Hakkari'de öldürülen Sezer Arslan'ın babası Mehmet Arslan, Meclis'te yaptığı konuşmada, oğlunun PKK'ye katıldığını öldükten sonra öğrendiklerini söyledi.
Arslan, bugün Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan, "Terör ve şiddet olayları kapsamında yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesi" başlıklı alt komisyonda oğlunu anlattı.
Sezer Arslan, Kasım 2011'de Hakkari'nin Çukurca ilçesindeki Kazan Vadisi'nde düzenlenen operasyonda öldürülmüştü. Operasyonda kimyasal silah kullanıldığı iddia edilmişti.
Oğlunun cenazesinde evine Türk bayrağı asmış olan Arslan, oğlunun "kandırılarak dağa kaçırıldığını" söyledi.
15 çocuğundan biri olan Sezer'in iki yıl önce kaybolduğunu ve onu her yerde aradığını söyleyen Arslan, "Aklım kesmiyor. PKK'ye gittiğini bilmiyorduk o zaman. Oğlumun PKK ile hiçbir ilgisi yoktu " diye konuştu.
Arslan ailesinin yaşadığı Muş'un Korkut İlçesi'ne bağlı İçboğaz Köyü Muhtarı Mehmet Arat da komisyona olayla ilgili bilgi verdi.
Sezer Arslan'ın öldüğünü bir internet sitesinden öğrendiklerini söyleyen Arat, "Teşhis için Malatya'ya gittik. 'Bizim çocuğumuz PKK'lı değildi, kandırıldı. Cenazemizi verin gömelim' dedik. Cenazemizi aile arasında düzenlenen bir törenle kendimiz defnettik" dedi.
Hakkari Merkez Anadolu Lisesi'nde okuyan Sezer Arslan'ın 16 yaşında dağa çıktığını söyleyen Arat, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün "Koruculuğu benimsemenizin sebebi ne" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Mecburiyetten. Batman'dan 1984'te göç edip köye yerleştik. Korucu olmamıza çevre civar köyler zorladı. Hem huzurumuzu korumak hem de geçim nedeniyle..."
Arat, Sezer Arslan'ın ölüm haberinden birkaç gün önce annesinin kendisine geldiğini belirterek, "Annesi, 'Keşke çocuğumun cenazesini bulsam bir mezarı olsa, her gün bunu düşünmesem' demişti" dedi.
Oğlunun cenazesini istedi
Komisyon, geçen hafta da PKK'ye katılmasının ardından çatışmada öldürülen Ahmet Şerif Karakaya'nın babası Mehmet Karakaya'yı dinlemişti.
Karakaya, beş çocuğu olduğunu, çocuklardan birinin hayatını kaybettiğini, bir diğerinin dağda olduğunu düşündüğünü ve diğerinin de üniversitede okuduğunu anlattı.
Oğlunun bir toplu mezarda gömülü olabileceğini söyleyen Karakaya, 2009'da öldürülen oğlunun cenazesinin kendilerine verilmesini istedi.
"Oğlumdan 2004'ten beri haber alamadım. Eruh Cumhuriyet Savcısına gittim. Cesetlerin görüntülerini gösterdi, oğlumu teşhis ettim. Cenazeyi almak için dilekçe verdim, Savcılığa, garnizon komutanına gittim.Küfür, hakaret ettiler. Oğlumun cenazesini almak istiyorum, neden vermiyorlar? Oğlumun yüzü yanıktı. Kimyasal silah olabilir, incelemeli."
Karakaya, dileğinin barış olduğunu söyledi ve "Ben acımı unutabilirim, yeter ki bundan sonra yeni acılar yaşanmasın" dedi. Karakaya, öldürülen gerilla ailelerine de tazminat verilmesi talebinde bulundu. (AS)