bir sonucudur. Teklifte öngörülen şekilde suça ilişkin kesinleşmemiş bir mahkeme kararı olmaksızın eşyanın müsadere edilmesi ve bu müsaade edilen malların kamu kurumlarına devredilmesi, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan ağır bir hak ihlali teşkil edecektir.
MHP: Siber saldırıların bertaraf edilmesi bir milli güvenlik meselesi
MHP Konya Milletvekili Konur Alp Koçak ise siber saldırıların tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de giderek yaygınlaştığını söyledi.
Bu saldırıların, bireylerin kişisel verilerinin ele geçirilmesinden, nükleer tesislerin güvenliğinin ihlaline kadar çeşitli seviyelerde gerçekleşebileceğini belirten Koçak, "Tehdidin ciddiyeti dikkate alındığında, siber güvenliğin internet ortamındaki, kişisel verilerin gizliliğinin sağlanması gibi dar bir çerçevede değerlendirilmemesi gerektiği anlaşılacaktır. Artık çatışma ve savaşların dahi siber dünyaya kaydığı görülmektedir. Bu yönüyle bakıldığında, siber saldırıların bertaraf edilmesinin aslında bir milli güvenlik meselesi olduğu görülecektir." diye konuştu.
DEM Parti: Hakları tehlikeye atacak
DEM Parti Hakkari Milletvekili Onur Düşünmez düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek geri çekilmesini istedi. Düşünmez, kanun teklifinin ifade özgürlüğünü, kişisel verilerin korunmasını, adil yargılanma hakkını ve temel denetim mekanizmalarını tehlikeye atacağını belirtti:
Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'nin ifade özgürlüğünü, kişisel verilerin korunmasını, adil yargılanma hakkını ve temel denetim mekanizmalarını ciddi şekilde tehlikeye atacağı aşikârdır. Önerilen düzenlemenin siber tehditlerle mücadele amacını gerçekleştirmek yerine özgür düşünceyi, eleştirel basını ve dijital tartışmayı kısıtlayacağı, sonuçta hukukun üstünlüğü ilkeleriyle çelişen uygulamaların ortaya çıkmasına neden olacağı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, siber güvenlik alanında gerçekleştirilecek düzenlemelerin, eleştirel medya işlevinin, ifade özgürlüğünün ve kişisel verilerin korunmasının temel ilkelerine uygun olarak belirlenmesi, tartışmaya açık, ölçülü ve öngörülebilir olması gerekmektedir. Bu hususların gözetilmediği bir düzenlemenin hem dijital alanın hem de kamu denetiminin ciddi zararlar görmesine yol açacağı unutulmamalıdır.
"Bütün yetkileri bir kişiye verme hevesinizden vazgeçin"
Daha sonra CHP Grubu adına Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan söz aldı.
Siber güvenliğin, milli güvenliğin önemli bir parçası haline geldiğini ve bu konuda çağı yakalayan önlemlerin alınmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Ancak bunu yapılırken, insan hakları ve demokrasinin temel kavramlarından uzaklaşılmaması gerektiğini belirtti.
Ceylan, kanun teklifiyle Siber Güvenlik Başkanına olay mahallinde arama yapma, kopyalama, el koyma gibi izinlerin verilmesinin sakıncalı olduğunu, bunun, kişisel hak ve özgürlükleri hiçe sayacak bir yetki olduğunu iddia etti.
Teklifle, Siber Güvenlik Başkanı, yargı ve kolluk kuvvetlerinden herhangi bir onay almaya gerek duymadan harekete geçme yetkisini elde etmektedir. Siber Güvenlik Başkanı, partili Cumhurbaşkanı tarafından atanacak siyasi bir bürokrattır. Bu yetkiyle, muhalif gördüğü her türlü yapıya veya kişilere karşı operasyon yapma yetkisini eline almaktadır. Geçmişte yaşadığımız FETÖ kalkışması ve Ergenekon, Balyoz kumpas davaları, bu şekilde olağanüstü yetkiler verilen kişilerin ne büyük acılara ve hukuksuzluklara yol açtığını göstermiştir. Bu teklifle, partili Cumhurbaşkanına bütün yetkileri veren tek adam yönetiminin çarpıklıklarını küçük küçük tek adamlar yaratarak daha da artırmaktasınız. Bu bütün yetkileri bir kişiye verme hevesinizden vazgeçin.
Teklife ilişkin konuşmaklar gece boyunca devam etti. Teklifin birinci bölümünün tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından birleşime 00.25’te ara verildi.
Genel Kurul bugün saat 14.00'te yeniden toplanacak.
(HA)