Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ekonomi ve Dış Politikalar Araştırma Merkezi (EDAM) 8 Ekim’deki Gezi Davası öncesinde Osman Kavala’nın tutukluluğunun yurtdışı ve uluslararası basın kuruşlarındaki yansımalarını analiz etti.
Osman Kavala’nın tutukluluğunun uluslararası kamuoyu ve basındaki etkilerini özetleyen rapor Sinan Ülgen tarafından hazırlandı. Ülgen raporda ‘Uluslararası kamuoyunda Osman Kavala davasında Türkiye’nin hukuk devleti normlarından uzaklaşıldığına dair algı oluştuğu’ yorumunu yaptı.
NEXIS adlı uygulama üzerinden yapılan uluslararası basın taramasında, 2017’den bu yana Osman Kavala davası ile ilgili olarak 1732 yayın bulundu.
Rapora göre medyasında bu konuya en fazla yer veren ülkelerin başında 588 yayın ile Almanya geldi. Almanya’yı sırasıyla Fransa (328), İngiltere (288) ve ABD (133) takip etti.
Araştırmanın dikkat çekici noktalarından biri ise Kavala Davası’nın Batı ülkeleriyle sınırlı kalmaması.
G20 ülkelerinin büyük çoğunluğu ve BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) tamamı olmak üzere 42 farklı ülkede, Osman Kavala ile ilgili en az bir yayına rastlandı.
42 ülke arasından Tayland’da 44 haber, Suudi Arabistan da ise 27 haber yapıldı. Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve İran ise listede yer bulan diğer ülkelerden bazıları.
Bir başka değişle Osman Kavala davası dünyanın her kıtasında haber oldu.
TIKLAYIN - Osman Kavala: Tutukluluğum fantastik bir kurgu
Osman Kavala davası hakkında çıkan haberlerin dağılımı
En çok haber BBC'de
Diğer yanda Kavala Davası’na yer veren basın yayın organları incelendiğinde yine önemli bir çeşitlilik gözlemlenmekte. Rapora göre 143 farklı basın yayın organı yıllar içerisinde dava hakkında haber yapmış durumda.
Bu basın organları arasında BBC 165 haber/yorumla ilk sırayı alırken onu 148 haber/yorumla Agence France Press (AFP) ediyor. Arkasından ise Süddeutsche Zeitung, DPA ve Le Monde geliyor.
Taylandlı Thai News Service ise yaptığı 44 haber/yorum ile Batılı basın yayın organlarının yanında kendine yer ediniyor.
Beraat sonrası tekrar tutukluluk haber rekoru getirdi
Raporun ortaya koyduğu önemli noktalardan biri de Osman Kavala Davası'na dış basında duyulan ilginin sürekliliği ile ilgili. Kavala'nın gözaltına alındığı Eylül 2017'den itibaren konu düzenli olarak dış basında yer bulurken Kavala'nın 19 Şubat 2020'de Gezi davasından beraat edip hemen arkasından 15 Temmuz soruşturması kapsamında tutuklanması ile yapılan haber sayısı sıçrama yaparak 83 adetle rekor kırdı.
Osman Kavala davası hakkında çıkan haberlerin frekans tablosu
Sivil toplumdan 6 bin 500 açıklama
EDAM, raporunda basın yayın organları dışında Osman Kavala Davası’nın uluslararası kurumlar ve sivil toplum örgütleri üzerindeki yansımalarına da yer verdi.
Pek çok farklı kurumdan gelen 6 bin 500’den fazla açıklama ve inceleme uluslararası kamuoyunun dava üzerindeki takibini gösteriyor.
Sivil toplum kuruluşları listesinde, “Uluslararası Af Örgütü” ve “Pen International” gibi alanında büyük kredibilitesi olan kurumlar bulunuyor.
Türkiye destekçilerini kaybetti
Uluslararası kamuoyunda yer edinen önemli figürlerin de dava ile ilgili açıklamalarına yer verilen raporda aralarında Türkiye’nin AB müzakerelerine verdiği destekle bilinen eski Finlandiya cumhurbaşkanı ve Nobel Barış ödüllü siyasetçi Martti Ahtisaari ile eski İsveç başbakanı Carl Bildt’in de yer aldığı pek çok isim dava hakkında dile getirdikleri endişe ve eleştiriler yer alıyor.
Raporun sonuç kısmında Sinan Ülgen "Osman Kavala davasında, neticesi ne olursa olsun, uluslararası toplumda uluslararası hukuk normlarından uzaklaşıldığına dair kuvvetli bir kanaat oluşmuştur. Bu kanaat da ister istemen Türkiye’ye ilişkin uluslararası basında yer alan yorumların niteliğini olumsuz etkilemektedir. Üstelik bu araştırmada da yer verildiği üzere, bu nitelikteki yayınlar yalnızca Batı medyası ile sınırlı olmayıp, dünyanın birçok ülkesinde görünürlük kazanmıştır. Dolayısıyla birçok açıdan, Osman Kavala davasının uluslararası hukuk normlarına uygun bir sürece kavuşturulmasının bu olumsuz algının ortadan kaldırılması bakımından büyük yararı olacağı değerlendirilmektedir" yorumunu yaptı.
Osman Kavala'nın tutukluluğuOsman Kavala’nın tutukluluk hikâyesi, yargının siyasallaşması, siyaset tarafından kullanılmasının, cezalandırılmak istenen kişiye göre suç yaratma teşebbüsünün ve sadece hukuk normlarının değil, mantık kurallarının da hiçe sayılarak delil yerine komplo teorileri kullanma faaliyetinin açık bir örneği. Kavala, 1 Kasım 2017'de “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı. Gezi protestolarının planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olduğu iddiasıyla hükümeti devirmeye teşebbüs suçuyla yargılandığı dava beraat kararıyla sonuçlandı. Beraat kararından sonra serbest bırakılmadı, daha önce tahliye kararı verilmiş olan ikinci suçlamayla yeniden tutuklandı. Bu süreç içinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem hükümeti devirme hem de darbe teşebbüsüyle ilgili suçlamalar için makul şüphe uyandıracak delil olmadığına hükmetti, tutuklanmanın siyasi faktörlerle yetkinin kötüye kullanılması olduğu tespitini yaptı ve Kavala’nın derhal serbest bırakılması yönünde karar aldı. AİHM kararının etrafından dolanarak tutukluluğu devam ettirmek amacıyla üçüncü bir suçlama, casusluk suçlaması (TCK 328), ortaya çıkarıldı. Kavala hakkında hazırlanan ikinci iddianamede bu suçlama, casusluğun konusu olması gereken gizli bilginin ne olduğunu, kimden ve nasıl temin edildiğini anlatma ihtiyacı hissedilmeden yer aldı. İddianamede, Kavala’nın Gülenci örgütün mahrem sorumlularıyla irtibat halinde olduğu, 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı, hatta darbe sonrası kurulacak hükümette yer alacakların koordinasyonu ile uğraştığı şeklinde akıl almaz suçlamalar da bulunuyordu. İddianamede hem casusluk hem de 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek suçlamasına dayanak olarak, Kavala’nın darbe girişiminin arkasındaki dış güçlerin ajanı olmakla suçlanan Henri Barkey ile yoğun irtibat içinde olduğu iddia edilmişti. Bu iddiayla ilgili kullanılan sözde delil, Kavala, Divan ve Hilton otelleri arasındaki çalışma ofisindeyken Barkey’in telefonunun yakın yerlerden sinyal vermiş olmasıydı; aynı baz istasyonundan sinyal çakışması dahi bulunmamıştı. Somut delil bulunmaması ise, ilişkinin çok gizli yürütülmüş olması ile açıklandı. Osman Kavala, hükümeti devirmek, darbe teşebbüsünde bulunmak ve casusluk gibi çok ağır suçlamalarla yargılandığı davalarla ilgili olarak farklı tarihlerde tutuklanmış ve 3,5 yıldan fazla bir süre tutuklu kalmış olduğu sürecin hiçbir aşamasında, savcı tarafından sorgulanmadı. Bütün bu yoğun delilsizlik durumuna karşın, Cumhurbaşkanı birkaç kez Kavala’nın suçlu olduğuna dair demeçler verdi, bunlardan birinde de Gezi davasında verilen beraat kararını eleştirerek, bunu Kavala’nın tahliyesini sağlamaya yönelik bir operasyon olarak niteledi. Kavala ile ilgili Gezi davası daha sonra, Çarşı grubu ile ilgili Gezi davasıyla birleştirildi. Bu davanın da Kavala ile ilgili 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek ve casusluk suçlamalarıyla ilgili davayla birleştirilmesi söz konusu. Böylece birbirlerinden farklı eylemler, birbirlerini tanımayan kişiler arasında ilişki kurulmaya çalışılacak. Ergenekon ve Balyoz davalarında gördüğümüz bu uygulama, siyasi davalarda algı yaratmaya yarayan elverişli bir yöntem olarak ortaya çıkıyor. Daha bir süre Gezi protestolarının yargı aracılığıyla dış komplo olarak kriminalize edilmesi, siyasetin gündeminde yer almaya devam edecek ve bunun kanıtı olarak da Kavala’nın cezaevinde kalmasına gayret edilecek gibi görünüyor. Osman Kavala’nın karşı karşıya kaldığı mesnetsiz iddiaların, hukuk ve mantık dışı süreçlerin kısa özeti: 17 Ekim 2017: Osman Kavala gözaltına alındı. 1 Kasım 2017: Kavala “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı. 24 Aralık 2018: TCK 309 ve TCK 312 ile ilgili soruşturma dosyaları ayrıldı. 19 Şubat 2019: Tutukluluk kararından 16 ay sonra TCK 312. madde yönünden Kavala hakkındaki ilk iddianame düzenlendi. 11 Ekim 2019: Kavala’nın TCK 309 ile ilgili suçlamadan tahliyesine karar verildi. 10 Aralık 2019: AİHM Kavala’nın tutukluluğunun hak ihlali olduğu ve derhal serbest bırakılması gerektiği yönünde karar verdi. 18 Şubat 2020: TCK 312 ile ilgili dava beraat kararıyla sonuçlandı. 19 Şubat 2020: Kavala beraat kararından sonra serbest bırakılmadan TCK 309 ile ilgili suçlamadan yeniden tutuklandı. 9 Mart 2020: Kavala TCK 328. maddeden tutuklandı. 20 Mart 2020: Kavala TCK 309’dan ikinci kez tahliye edildi. TCK 328 ile ilgili casusluk suçlamasından tutukluluğu devam etti. 3 Eylül 2020: AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararının uygulanarak Kavala’nın derhal tahliye edilmesi yönünde karar verdi. 29 Eylül 2020: Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM) Kavala’nın haksız tutukluluk başvurusunu görüşülme gündemine aldı. Aynı gün TCK 309 ve TCK 328 (casusluk) suçlamalarını içeren ikinci iddianamenin mahkemeye sunulması üzerine, AYM konunun görüşülmesini erteledi. 29 Eylül 2020: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi konuyu görüştüğü ikinci toplantısında, AİHM kararının uygulanmaması halinde verilecek ara karar taslağının hazırlanması yönünde karar aldı. 3 Aralık 2020: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kavala’nın derhal serbest bırakılmasına ve AYM’nin daha fazla ertelemeden AİHM kararına uygun düşecek şekilde dosyayı görüşmesine dair ara kararını açıkladı. 15 Aralık 2020: AYM haksız tutukluk görüşmesini yeniden gündeme aldı ve dosyanın AYM Genel Kurulu’na iletilmesine karar verdi. 18 Aralık 2020: 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutukluluğun devamı yönünde karar alındı. İkinci duruşma tarihi 5 Şubat olarak belirlendi. 29 Aralık 2020: AYM Kavala’nın tutukluluğunun hak ihlali olmadığını 7’ye karşı 8 oy çokluğuyla kabul etti. Gerekçeli kararda, tutukluluğun hak ihlali olduğu yönünde oy kullanan üyelerin çok güçlü bir biçimde ifade ettikleri karşı görüşler yer aldı. 22 Ocak 2021: İstinaf mahkemesi Gezi davasında verilen beraat kararını bozdu. Bu davayla ilgili dosyanın TCK 309 ve TCK 328 ile ilgili dava dosyalarıyla incelenmesini istedi. 28 Ocak 2021: Beraat kararının bozulması sonrasında, 30. Ağır Ceza Mahkemesi tensip zaptı düzenleyerek birleştirilen dosyalarla ilgili duruşmanın tarihini 21 Mayıs 2021 olarak belirledi. 5 Şubat 2021: 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edilen duruşmada Mahkeme, Kavala’nın dava dosyasının 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüşülecek olan TCK 312 ile ilgili Gezi Dosyası ile birleştirilmesine ve Kavala’nın TCK 328 ile ilgili casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluk halinin devamına karar verdi. 30 Nisan 2021: 30. Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluk değerlendirme incelemesinde 1'e karşı 2 oyla Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. 12 Mayıs 2021: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 12 Mayıs 2021 tarihli haftalık toplantısında Kavala davasına ilişkin görüşmesinde Türk yetkililerin ve mahkemelerin, AİHM kararını dikkate almadan sürdürülen tutukluluk durumunun sona ermesi için gerekli adımları atmamış olmasından duyulan büyük kaygıyı ifade etti. Komite, Konsey üyesi ülkeleri, Türk yetkilileriyle görüşmelerinde Kavala’nın sürmekte olan tutukluluğu ve bir an önce tahliyesi konusunu gündeme getirmeye davet etti. 21 Mayıs 2021'de 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşmada Kavala’nın tutukluluk halinin yeniden değerlendirileceğine dikkat çekip yetkilileri Kavala’nın serbest bırakılması için gereken tüm adımları atmaya davet etti. 21 Mayıs 2021: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Osman Kavala’nın casusluk suçundan tutukluluk halinin devamına karar verildi. Mahkeme, Çarşı ile ilgili Gezi dosyasının, birleştirme hususunun değerlendirilmesi için incelenip iade edilmek üzere mahkemeye gönderilmesini istedi. 9 Haziran 2021: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, ilk kez AİHM'in Osman Kavala ile ilgili kararlarının uygulanmaması halinde Türkiye'ye yönelik ihlal prosedürü başlatacağını açıkladı. Kavala'nın devam eden tutukluluğunun uluslararası hukuka aykırılık teşkil ettiğini ve derhal salıverilmesi gerektiğini belirtti. 28 Temmuz 2021: Adli tatilde geçici olarak 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı olarak görevlendirilen 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı, daha önce muvafakat vermeyen 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı sıfatıyla muvafakata onay verdi. Böylelikle Başkan, kendi birleştirme talebine yine kendisi muvafakat vermiş oldu. 2 Ağustos 2021: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Ağustos günü duruşma yapacak olmasına rağmen 2 Ağustos'a duruşma açarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmekte olan dava ile dosyanın birleştirilmesine, Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına oy çokluğu ile karar verdi. 17 Eylül 2021: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen serbest bırakılmayan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'la ilgili yaptırım öncesi bekleme kararı aldı. Kavala'nın serbest bırakılması çağrısını yeniledi. |
(DE/HA)