Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyük sorunlarından birinin, adına ne denilirse denilsin ''Kürt sorunu'' olduğunu söyledi.
Meclis Haber'in haberine göre, bugünkü grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, siyasetin görevinin, ortak aklı egemen kılmak, zor sorunları çözmek olduğunu dile getirdi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Sorunlara teslim olmak değil çözmektir, siyasetin görevi budur. Elbette ki sorunları birinci evrede iktidar partisi çözecektir. Ana muhalefetin sorumluluğu yok mu; elbette var. Ana muhalefet olarak sorunlardan beslenen bir siyasal parti değiliz; 'Şehitler gelsin, terör tırmansın, belki bize de pay düşer' bunu düşünmek akıl, insanlık dışıdır."
"Gittiğimiz her yerde şehit anneleri, babaları yanıma gelip, 'Bu sorunu çözün' diyor. Bu sorunu, el birliği, güç birliğiyle, akıl, mantıkla, siyasal birikimimizle çözeceğiz."
"Yüzde 25'in görüşü ne olacak?"
"'AKP ile CHP bir araya gelsin, bu sorunu çözsünler. Oy oranları yüzde 75' diyenler de var. Toplumsal mutabakat, rakamla ölçülemez. Yüzde 25'in görüşü ne olacak, onlar insan değil mi, bu ülkede yaşamıyorlar mı, onların görüşleri yok mu?"
"Sorun çözmek sadece emek işi değil, aynı zamanda akıl, siyasal birikim işidir, kişisel çıkarlardan arınma, yurttaşı düşünme işidir. 'Toplumsal uzlaşma yapalım ama zor' deniliyor. Bu işin kolay olduğunu size kim söyledi? Kolay olsaydı zaten çoktan çözülürdü. Siyasetin görevi, zor işi çözmektir. Eğer tek başına rakam, çoğunluk hesabı yapılsaydı, niye bize AKP ile beraber çözün diyorsunuz, AKP'nin oyları var zaten, otursun çözsün. Neden toplumsal uzlaşma istiyoruz; işte bunun için istiyoruz. Sorunu beraber çözeceğiz diyoruz."
"Parlamentoda çözelim"
"Einstein, 'Delilik aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçları beklemektir' diyor. 30 yıldır aynı şeyleri yapıyorlar, farklı sonuçlar bulur muyuz diye, bulamazsınız. Size başka çözüm, yol öneriyoruz, onu zorlayın, parlamentoya gelin, parlamentoda konuşalım, çözelim, toplumsal uzlaşmayı sağlayalım. Başarının, çözümün yolu budur."
"Siyasetçiler, 'analar ağlamasın' sözünü çok seviyor. Siyasetçinin görevi slogan üretmek değil, anaları ağlatmamaktır. Onu beceriyorsan sen görevini yaparsın."
"Parti Meclisi'nde konuştum. Her zaman, her ortamda toplumsal barışa destek veriyoruz, çünkü insanımızı seviyor, saygı duyuyoruz. Herkesin barış, huzur içinde yaşamasını istiyoruz."
"Başbakan'a, 'Bu sorunun çözümü için yeni bir kredi açacağız ama bunun için dört önemli koşulum var. Samimi ve dürüst olacaksın, gizli bir kişisel ajandan olmayacak, millete izah edemeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin, ana muhalefet partisi veya millete bilgi vereceksin, saydam olacaksın. Kabul edersen sana destek veririz' dedim. O destek Erdoğan'ın sahsına verilmiş bir destek değil; o destek şehit anaları, şehit babalarına verilmiş bir destektir."
"Demokrasi adına sana açtığımız kredi koşulsuz krediydi. Şimdi sana güvenmiyoruz o nedenle koşullarımız var." (AS)