Dağlıca çatışmasında esir alınan ve daha sonra bırakılan sekiz askerin dava iddianamesinde "yaralı çavuş Ufuk Çekil ve er Recep Can'ın 'PKK'lilerin yaklaştığı günler önce rapor edildi, komutan helikopter talebini geri çevrildi, nöbetlere el bombasız gittiler' dediği yer alıyor.
Taraf gazetesinin iddianameden aktardığı bölümlerde Çekil'in "Komutan Onur Dirik'in baskın gecesi düğünde olduğu, iki bölük komutanın izinde, bir diğerinin de dinlendirildiği" ifadeleri var.
İddianamede uzman çavuş Halis Çağan savcıya o geceyi "Teslim olduktan sonra bizi mevzideki bayrak direğinin altında topladılar. Üstümüzü aradılar, sorguladılar, yarım saat kadar orada kaldık. Üstümüzde iki helikopterin uçtuğunu gördük, sonra birerli kol olarak uzaklaştık" diye anlatıyor.
Habere göre Tabur Komutanı Topçu Kurmay Yarbay Onur Dirik "Kanaat Raporu"nda "Bu erlerin büyük zararlar doğuran emre itaatsizlik suçu işlediği bu yüzden ölen asker sayısının arttığını iddia etmiş, "Ramazan Yüce'nin 'Vatanına ve birliğine açık şekilde ihanet ettiği ve iki personeli teslim olmaya zorladığı' "suçlamasında bulunmuştu.
Gazetenin aktardığı iddianemedeki belgeler ve askerlerin ifadelerine göre ise "PKK'nin bölgede bir buçuk ay önce saptandığı, Dağlıca baskınından üç gün önce dokuz yüklü katırla göründükleri, baskının olduğu günün altı saat öncesinden yine PKK'li grupların yoğun faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği" ortaya konuyor.
İddianamede "Olaydan üç gün önce bölgede PKK faaliyerleri tespit edilip mevzide görevli Çağdaş Üsteğmen tarafından helikopter istenmesine rağmen Tabur Komutanı Dirik'in helikopter göndermediği" bilgisi de var.
İddianameden dikkat çekici bölümler
Piyade Çavuş Ufuk Çelik:
"Taburun emniyetini sağlamak için Keri Tepesi'ni bizim bölük tutuyordu. Bizim bölüğün mevcudu yaklaşık 250 kişi idi. Ancak 20 Ekim 2007 tarihine kadar 1986/3 tertip erler terhis olup gidince, ayrıca tabur komutanının emriyle her bölükten yaklaşık otuzar kişi seçilip alınarak Buğra Bölük Timi oluşturulup tabur karargahının olduğu bölgede operasyon için hazır tutuluyordu. Bölük mevcudumuz 80 kişiye düştü. 26 kişi de Keri mevzilerinde 10 gün görevde kalmak durumunda oldu.
"Tabur komutanı düğündeydi"
19 Ekim 2007 tarihinde Nikon dürbününü kullanan Zeynel Abidin, dokuz yüklü katır ve dört silahlı PKK militanı gördü. Yaklaşık bir buçuk ay önce de Meri Tepesinde silahlı terörist grubu görülmüştü. Çağdaş Üsteğmen bölük mevcudunun çok yetersiz kaldığını, bu nedenle mevcut personelle tepeyi nasıl emniyete alabileceğimizi bize sorarak hepimizden fikir aldı. Hava çok soğuk olduğundan her yarım saatte bir bir kişi ısınmak için çadıra girip ısınıyordu.
Personelin üzerinde taşıdığı birer adet taarruz el bombası, tabur komutanının emri ile savunma el bombaları ile değiştirmek üzere toplanmıştı. Biz yeni el bombalarını almadan, yani el bombasız olarak Keri Tepe'ye gelmiştik. Çatışmanın olduğu gün 18:00 sıralarında katırları ve teröristleri gördüm. Durumu Çağdaş Üsteğmen'e bildirdim.
O da telsizle durumu tabur komutanlığına iletti. Bu bölgeye taburdan havan ve topçu atışı yapıldı ama mermiler hep kısa düştü. Havan ve topçu menzili dışında kaldılar. Tabur Komutanı o sırada köydeki düğünde olduğundan üsteğmenimize telsizden herhangi bir emir verilmedi. Bu yüzden bölük komutanımız bu gece uyumamamız gerektiğini ve dikkatli olmamızı söyledi.
Herkes önemli bir olayın olabileceğinden endişe duyarak gerilmişti. Hepimiz diken üstünde idik. O gün sis vardı ve aydınlatma projektörleri ile aydınlatılıyordu. Bu nedenle bulunduğumuz tepeden personel yalan mesafeden rahatça görülüyordu. Saat 00:30 sularında çatışma başladı. Yüzden fazla terörist olduğunu düşünüyorum."
Piyade Er Recep Can:
"Olay gecesinden iki gün önce öğle saatlerinde dokuz on katırla üç kişilik görüntü tespit edildi. Bu görüntü Çağdaş Üsteğmen tarafından Tabur Komutanına bildirildi. Akabinde kobra helikopteri talebinde bulunuldu ancak talep uygun görülmedi."
Piyade Onbaşı Mustafa Kala:
"Olaydan üç gün önce terörist gruplar ve katırlar görüldü. Olay günü kırmızı alarm durumundaydık, ilk ateşi teröristler başlattı. Mevzilerimize roketatar, el bombası, doçka, biksi ve kalaşnikof silahlarla yoğun bir baskı ateşi başladı."
Cüneyt Ömür, Özhan Şabanoğlu, Mehmet Şenkul, Fuat Başoda, Fatih Atakul, İlhami Demir, İrfan Beyaz, Ramazan Yüce ve diğer askerlerin ifadelerinde de olaydan iki gün önce ve olay gününden altı saat önce PKK'li grupların göründüğü ve teçhizatın yeterli olmadığı vurgulanıyor.
Ömür'ün ifadesinde ise "Silahının beş altı kez tutukluluk yaptığı" belirtiliyor. Er Yüce'ye olay anında istirahatta olduğu suçlaması yapılmasına rağmen, ifadelerden, bunun komutanları tarafından askerlerin donmaması için her yarım saatte bir yaptırıldığı anlaşılıyor.
Yine Dirik'in ifadesinde baskın günü bölgede Bölük Komutanı bulunmaması şu sözlerle açıklanıyor:
"Bölgede Bölük Komutanı bulunmamasının sebebi birinin izinde olması, diğerinin ertesi gün icra edilecek izin konvoyunun yol emniyet görevini sevk ve idare edecek olması ve birinin de birkaç gün sonra yapılacak operasyonun komutanı olarak görevlendirildiği için dinlendiriliyor olmasıdır. Bölgedeki iki bölük komutanı izinli olduğu için lider personelin tecrübe ve yetenek durumu dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmaktadır." (MB/NZ)
* Ara başlıklar bianet'e ait.
* bianet haberi özetleyerek yayımladı.