Ankara'nın Gölbaşı İlçesi Ahiboz Jandarma Karakolu'nda bundan iki yıl önce zorunlu askerlik yapan O.D.’yi öldürdükten sonra intihar ettiği ileri sürülen zorunlu asker U.Ö. ile ilgili soruşturmada askeri savcılık beş şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi.
Askeri savcılık, U.Ö.’nün O.D.’yi öldürdükten sonra intihar ettiğini iddia etti.
Ahiboz Karakolu'nda 27 Ağustos 2013 günü meydana gelen olayda intihar ettiği iddia edilen U.Ö. alnından, sağ kaşından ve sağ yanağından olmak üzere üç kurşunla vurulmuştu.
CNNTürk’ün internet sayfasında yer alan ve Doğan Haber Ajansı’ndan (DHA) Felat Bozarslan ve Ahmet Ün imzası taşıyan habere göre, olay yerinde iki MP5 makineli tabanca ve altı boş kovan bulundu.
Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı, Gölbaşı Jandarma Komutanı Yüzbaşı Erkan Özçelik, Ahiboz Karakol Komutanı Başçavuş Serhan Gümüş, Uzman Çavuş Salih Korkut, Astsubay Recep Yalçın ve er olarak zorunlu askerlik yapan D.Z. hakkında “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanma” iddiasıyla soruşturma başlattı.
Soruşturmayı 20 ayda tamamlayan savcılık, U.Ö.’nün önce arkadaşını vurduğu, daha sonra tüfeği alnının ortasına tutarak kafasına üç kurşun sıkıp intihar ettiği kanaatine vararak takipsizlik kararı verdi.
“Silahı seri konuma aldı” iddiası
Savcılık kararında, Gölbaşı Jandarma Komutanlığı'nda zorunlu askerlik yapan U.Ö.’nün, orada kalmayı istemediğini karakoldaki rütbelilere sık sık ilettiği belirtildi.
U.Ö.’nün karakoldaki askerlere "Ya karakoldan giderim, ya kendimle beraber bir iki kişiyi götürürüm. Kendimi öldürürüm" dediği iddia edildi.
U.Ö.’nün sıklıkla O.D. ile tartıştığının ifade edildiği savcılık kararında U.Ö.’nün olay günü nizamiye yakınında O.D.’ye hiçbir şey söylemeden ateş ettiği, sonra da silahı seri konuma alarak kendi kafasına ateş ettiği belirtildi.
Savcılık ayrıca güvenlik kameralarının 2012 Aralık’ta bozulduğunu, ödenek olmaması nedeniyle tamir ettirilemediğini ve dolayısıyla olay günü kameraların kayıt yapmadığını ifade etti.
Avukat Polat: İnfaz
U.Ö.’nün ailesinin avukatı Serkan Polat ise Kara Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'ne dilekçe vererek, eksik soruşturma nedeniyle takipsizlik kararının kaldırılmasını istedi. Soruşturmanın genişletilmesini isteyen Polat şunları söyledi:
“Olayda üçüncü kişinin bulunması kuvvetle muhtemeldir. Takipsizlik kararı çelişkili tanık ifadeleri ile verilmiştir. Olay yeri tutanağı ve otopsi raporu değerlendirilmemiştir.
“Uğur'un vücudunda ikisi kasten öldürmeye delalet eden bitişik, diğeri yakın atış olmak üzere üç mermi girişi vardır. U.Ö.’nün öldürüldüğü şüphesi giderilmeden karar verilmiştir.
“Silahta sol el parmak izi varsa intihar mümkün değildir. Parmak izi sağ el yüzük ve baş parmak ise intihar imkansız olmakta ve olay tamamen infaz olarak addedilmelidir. “Soruşturmanın devam etmesi gerekir. İdari soruşturmada komutanlara ceza verilmişken takipsizlik kararı yasaya aykırıdır. Psikolojik otopsi raporunda Uğur'un silahlı nöbet tutmasının sakıncalı olduğu belirtilmiştir.
“O.D. öldüğü sırada yanında bulunan silah kendi silahı değildir. Olay yerinde kamera kayıtları bulunmamıştır. Askeri alanda kayıtların kaybolması kuvvetle muhtemeldir.
“U.Ö.’nün psikolojik sorunlarının olduğu, zarar verme ihtimalinin bulunmasına rağmen silahlı nöbet tutturulmuştur. Askerde şüpheli ölümlerin tam aydınlatılmaması ailelerin vicdanını zedelenmektedir.”
Baba: Karakoldan şüpheleniyordu
Olayın üstünden iki yıl geçmesine rağmen hala oğluna mezar yaptırmadığını ve olay aydınlatılıncaya kadar da yaptırmayacağını söyleyen U.Ö.’nün babası M.Ö.şunları dile getirdi:
“Oğlumu öldürdüler. Akrep bir silahın kafatasına sıkılması mümkün değil. Uğur o karakoldan şüphelendiğini ve başına bir şey geleceğini düşünüyordu.
“Ben oğlumu asker ocağına gönderdim. Oğluma sahip çıkmadılar. Sonra cenazesini bana teslim ettiler.
“Orada hiç bir yetkili bizimle ilgilenmedi. Oğlum şehit sayılmadı ve bizi suçladılar. Neredeyse bize dava açacaklar. Hangi kapıyı çalsak yüzümüze kapanıyor."
Anne: Oğlumu devlete emanet etmiştim
U.Ö.’nün annesi B.Ö. de sorumluların hesap vermesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Ben oğlumu askere gönderdim. Önce Allah'a sonra devlete emanet etmiştim. Onları da Allah'a havale ediyorum. İnşallah kanı yerde kalmasın.
“İki yılda çok acılar yaşadık. Ben gördüm kimse bunu görmesin. Ben oğlumu devlete emanet etmiştim.” (EKN)