Bugün 19 Aralık Katliamının 20. yıldönümü. Cezaevlerinde F Tipine geçiş ve tecrit koşullarını protesto etmek amacıyla açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlülere karşı 19 Aralık 2000’de Türkiye genelinde 20 cezaevine eş zamanlı bir operasyon yürütüldü.
Bu operasyonda 30 mahpus ve 2 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi, 300’e yakın mahpus yaralandı. Operasyona “Hayata Dönüş” adı verildi.
TIKLAYIN - "Hayata Dönüş Operasyonu" Yargıda Tamamlanıyor
“Yaşam hakları ihlal ediliyor”
İnsan Hakları Derneği Merkezi Hapishaneler Komisyonu “Hayata Dönüş”ün 20. yılında yayınladığı açıklamada katliamda sorumluluğu olanların yargılanmasını istedi. Açıklama şöyle:
“İnsan yaşamının önceliğinin gözetilmediği bu katliama dair aradan geçen 20 yıllık süre zarfında sorumlular yargılanmamış, failler cezasızlık politikası çerçevesinde korunmaya devam edilmektedir.
“Birey olarak kişiliği olan insan, aynı zamanda toplumsal bir varlıktır. Bu nedenle hem insani hem de hukuki açıdan yaşama hakkı en temel insan hakkıdır ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre “yaşama hakkı” dokunulmaz başat hak olarak kabul ediliyor.
“Türkiye’nin uymakla yükümlü olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, yaşam hakkının korunması bağlamında devletlere hem pozitif hem de negatif yükümlülükler yüklemektedir. Bunlar; yaşam hakkının korunması noktasında tedbirleri alma ve hakları ihlal etmekten kaçınma yükümlülüğüdür. Ancak devlet pratiğinde bu iki yükümlülük yerine getirilmemekte; yaşam hakkı ihlal ediliyor.
‘Şiddet yeniden üretiliyor’
“İnsan Hakları Derneği, 26-17 Kasım 2002 yılındaki Olağan Genel Kurulunda 19 Aralık Gününü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan etti. Cezaevleri; hak ihlallerinin en fazla yaşandığı kapalı mekânlardır. Mahpuslar bu kapalı mekânlarda sürekli olarak yeniden üretilen şiddet ve hak ihlalleri ile birlikte yaşamak zorunda bırakılıyor.
“2020 yılı içerisinde yalnızca tespit edebildiğimiz kadarıyla 50 mahpus yaşamını yitirmiştir. Yine tespit edebildiğimiz kadarıyla hapishanelerde 604’ü ağır olmak üzere 1605 hasta mahpus bulunmaktadır.
“19 Aralık Katliamının yaşanmasında sorumluluğu olan failler yargılanmalı ve Zamanaşımı usulü ile uygulanan cezasızlık politikalarına son verilmeli.”
“Emri verenler de yargılansın”
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede de şu açıklamayı yaptı:
“Operasyon emrini verenler, kimyasal gazları kullananlar ve bu insanlık dışı katliamı gerçekleştirenler cezalandırılmamış, emir eri durumundaki 39 jandarma erinin yargılandığı göstermelik bir davayla gerçeklerin üstü örtüldü.
"MGK tarafından alınan bir kararla başlatıldığı açığa çıkan “Hayata Dönüş Operasyonunun” sorumluları olan ve emri veren dönemin Adalet ve İçişleri Bakanları, Jandarma Genel Komutanı, Bölge ve İl Jandarma Komutanları, Başsavcı ve cezaevinden sorumlu savcılar, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü ve diğer sorumlular hakkında işlem yapılmadı.
“Bu katliamın 20’inci yılında bugün cezaevleri işkencenin, hak gasplarının, saldırıların, her türlü ihlalin merkezi haline getirildi. Bu katliamın 20’inci yılında bugün yine cezaevlerinde hak talepleri ve tecride yönelik protestolar nedeniyle açlık grevleri yaşanmaktadır. İşkence ve insanlık dışı kötü muameleler giderek artmakta, cezaevlerinde ölümler yaşanıyor.
"Yeni 19 Aralıkların yaşanmaması için siyasi iktidar ve tüm yetkililer, yaşananlardan ders çıkarmalı; cezaevlerinde insan onurunu zedeleyen yaklaşımlar bir an önce son bulmalıdır. “
Ne olmuştu? |
19 Aralık 2000’de 20 cezaevine eşzamanlı yapılan operasyonlarda toplam 30 tutuklu ve hükümlü ile iki asker hayatını kaybetti. Ümraniye Cezaevi'nde de uzman çavuş Nurettin Kurt ile dört mahkum öldürüldü. Uzman çavuş asker kurşunuyla ölmüştü. Ancak operasyonunu ardından Ümraniye Cezaevi'nde bulunan 399 tutuklu ve hükümlüye dava açıldı. Dava beraatla sonuçlandı. 2004'te de operasyonun Ümraniye Cezaevi'yle ilgili kısmı için 267 askeri personele de (kapatılan) Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi – Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Davada “Bora” ve “Atmaca” isimli operasyon planları da çıkmasına rağmen, bu planlarla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. "Bora" ve "Atmaca" isimli Ümraniye planlarının aksine, Bayrampaşa Cezaevi davasında ortaya çıkan "Tufan" planı medyada geniş yer buldu. Bu dava da bugün zamanaşımı ve beraatla sonuçlandı. |
(EMK)