KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) yerel yönetimlerdeki kadın sayısının artması için “Kadın Adayları Unutma!” kampanyasını başlattı.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) liderlerinin hedef alındığı kampanya görsellerinde Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin alınlarına yapıştırılan post-it’lere “Kadın Adayları Unutma” yazıldı.
2009 Yerel Seçimlerinde il, ilçe ve belde olarak seçilen toplam 2 bin 950 belediye başkanından sadece 26’sının yani yüzde 0.8’i kadın olduğu hatırlatıldı.
"HDP ve BDP örnek olmalı"
KA.DER Başkanı Çiğdem Aydın "Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) cinsiyet eşitliğini hem tüzüklerine hem de programlarına almış durumda. Onlar kadın adayları unutmadıkları için, bu kampanyada yer almadı. Umarız onların bu duruşu diğer partilere de örnek olur" diye konuştu.
Aydın, üç siyasi partinin liderlerinin ve İstanbul İl Başkanlarının toplantıya davet edildiğini ancak gelmediklerini belirtti.
“Koltukların yarısını istiyoruz”
Kampanya tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında konuşan KA.DER Başkanı Çiğdem Aydın, “1930’dan bu yana seçme hakkımız var ama seçilme hakkımız gasp ediliyor. Yerel yönetimler erkek siyasetçilerin rant alanına dönüştüğü için ‘kadınlara kapalı’. Bu kampanya ile liderlere ‘Yerel yönetimlerde gasp ettiğiniz haklarımızı geri verin, kadın adayları unutmayın!’ diyoruz” diye konuştu.
Gazetecilerin kadın kotasına ilişkin sorularını yanıtlayan Aydın, “Kota talebimizden vazgeçtik. Koltukların yarısını istiyoruz. Erkek siyasetçiler kalksın, biz oturmak istiyoruz” dedi.
“Fermuar sistemi adalet demek”
KA.DER temsilcileri, listelerin bir kadın bir erkek olarak hazırlandığı fermuar sisteminin önemini vurguladı. “Fermuar sistemi adalet demek” dedi.
Siyasi partilerin zaman zaman “her üç adayımızdan biri kadın olacak” gibi açıklamalar yaptığı, ancak siyasette toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için bu sözlerin parti tüzüklerinde yer alarak resmileşmesi gerektiği belirtildi.
“Fıskiyeyi’ sığınmaevinden önemli gören belediyeler var”
Toplantıda adaylıkların genel başkanların ya da genel merkez yöneticilerinin tekelinde olduğu bir aday belirleme yöntemiyle, kadınlar aday gösterilmediği ifade edildi. “Nüfusun yarısının yok sayıldığı, yönetime katılımdan yoksun bırakıldığı bir ülkede, adalet, demokrasi ve eşitlikten söz edilemez” denildi.
Kentlerin geleceğini şekillendirecek gücün yerel yönetimlerden geçtiğini belirten Aydın, kadın bakış açısından yoksun olan belediyelerin bugünkü tablosunu şöyle açıkladı:
* Yerel yönetimler, erkek siyasetçilerin genellikle ‘iş ve gelir alanı’ olarak baktıkları bir rant alanına dönüştü. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre geçtiğimiz yıl yerel yönetimlere 53 operasyon yapılmış, yolsuzluk yüzde 1,19 artmış.
* Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 10 binin üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için sığınmaevi açmak zorunda. Türkiye’de sadece 123 sığınak var. Ne yazık ki bir “fıskiyeyi” kadın sığınmaevlerinden daha önemli gören belediye başkanlarımız var.
* Kadınlar için ucuz, ulaşılabilir ve kaliteli kreşler, okuma-yazma kursları, yaşlı bakım evleri, meslek edindirme kurslarının sayısı çok az.
* Spor olanakları ve tesisleri erkeklerin ihtiyaçlarına göre şekilleniyor. Spor tesislerine yönelik yatırımlar “halı sahalarla” sınırlanmış durumda.
* Kent planlaması ve organizasyonu, kent içi ulaşım ve konut politikaları belirlenirken kadınların ihtiyaçları göz önüne alınmıyor. Sokak aydınlatmaları yetersiz olduğu için kadınlar, geç saatlerde evlerine korku içinde gidiyor.
* Engelli bireylerin toplumsal hayata katılımı sınırlandırılıyor. Yaya kaldırımlarının birçoğu engelli bireylere yönelik olarak tasarlanmıyor.
* Toplumsal yaşamın tüm kuralları bu cinsiyetçi yapıya göre şekilleniyor. Yerel yönetimlerin, “kadınların”, “yaşlıların”, “engelli bireylerin” ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hizmet etmesi gerekiyor. (ÇT)