* Fotoğraflar: Doğa Derneği
İzmir’in oksijen kaynağı olan Ege ormanlarını tehlikeye atan jeotermal santral projesine karşı çıkan Seferihisar’ın Orhanlı köylüleri, jeotermal sondajların durdurulması için dava açtı.
Şirketin köydeki sondaj faaliyetlerini, 2016 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararını gerekçe göstererek, ÇED sürecinin dışında bıraktığını öğrenen köylüler, proje için 2020 Eylül ayında verilen ÇED kapsam dışı kararı ile 2016 tarihli “ÇED gerekli değildir” kararının iptalini istedi.
Doğa Derneği'nden yapılan açıklamaya göre, davacı olan 99 köylü, asırlık zeytin ağaçlarıyla dolu olan yaşam alanlarını korumak için sürecin sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirtti.
“Köyümüz temiz havasıyla yaşayacak”
Davacılardan olan Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği başkanı Yaşar Buyruk, proje ve davaya ilişkin şunları söyledi:
“Köyümüz, temiz havasıyla, ürettiği sağlıklı gıdayla, asırlık zeytin ağaçlarıyla yaşayan bir köy. Yüzlerce yıldır burada üreterek yaşıyoruz. Bu bölge İzmir’in sağlıklı gıda ve zeytinyağı ihtiyacını karşılayan, doğasıyla binlerce canlıya ev sahipliği yapan bir yer. Bu bölgeye yapılması planlanan jeotermal arama çalışmalarına yönelik olarak ÇED kapsam dışı kararı verilmesi yasalara uygun değil.
“Şu anda sondaj çalışmaları süren bölge zeytin ağaçlarıyla iç içe, köyümüzün yerleşim alanınınsa yanı başında. Doksan dokuz köylümüzün vekaleti ve derneğimizin tüzel kişiliği olarak hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Köyümüz zeytin ağaçlarıyla, doğal güzellikleriyle, temiz havasıyla yaşamaya devam edecek.”
Jeotermal santral projesi
2016’da İzmir’in Seferihisar ve Menderes ilçelerini içine alan 180 milyon metrekare büyüklüğünde bir alan için jeotermal kaynak arama ve işletme ruhsatı verildi.
Doğanbey, Payamlı, Ürkmez, Kavaklıdere, Orhanlı, Deliömer, Kuyucak, Yeniköy ve Bahçecik mevkiilerini kapsayan bu bölgede yaklaşık 7 bin insan yaşıyor.
Jeotermal santral projesi, İzmir’in temiz hava kaynağı olan Ege ormanlarının ortasında yer alıyor. İnşa edilmesi durumunda hem İzmir’in su kaynaklarını hem de ruhsat alanı içinde kalan 35 milyon ağacı tehlikeye atıyor.
Başta İzmir Yarımadası’na özgü erkence türü zeytin ağaçları olmak üzere pek çok tarım ürününün üretildiği bir alan olma özelliği taşıyan bölgede, binlerce yıldır kesintisiz olarak kadim üretim yöntemleri uygulanıyor.
İklim krizine uyumlu geleneksel yağmur hasadı tekniklerinden, yerli tohumlarla yetiştirilen pek çok tarım ürününün üretildiği bir Kadim Üretim Havzası olan bu bölgede, binlerce üretici geçimini sağlıyor.
İzmir’in Menderes ve Seferihisar ilçeleri sınırlarındaki birçok köyü etkileyerek binlerce insanın yaşamını ve nadir canlı türlerine ev sahipliği yapan bölge doğasını tehdit eden projeye yönelik olarak uzmanlar iki büyük tehlikeye dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor: Havada oluşacak yüksek ısıdaki nem ile hava ve su kaynaklarına karışacak olan zehirli maddeler.
Ne olmuştu?
Hukuka aykırı işlemlere karşı dava açan yöre halkı, şirketin bundan önce köyün düğün ve piknik alanlarını hiçbir yasal izin olmadan şantiye alanı yaparak işgal etmesine tepki göstermiş, tepkiler sonucunda şantiye alanı Seferihisar Belediyesi yetkililerince kaldırılmıştı.
Daha sonra aynı şirketin köylülerin tapulu arazilerinden ve orman içinden yine hukuk dışı yollarla ve izinsiz olarak yol açmaya çalışması üzerine, arazilerini tellerle çevirmek zorunda kalan köylüler, şirket yetkilileri hakkında Seferihisar Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardı.
Jeotermal hakkında
Yerin bin ile dört bin metre derinliğinden çekilen jeotermal akışkan bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuz kimyasallarını içeriyor. (TP)