İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, günün ikinci halk buluşmasında CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir’in de katılımıyla, Tuzla Şifa Mahallesi’ndeydi.
Yağmura rağmen alanı dolduran Tuzlalılar, İmamoğlu ile CHP Tuzla Belediye Başkan adayı Eren Ali Bingöl’e sevgi gösterilerinde bulundu. CHP milletvekilleri Zeynel Emre ve Nail Çiler ile CHP’nin Kocaeli Dilovası Belediye Başkan adayı Yakup Törk ve Körfez Belediye Başkan adayı Tayfun Balıkçı da buluşmada, İmamoğlu ve Bingöl’e eşlik etti.
İmamoğlu, Tuzla’daki konuşmasında AKP adayı Murat Kurum’a verilen “hükümet desteğini” eleştirdi. “Ankara’dan İstanbul'da kabine niye toplandı; anlayan var mı” sorusunu yönelten İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“17 kişi. Az değil, 17 kişi. 17 bakanın buraya gelmesinin şöyle bir tarafı var. Demek ki, dersine çalışmayan acemi rakibimizi o kadar zayıf görmüşler ki, ‘Hep beraber toplanalım, gidelim, yardımcı olalım’ demişler. E hoş gelmişler, sefa gelmişler. Dükkan dükkan geziyorlar. İzlediniz mi televizyonlardan? Tabii şunu söyleyeyim. Tek başına gelmediler, biliyorsunuz değil mi? Daha yeni, 10 ay önce milletimiz oy verdi, seçildi. Hepimizin, herkesin cumhurbaşkanı seçildi. Ama Sayın Cumhurbaşkanı da İstanbul'a geldi. Öyle değil mi? E hoş geldin, sefa geldi. Biz misafirperver miyiz? Biz misafirperveriz. Şunu söyleyeyim; biz, insan ağırlamayı biliriz. İstanbullu misafirperverdir. 23 Haziran 2019’da, hep beraber, İstanbul'da, kendisini ağırladık mı? Hem de 806 bin kez, öyle değil mi? E bu sene daha fazlasıyla ağırlarız. Daha fazla mutlu ederiz. Öyle yapmaz mıyız? Daha fazla mutlu ederiz.”
“Sevgili hemşehrilerim, burada başka bir şey var. İstanbul'da dükkan dükkan gezen ya da pazar pazar gezen, salon salon gezip oy isteyen bakanlara bir çift lafım var. Bir,; devletin işini bırakıp, buraya niye geldiniz? Bakın; memleketin etrafında her türlü sorun var. Öyle değil mi? İsrail'de büyük bir insan kıyımı var. Öyle değil mi? Rusya'da terör saldırısı var. Her yerde terörü kınıyoruz. Öbür tarafta, dış ilişkiler konusunda birçok gündem var, sayın Bakan burada. İçişleri Bakanı. Ya seçimin güvenliğinden sorumlu, ama dükkan dükkan oy istiyorsun."
"Bu vicdana sığar mı? Sığmaz. E peki Adalet Bakanı? Bu ülkeye adalet lazım mı? Herkes, şu anda, ‘Adalet en sıkıntılı hat’ diyor mu? Diyor. Ama sen yine dükkan dükkan, pazar pazar gezip, oy istiyorsun. Oy iste; sorun yok. Ama buradan şunu söylemek istiyorum: Bakanlar, atanmış bakanlar, aynı zamanda bir memur gibi, yani bu şekilde siyaset yapamazlar, yapmamalılar. Bu, milletin vicdanını sızlatır. Yanlış bir uygulamadır. Olmaz. Devletin belli kademeleri, bürokrasinin belli kademeleri bu işe girmemeli. Ama giriyorlar. Ayıp ediyorlar. Yanlış yapıyorlar.”
“Sayın Cumhurbaşkanı'nın da bu şekilde, bu sürecin içine girmemesi lazım. Yani burada gelse bu ülkenin ekonomiden sorumlu bakanı, ‘Ben, Cumhur İttifakı'nın adayına oy istiyorum’ dese, çıkıp demez mi ona vatandaşımız; ‘Ya sen git enflasyonu düzelt.’ Demez mi? Polis kardeşimiz, İçişleri Bakanı'ndan 3600 ek gösterge bekliyor. Birine dese ki, eşi olduğunu da bilmezse, ‘Ben Cumhur İttifakı'nın adayına oy istiyorum’ dese, eşi demez mi ona; ‘Sen git önce polisin 3600 ek gösterge sorununu düzelt’ demez mi? Der. Dolayısıyla, aslında yapılan bu işler, devletin düzenini zedeliyor."
"Bu yaptıkları, mertliğe sığmaz. Bu 17 bakan, artı aday, 17+1, artı sayın Cumhurbaşkanı; 17+2. Hep birlikte bunlara misafirperverliğe hazır mıyız? 31 Mart'ta onları misafirperverliğimizle mutlu edeceğiz mi? Onları Tuzla'da, onları İstanbul'da tarihi bir oy farkıyla mutlu edip, Ankara'ya işlerinin başına yollayacağız mı? Ama sonuçta devletimizin başı kendisi, sonuçta onlar da bizim bakanımız. Onları mutlu etmek de bizim boynumuzun borcu. Memnun ederiz.”
(EMK)