İnsan Hakları Derneği (İHD), bugün yaptığı yazılı açıklamada, gelinen son durumun 7 Haziran- 1 Kasım 2015 dönemine benzer kanlı bir döneme girme konusunda kaygılı verici olduğunu ifade etti.
“İstiklal Caddesi saldırısında yetkililerin sık sık farklı bilgileri kamuoyu ile paylaşmaları, soruşturmanın gizliliğini kasıtlı olarak ihlal etmeleri ve ilk günden beri Suriye’deki örgütleri suçlamaları ciddi kafa karışıklığına sebep oldu. Önceki gün başlayan hava saldırısına gerekçe olarak da bombalı saldırının Suriye’de faaliyet gösteren çeşitli örgütler ile bağlantılarının olduğu iddiası öne sürüldü.”
İHD, hükümete saldırıları bir an önce sona erdirmesi çağrısı yaptı.
“Savaşa karşı barışı savunuyoruz”
Açıklamada, askeri müdahalenin, sorunu gittikçe içinden çıkılmaz bir hale getireceği belirtildi:
“Siyasal iktidar, 24 Temmuz 2015’ten beri Kürt sorununda çatışma yöntemi ile sorunu çözeceğini iddia etmekte ve her yıl birbirini tekrar eden askeri operasyonlar yaparak hem bu sorunu daha da büyütmekte (Suriye ve Irak’ta denetimli bölgeler) hem de kendi siyasal iktidarını uzatmak için otoriter yöntemler (Anayasa değişikliği ile otoriter başkanlık modeli) uygulamaktadır.
Kürt sorunundaki çözümsüzlük Türkiye’yi hızla otoriterleştirmiş, anti demokratik bir ülke haline getirmiştir.
Son 38 yıla baktığımızda ilk defa bu kadar uzun süren kesintisiz ve çatışmanın boyutunun coğrafik alan olarak büyüdüğü ve tüm toplumsal kesimlerin zarar gördüğü bir dönemdeyiz.
Dolayısıyla, çatışmanın insani ve ekonomik maliyetinin bu kadar büyük olduğu bir dönemin sonunda barış arayışlarına yönelmek kaçınılmazdır.
Araştırmacı İzzet Akyol, Demokratik Gelişim Enstitüsü için hazırladığı bir araştırma raporunda 1985 ile 2021 yılları arasında doğrudan doğruya 230 milyar doların çatışma nedeni ile yok olduğunu, 2022 yılına göre güncellenen dolar endeksine göre ise Türkiye ekonomisinin 4,5 trilyon dolar kaybettiğini ve bu kayıp olmasaydı Türkiye’nin milli gelirinin %36 daha fazla büyüyebileceğini ortaya koymuştu.
Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün veya çatışmaya dayalı çözüm arayışlarının bu kadar korkunç bir ekonomik maliyeti de varken bu politikada ısrar etmenin beyhude olduğunu ve Türkiye’yi iflasa sürüklediğini belirtmek isteriz.
Türkiye’nin, Rusya’nın Ukrayna işgali ile başlattığı askeri operasyonda arabuluculuk yapması ve barışı destekleyeceğini açıklaması karşısında, Kürt sorunu gibi uluslararası sorun haline gelmiş, doğrudan doğruya Kürtler başta olmak üzere Türkiye, Suriye, Irak, İran ve bu ülkelerin dahil olduğu uluslararası askeri ve ekonomik birlikleri, BM ve Avrupa Konseyini ilgilendiren bir sorun karşısında çatışmada ısrar etmesini anlayamamaktayız.
Kürt sorunu çatışma ve savaş politikaları ile çözülmez. Türkiye hükümetini bir kez daha savaş politikaları yerine barış politikaları uygulamaya davet ediyoruz. Savaşa karşı barışı savunuyoruz.” (AS)