Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimarlık Fakültesi’nden ihraç edilen akademisyenler bugün kampüslerinden uğurlandı.
Yıldız Kampüsü’ndeki uğurlamada Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği imzalı “Akademi Susturulamaz, Geri Döneceğiz” pankartı ile basın açıklaması yapıldı.
Öğrencilerin, akademisyenlerin destek verdiği eylemde ihraç edilen akademisyenlerle dayanışmalar dile getirildi.
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 7 Şubat tarihli 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 48 üniversiteden 330 akademisyen kamu görevinden ihraç edildi.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nden ihraç edilen 27 akademisyenden üçü; Ar. Gör. Caner Murat Doğançayır, Doç. Tuba İnal ve Ar. Gör. Emre Kovankaya Mimarlık Fakültesi öğretim elemanıydı.
Doğançayır: Yaşamı savunmaya devam edeceğiz
Caner Murat Doğançayır şöyle konuştu:
“7 Şubat’a kadar Yıldız Teknik Üniversitesi’nde araştırma görevliliği yapıyordum. Bizlere ihraçlarımızla ilgili önceden bilgilendirme yapılmış olsaydı bu konuşmayı daha detaylı hale getirebilirdik. Şu anda ise bu konuşmayı tahminler üzerine yapabiliyoruz. Tahminimize göre ‘Bu suça ortak olmayacağız’ diye başlayan barış bildirini imzaladığımız için buradayız.
“İnsan, toplum ve doğa yararına bir üniversite, demokratik bir ülke, eşit ve özgür bir yaşamı savunduğumuz için görevlerimizden ihraç edildik. Bu sadece basit bir iş aktinin sonlandırılması meselesi değil. Birçok vatandaşlık hakkımızın elinden alındığı sosyal ve ekonomik bir baskı ile karşı karşıyayız.
“Ancak konu bireysel olarak bizim elimizden alınanlardan çok daha önemli. Üniversitenin demokratik özerkliği, ifade özgürlüğü, ellerimizden kayıp giden bir gelecek hayali. Bunlar bizim asgari müştereklerimiz.
“İmkanlarımızı korumamızın sebebi toplumsaldır. Koruduğumuz insanlığın ortak değerleri ise bir anlamı var. Yaşamı özgürlükleri, eşitliği ve adaleti bunlara karşı olanlara ses çıkartarak, birbirimizin yanında olarak dayanışarak yapabiliriz. Geri döndüğümüzde onlar yaptıklarının arkasında duramayacaklar. Herkes için yaşamı savunmaya devam edeceğiz. Değerlerimiz için yaptığımız tercihleri cezalandıramayacaklar.”
Kovankaya: Yeşil vadiye HES kararına imza atmadık
Emre Kovankaya’nın açıklamasında da şu ifadeler öne çıktı:
“Bir sene önce bir metin dolaştı ve biz de ifade özgürlüğü var diyerek imzaladık. Ve süreç buraya geldi. İmza attığımız metin çok detaylı bir metin ancak bu kadar büyütülecek bir şey yok. Ama yine de empati kurmak isteyen arkadaşlar olur. Bunlar ne imzalamış diyenler olur diye anlatıyorum.
“Ben biraz işin mesleki yanından da bahsedeceğim çünkü biz şehir ve bölge plancısıyız. Aslında üç kişiyiz. Bir arkadaşımız Berlin’de ve istifa ettirildi zorla, onun adına da konuşuyorum. İstanbul’u nefes almaz beton yığınlarına çeviren, muazzam kar oranları için yüksek rakamlar veren imar kararlarını imzalamadık çok şükür. İmzaladığımız metin gayet basit bir metindi. Her gördüğü yeşil vadiye akan suya HES kuran kararların altına da imza atmadık çok şükür. Yapabilirdik ama yapmadık. Bir plancı olarak potansiyellerimizden bahsediyorum yanlış anlamayın. Devasa tarlaları kısırlaştıran kararlarda da imzamız olabilirdi. Bunu da yapmadık. Sur’u yerle bir edip sonra yeniden yapılandırma yarışmaları da açmadık. Şimdi bizim imza attığımız metne bir daha bakın.
"Bölümümüze bizi sahiplendikleri için teşekkür ediyorum. Geride kalanlara bir şeylerin altına imza atmamak yeterli değil, bir şey yapmamak yeterli değil diyorum.”
Dayanışma açıklamaları
Akademisyenlerin ardından dayanışma için gelenler konuştu:
Şehir Bölge Planlama bölümünden Ar. Gör. Dr. Erhan Kurtarı “Sizlerden söz almak istiyorum. Bu arkadaşlarımız elbet bir gün deri dönecekler. Bu hukuksuzluk bitecek. Söz verin yine burada toplanalım döndükleri gün. İnadına burada olalım” diye seslendi.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Tayfun Kahraman, kendisinin de Barış bildirisi imzacısı olduğunu belirterek “Bir taraftan da aynı kaderi paylaşmanın beklentisiyle içerde kalanlar olarak neler hissettiğimizi söylemek istiyorum” dedi.
“Rantın yanında yer almayan, her zaman doğrunun, bilimsel bilginin yanında yer alan arkadaşlarımıza yapılan reva mıdır? Bugünkü tablo gerçekten akıl alır tablo değil. Demokratik ilkeye yarışan tablo değil. Arkadaşlarımızı uğurluyoruz. Unutmayın bizler özellikle demokratik ve barıştan yana akademisyenler olarak onların yanındayız. Bunlar bizi yıldıramaz. Elbette bir gün geri döneceğiz.
Mimarlık Fakültesi öğrencileri tarafından okunan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"KHK ile bilimi savunan akademisyenlerin görevlerinden uzaklaştırılması kabul edilemez. Hocaların görevlerinden uzaklaştırılmasının amacı biat eden üniversitelerin yaratılması ve özgür düşünce ortamının yok edilmesidir. KHK ile görevlerinden uzaklaştırılan hocalarımız barış bildirisi imzacısıdır.
"Bu durum daha önce soruşturma ile hukuksuz bir şekilde yargılan akademisyenlerin yine hukuksuz olarak görevlerine son verildiğini göstermektedir." (DS/BK)
* Fotoğraf: Evrensel