Haberin Kürtçesi için tıklayın
İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye’de Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül vesilesiyle açıklama yaptı.: “Barış hakkı, bir insan hakkıdır.”
İHD, “BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi Genel Kurul’un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır” dedi.
İHD barış nöbetlerine başlayacak
Açıklamada, barışı savunmanın da bir insan hakkı olduğu belirtildi:
“İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuş, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı taleplerinin karşılanması gerektiğini her zaman ifade etmiştir.
“Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununu çözebilmesi için yeni barış sürecine ve böylelikle çatışma çözümüne ihtiyacı vardır.
“Türkiye, Kürt sorunu gibi temel sorunlarını diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir.
“Çatışma ve savaş ortamı ile birlikte genel baskı ortamında şiddetin öne çıkması ve beraberinde nefret dilinin zehrini akıtması kaçınılmaz olmuştur.
“Kürt sorununda çözümsüzlük, Türkiye’yi rejim değişikliğine getirmiş ve otoriter bir yönetim anlayışının yarattığı sürekli bir baskı ortamı oluşturmuştur.
“Süregelen silahlı çatışma ortamı ve otoriterleşme toplumsal barışa zarar vermiş, Cumartesi Annelerinin/kayıp yakınlarının/insan hakları savunucularının hakikat ve adalet arayışı yasaklarla engellenmiş, Şenyaşar ailesinin adalet direnişi sürecinde görüldüğü gibi her alanda adalet arayışları inadına yaygınlaşmıştır. Buna karşın yargının araçsallaşması adalete olan güven duygusunu temelden sarsmıştır.”
İHD, bu olumsuzluklardan barış ile kurtulacağımızı açıkladı ve barış nöbetlerini başlatarak, yeni bir barış sürecinin inşasına katkı sunacaklarını duyurdu.
Neler yapılmalı?
Barış sürecine dair yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
- Kürt sorununun inkarından vazgeçilecek ve bu sorun kabul edilecektir. Kalıcı bir çatışmasızlık için çatışmanın tarafları sorumluluk alacaklardır.
- İmralı Hapishanesinde tutulan Abdullah Öcalan ve arkadaşları üzerindeki tecrit ve izalosyona son verilecek, aileleri ve avukatları ile görüşmeleri sağlanacaktır.
- Hapishanelerdeki hasta mahpuslar ile tüm siyasi mahpuslar serbest bırakılacaktır.
- Siyasi ve toplumsal muhalefet üzerindeki her türden baskı ortadan kaldırılacak, ifade, örgütlenme ve toplanma hakkının önündeki engeller kaldırılacaktır.
- HDP’nin siyaset yapma hakkına saygı duyulacak, kapatma davasından vazgeçilecektir.
- Kayyımlar geri alınacak, seçilen belediye eş başkanları ve diğer seçilmişler serbest bırakılarak görevlerine iade edilecektir.
- Sonra sorunun tarafları diyalog kuracak ve tartışacaklar: Nasıl bir barış istiyoruz? Nasıl bir çözüm istiyoruz? Sonra da müzakere ile uzlaşı yolu bulacaklar.
- Bu süreçlere siyasal ve toplumsal kesimlerin katılması sağlanacaktır. Bu süreçlerin yasal güvencesi oluşturulacak, nihayetinde ise anlaşma ile anayasal ve yasal çözümler bulunacaktır.
(AS)