İmralı Heyeti 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Öcalan’ın ve diğer mahpusların her türlü ziyaretçi, yazılı haberleşme ve telefon görüşmeleri haklarının bir kez daha OHAL süresince yasaklandığını duyurdu.
“Hükümet ve devlet tarafından heyetimizin ilettiği kaygılara bugüne kadar net bir cevap verilmediği gibi, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Bursa 1. İnfaz Hâkimliği, İmralı Adasnda tutulan Sayın Öcalan ile diğer tutsakların zaten gasp edilmiş olan her türlü ziyaretçi, yazılı haberleşme ve telefon görüşmeleri haklarını bir kez daha OHAL süresince yasaklamıştır.
“Söz konusu karar, ağırlaştırılmış tecrit içinde yeni bir ağırlaştırılmış tecrit kararıdır.”
Kararın demokratik çözüme karşı atılmış hukuk dışı bir karar olduğunu belirten heyet kararın geri alınmasını istedi.
“Bu karar, Türkiye’de sivil ve askeri darbe girdabı içerisinden demokratik bir çıkış arayan Türkiye halklarının ortak geleceğine yönelmiş provokatif bir karardır.
“Bu karar hukuka, adalete ve demokratik çözüme karşı atılmış hukuk dışı ve gayri meşru bir adımdır.
“Söz konusu kararın derhal geri alınması elzemdir.
“Aynı zamanda kamuoyunun endişelerini gidermek ve toplumsal gerilimin artmasının önüne geçmek için hükümet ve devletin üzerine düşeni yapması ve Sayın Öcalan ile görüşme sağlanması gerekliliğini ivedi bir şekilde tekrar vurgulamak istiyoruz.“
Demokratik müzakere koşulları
Açıklamada müzakere koşullarının hayata geçirilmesinin önemi de vurgulandı.
“Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan kurtuluşun yegane yol ve yöntemi Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin biriken sorunlarının çözülmesidir. Bu çözüm için yapılması gereken tecrit içerisinde tecrit uygulamak değil, demokratik müzakere koşullarını hayata geçirmektir.
“Bunun için de darbe mekaniğini çok önceden öngörmüş, çözümlemiş, devletin resmi tutanaklarına girecek şekilde tarihe karşı gerekli uyarıları kayıt altına almış Sayın Öcalan’ın eşit ve özgür müzakere koşullarının bir an önce sağlanması son derece hayatidir.
“Aksi bir durum, darbe mekaniğinin başındaki sivil ve askeri aktörleri değiştirerek sonuç almasına hizmet edecek ve halklarımızı büyük bir darbe karanlığının içerisine gömecek riskleri taşımaktadır.
“Şüphesiz bu durum sadece Kürdistan ve Türkiye halklarını değil, tüm Ortadoğu ve dünya halklarını da yakından ilgilendiren tarihsel bir gerçekliktir.
“Bu kapsamda Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği Kurumları, CPT, Af Örgütü başta olmak üzere tüm uluslar arası ve ulusal kurumları, demokrasiden ve barıştan yana olan tüm kamuoyunu ve tüm halklarımızı duyarlılığa davet ediyoruz.” (YY)