* Fotoğraf: Orhanlı Köyü Derneği / Twitter
İzmir, Seferihisar’daki Orhanlı Köyü‘nde açılmak istenen jeotermal enerji santrali (JES), güneş enerji santrali (GES) ve rüzgar enerji santrali (RES) projelerine karşı bölge halkı tarafından açılan davada karar çıktı.
Projeler için verilen “ÇED gerekli değildir” kararını iptal eden İzmir 3’üncü İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Kararda söz konusu santrallerin bölgede “telafisi güç zararlar doğuracağı” belirtildi. Mahkeme, şirketin itiraz yolunu da kapattı.
Karara ilişkin açıklama yapan Orhanlı Köyü Derneği, “Orhanlı-Gökçam mevkii 157 ada 2 parsele açılan jeotermal sondaj kuyularına karşı başlattığımız hukuk mücadelesini kazandık. Adalet yerini buldu” ifadelerine yer verildi.
“Hukuka uyarlık yok”
ANKA’nın haberine göre, köylülerin itirazlarını dikkate alan mahkeme kararında ise şu ifadeler yer aldı:
“Yüzey ve yeraltı sularıyla tarımsal ürünlerin ve toprakların kirletilme potansiyeli olduğu, sondaj alanının yerinin doğru olmadığı, alternatif alan araştırması yapılmadığı, gürültü yönünden parsele en yakın yerleşim alanına yasal sınırın üzerinde etkisi olacağı, sondaj kuyularının yerleşim yerlerine yakın olması nedeniyle ağır metallerin ve çıkan gazların çevreye ve halk sağlığına zararlarının tam olarak değerlendirilmediği ve sondaj çalışmalarında kullanılan atık çamurun toplanacağı sızdırmaz havuzların yetersiz kalacağı, jeofizik çalışmaların yetersiz olduğu sonucuna varıldığından, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık görülmemiştir.
“Sondaj kuyusu açmak suretiyle yapılan arama faaliyetinin ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında yapılmasının mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu ÇED Yönetmeliği kapsam dışı kararında bu bakımdan da hukuka uyarlık bulunmamıştır. Diğer taraftan dava konusu işlemin niteliği ve çevreye etkileri dikkate alındığında telafisi güç zararların doğumuna yol açabileceği açıktır.”
Ne olmuştu?
Karen Kahramanmaraş Elektrik Üretim A.Ş. isimli firma, Gökçam Mevkii’nde 12 jeotermal kuyu açıp, JES, GES ve RES projeleri yürütmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurmuştu.
Son derece verimli toprakların bulunduğu bir vadide kurulmak istenen bu projelere bakanlıktan “ÇED gerekli değildir” kararı çıkarken Orhanlı köylüsü ve çevrecilerin yoğun tepkisini çekti.
Hukuka aykırı işlemlere karşı dava açan yöre halkı, şirketin köyün düğün ve piknik alanlarını hiçbir yasal izin olmadan şantiye alanı yaparak işgal etmesine tepki göstermiş, tepkiler sonucunda şantiye alanı Seferihisar Belediyesi yetkililerince kaldırılmıştı.
Daha sonra aynı şirket, köylülerin tapulu arazilerinden ve orman içinden yine hukuk dışı yollarla ve izinsiz olarak yol açmaya çalışması üzerine, arazilerini tellerle çevirmek zorunda kalan köylüler, şirket yetkilileri hakkında Seferihisar Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardı.
Ayrıca avukatlar Şehrazat Mercan, Karya Mercan ve Cem Altıparmak ile bir araya gelen 99 köylü, Bakanlığın ÇED kararının iptali için mahkemeye başvurmuştu.
Jeotermal nedir?
Yerin bin ile dört bin metre derinliğinden çekilen jeotermal akışkan bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuz kimyasallarını içeriyor.
Jeotermal enerji yerin derinlerinde bulunan sıcak bölgelerden yeryüzüne doğru yayılan iç ısı olarak tanımlanıyor. Özellikle yeraltı suları diğer alanlara göre daha çok ısınarak yeryüzüne ulaşıyor ve bu tür alanlar jeotermal alan olarak adlandırılıyor.
Jeotermal enerjinin başlıca kullanım alanları ise elektrik enerjisi üretimi, konut ve seraların ısıtılması, termal tesisler (sağlık turizmi) olarak sıralanıyor.
Türkiye’nin Alp - Himalaya kuşağı üzerinde bulunan genç yapılı arazilere sahip bir ülke olması ve Dünya üzerindeki fay kırıklarının da yoğun olduğu ülkelerden biri olması nedeniyle Anadolu coğrafyası yüksek bir jeotermal potansiyele sahip olarak görülüyor.
Ege Bölgesi ve Güney Marmara ise jeotermal kaynaklarının yoğunlaştığı alanlar olarak adlandırılıyor.
Son yıllarda, Aydın, İzmir, Denizli ve Manisa'da yoğunlaşan jeotermal enerji santralleri, Ege Bölgesi'nin geleneksel tarım ürünleri olarak bilinen ve büyük oranda ihraç edilen incir, üzüm, zeytin, kestane ve diğer bir çok ürünü, bu bölgelerdeki doğal yaşamı tehdit ediyor.
(TP)