Avrupa Birliği, kadın erkek eşitliği konusunda bunca yıldır çalışıyor olmasına rağmen, birçok ülkede kadının siyasete girmesini sağlamak amacıyla kotalar yürürlükte iken Avrupa'nın zirveleri hálá kadınsız.
Avrupa politikaları, kadın bakış açısından kesinlikle etkilenmiyor.
Azınlık haklarını olmazsa olmaz kriterler arasına almış olsa bile, Avrupa'güçlünün sözünün geçtiği ' bir platform. Avrupa bir erkekler kulübü. Tüm politikaları da erkek egemen.
Bu ortama giren az sayıda kadın, ayakta kalabilmek için derhal erkek oyununu (hakim güç anlamında kullanıyorum bu sözcüğü) oynamaya başlıyor. Hatta onlardan daha rekabetçi, daha iktidar bağımlısı, azınlıklara karşı daha duyarsız hale geliyor sonunda.
Avrupa'nın genişleme resmine iyi bakın. Orada, Kıbrıs Türkleri için dökülen timsah gözyaşlarının nedenini göreceksiniz.
* * *
AVRUPA, azınlıklara karşı pozitif ayrımcılık kavramının en fazla tartışıldığı platform olsa bile, asırlar içinde kemikleşen bakış açılarını aşmanın ne kadar zor olduğunun kanıtı.
Bir sınıf, ırk ya da cinsin bakış açısının egemenliğindeki toplumlardan azınlığa karşı duyarlılığı nasıl bekleyebiliriz?
Eşitsizliği doğal karşılayan, onun içinde yaşayan bir insan, eşitlikle ilgili bir kararı nasıl verebilir. Verse bile bu karar ne kadar doğru olabilir?
Kadın bakış açısının hayata yansıması bu nedenle çok önemli. Dış politikadan ekonomi politikalarına kadar bu bakış eşitliği sağlanmadıkça, birileri her zaman bir yerlerde dışarıda bırakılacaktır.
Kıbrıslı Rumlar, Ada'da Türklerle eşit haklara sahip oldukları temeli üzerinde inşa edilen çözüm planını reddettikten bir hafta sonra, fişeklerle Avrupa'ya kabul ediliyorlar.
Bununla da kalmıyor, Kıbrıs Türklerinin temsili ve ticaretin denetimi Rumlara bırakılıyor.
Her köşede timsah gözyaşları dökülüyor, o da Türkler 'evet' dediler diye. Bir de hayır deselerdi üzerlerine çıkıp tepineceklerdi herhalde.
Avrupa Birliği'nin Kıbrıs konusundaki kaypaklığını, 'bir Avrupalılık özelliği, ırk karakteri' olarak açıklamak yeterli olabilir mi? O zaman Azerilerin duyarsızlığını neye bağlayacağız?
İşte pozitif ayrımcılığın önemi burada ortaya çıkıyor. Çoğunluğun karşısında azınlığın haklarının korunması için artı önlemler almadan eşitliği sağlamak mümkün değil çünkü.
* * *
BURADA sözü tabii ki Meclis'teki Anayasa değişikliği paketine getireceğim. Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık maddesi son anda, AKP'li milletvekilleri tarafından paketten çıkartıldı. Korktular.
Bu korku, kadını erkeğin üç adım arkasından yürüten feodal zihniyetin ürünü. Kadının ikinci sınıflığını ve onun her türlü sembolünü özgürlük gibi sunmak isteyen zihniyetin direncini aşmak için CHP ve AKP'li kadınlar harekete geçti. Meclis, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde atılan adımların içtenliğini kanıtlamak için bu eksikliği düzeltmeli.
Toplumdaki zihniyet değişikliği için, öncülük yapabilmeli. Kadın erkek eşitliği, eşitlik mücadelesinin en zoru ve en ağır ilerleyeni.
Avrupa'nın genişleme resminin de gösterdiği gibi. (FT/BA)