* Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı
Haberin İngiliizcesi için tıklayın
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, tecrit ve devam eden açlık grevlerine dair İHD Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
İmralı Hapishanesi’nde Abdullah Öcalan ve diğer 3 mahpus üzerindeki tecridin kaldırılması amacı ile 8 Kasım 2018 günü Leyla Güven tarafından başlatılan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin halen Türkiye’de 100’ün üzerinde hapishanede binlerce kişi tarafından sürdürüldüğüne dikkat çekilen açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi:
"Derin üzüntü içindeyiz"
“İmralı Hapishanesinde tutulan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacı ile yaşamına son veren insanlar bizleri derin bir üzüntü içerisinde bırakmıştır.
“21 Şubat 2019 günü Almanya’da Uğur Şakar, 17 Mart 2019 günü Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde Zülküf Gezen, 22 Mart 2019 günü Gebze M Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde Ayten Beçet, 24 Mart 2019 günü Erzurum Oltu T Tipi Cezaevi’nde Zehra Sağlam yaşamlarına son vermişlerdir. (Bugün de Mardin E Tipi Cezaevi’nde Medya Çınar da hayatına son verdi)
“Taleplerin karşılık bulacağı noktaya gelinecek”
“Hatırlatmak isteriz ki yaşam kutsaldır. İnsan hakları savunucuları olarak her koşulda yaşama hakkını savunuruz.
“Hepimizin karşı çıktığı tecrit ve izolasyon uygulamalarının son bulması için devam eden açlık grevlerinde dile getirilen talepler insan hakları hareketi tarafından anlaşılmış ve insan hakları hukukuna uygun olarak tecridin kaldırılması için gereken her türlü çalışma ve girişim yapılmaktadır.
“Mahpusların sesi duyulmuştur. Demokratik kamuoyunun devam eden yerel seçim süreci ve siyasi iktidarın basın yayın kuruluşları üzerindeki denetimi nedeniyle yeterli tepkiyi vermemiş olması mahpuslar üzerinde olumsuz olarak algılanmamalıdır.
“Bu hususta siyasi iktidarla görüşmeler gerçekleştirilmiş ve talepler iletilmiştir.
“Dolayısıyla mahpusların tecridin sona erdirilmesi ile ilgili taleplerinin karşılık bulacağı bir noktaya elbette gelinecektir.
“Bu tarz eylemleri kesinlikle onaylamıyoruz”
“Buradan sesleniyoruz, hapishanede veya herhangi bir yerde hiç kimse yaşamına son vermemelidir.
“Bu tarz eylemleri kesinlikle onaylamadığımızı ve karşı olduğumuzu belirtmek isteriz.
“Mahpusların içerisinde bulunduğu siyasal ve psikolojik ortamın farkındayız. Ancak tecridin kaldırılması noktasında kişilerin yaşamlarına son vermesi kabul edilemez ve bu tarz eylemlere başvurulmamalıdır.
“Bu konuda bu çağrımızın gereği anlaşılmalı ve mahpuslar üzerinde etkili olabilecek çevrelerin de bu konudaki sorumluluklarını hatırlatmak isteriz.
“Ailelerin yas süreçlerini yaşamasına izin verilsin”
“Yaşamına son veren mahpusların ailelerinin cenazelerini defnetme ile ilgili hakları hiçe sayılmış, cenazeler ailelerin inançlarına, kültürlerine ve örflerine aykırı olarak apar topar polis tarafından gece vakti defnedilmiş, cenaze töreni yapılmasına izin verilmemiştir.
“Usulüne uygun defin hakkı ailelerin yas süreçlerini yaşayabilmeleri bakımından mutlaka uyulması gereken bir haktır.
“Siyasi iktidarı cenazelere karşı olan bu saygısız ve kanuna aykırı tutumunu terk etmeye, ailelerin yas süreçlerini yaşamasına izin vermesini talep ediyoruz.”
TIKLAYIN - Leyla Güven'den Çağrı: Yaşamlarınıza Son Vermeyin
(EKN)