* Fotoğraf: AA
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 30 Ekim 2020’de gerçekleşen ve 115 kişinin ölümüne neden olan İzmir depremi ile ilgili hazırladığı raporu* yayımladı.
Yer hareketinin değerlendirilmesi ile başlanan raporda, İzmir kent merkezinde bulunan kayıt istasyonlarından alınan bilgiler ışığında elde edilen ivme spektrumlarının işlenmiş olduğu ve maksimum yer ivmesinin değerlendirildiği ifade edildi.
Depremde özellikle Bayraklı’da betonarme binalarda göçmeler, Karşıyaka ve Bornova ilçelerinde de yoğunlaşmış yapısal hasarlar oluştuğunun gözlemlendiğinin belirtildiği raporda, acil yıkım gerektiren ve ağır hasar alan binaların belirlenmesine çalışmasının yapıldığı ifade edildi.
“Çöken binalar 1975 deprem yönetmeliği kapsamında”
Rapora göre, deprem sırasında ağır hasar gören veya çöken binaların, genel olarak, yapım yılı bakımından 1975 Deprem Yönetmeliği kapsamında projelendirdiği belirlendi:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yaptığı çalışmalarda il genelinde 500 civarı binada ağır hasar meydana geldiği veya acil yıkılması gerektiği raporlanmıştır. Saha gözlemlerine göre raporlanan bu binaların büyük bir kısmı gerçekten bu depremden kaynaklı ağır hasar almıştır.
TIKLAYIN - Dokuz Eylül Üniversitesinden İzmir depremi raporu
“Bayraklı ilçesinde mühendislik hizmeti almış 6 ila 11 katlı, yapı kullanım kalitesi bakımından lüks kategorisinde sayılabilecek yapılarda bu seviye depremlerde beklenmeyecek ölçülerde bölme duvar hasarı gözlenmiştir.
“Söz konusu yapıların tasarımında öteleme kontrollerinin yetersiz olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durumun yönetmelik kaynaklı mı yoksa yapılara özel tasarım kaynaklı mı olduğu konusunun aydınlatılması gereklidir.”
“Zayıf/yumuşak kat mekanizması çöküş sebebi”
Çöken ve hasarlı binaların düşük beton kalitesinden dolayı olduğu belirtilen raporda, zemin katı üzerine çöken binalarda ise hasara yön veren ana unsurların bina zemin katlarındaki dolgu duvarların otopark, dükkân vb. amaçlarla boşaltılmış olması olarak göründüğü söylendi.
Deprem sonrasında Bayraklı ilçesinde yapılan saha incelemesinde yıkılan binalara ilişkin raporda yer verilen bilgiler şöyle:
“Rıza Bey Apt., Yağcıoğlu Apt, Emrah Apt., Doğanlar B Blok binalarının ani olarak tamamen göçmüş olduğu, Yılmaz Erbek Apt. B Blok, Barış Sitesinin B-C-D Blok, Cumhuriyet Sitesi B-C Blok ve Egemen Apt. A Blok binalarının zayıf/yumuşak kat mekanizması sebebiyle zemin katı üzerine çökmüş olduğu görülmüştür.
“Ayrıca, Karagül Apartmanının köşe bölümü depremin hemen sonrasında kısmi olarak göçmüştür. Çöken binaların betonarme projelerinin 1990 ila 1997 yılları arasında hazırlandığı ve buna bağlı olarak 1975 Deprem Yönetmeliğine göre projelendirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.”
Neler yapılmalı?
İMO raporun sonuç kısmında yapılması gerekenleri sıraladı:
“İzmir, özel bir zemine sahiptir ve bu sebeple özel mühendislik hizmetleri gerekmektedir. Bu depremde unutulan durumların hatırlanması ile yapı stoku acilen elden geçirilmelidir.
“Proje ve uygulama denetçilerinin yetkinliği konusunda 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu'nda etkin bir değişiklik yapılarak konunun çözümlenmesi gerekmektedir.
TIKLAYIN - Olası bir İzmir depreminde oluşabilecek kimyasal tehlikeler
“Ayrıca, mesleki sorumluluk sigortasının zorunlu hale getirilmesi ve ikincil kontrollerin yapılmasını sağlayacak bir sistemin yetkin mühendisler ile sağlanması gerekmektedir” denildi.
“Tüm yapıların kimlik belgesi olmalı”
“İdarenin siyasi ve mahalli baskıdan uzak, tamamen mühendislik ilkelerine göre kontrollük vazifesini yapması son derece önemlidir.
“Unutulmamalıdır ki, yetersiz kontrollük hizmeti verilmesi, yetersiz ve eksik uygulama yapılması ile eşdeğerdir. Bu konudan kamu kuruluşlarının çıkarması gereken ödev ise yetkinliğin ve liyakatin acilen getirilmesi ile benzer görüntülerin yaşanmasını engellemektir.
“İnşaat Mühendislerinden oluşan ayrı bir yapı eksperlik sisteminin kurulması, yeterli dayanıma sahip olmayan ‘makyajlı’ binaların afişe olmasını sağlayacak ve vatandaşların gayrimenkul alımı ve yatırımında dikkate alacağı bir değer olacaktır.
“Bu sayede tüm yapıların bir sertifikası ve kimlik belgesi olması sağlanacaktır. Bu konuda kamusal yarar için acilen gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.” (TP)