Fotoğraf: İHD İstanbul Şubesi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, hapishanelerdeki hak ihlalleriyle ilgili bugün birçok kentte açıklama düzenledi.
Açıklamada, hapishanelerdeki işkence ve kötü muamele uygulamalarına son verilmesini, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden görevliler hakkında şeffaf soruşturma süreçlerinin yürütülmesini ve cezasızlık politikasından vazgeçilmesini, Ceza İnfaz Kurumlarının sivil toplum örgütleri ve ilgili meslek örgütlerinin denetimine açılmasını talep ettiler.
Hakların korunması devletin sorumluluğunda
Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin insan olmaktan kaynaklı haklarının korunmasının devletin sorumluluğunda olduğunu belirten İHD, bu sorumluluğun kaynağı olan sözleşme ve kanuni düzenlemeleri hatırlattı:
- Birleşmiş Milletler (BM) Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi”nin 10. Maddesinde belirtilen, “Özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir” hükmü,
- BM Mahpusların Islahı İçin Temel Prensipler”in 1. maddesinde; “Bütün mahpuslara doğuştan sahip oldukları insanlık onurunun ve değerin gerektirdiği saygıyla muamele yapılır” hükmü,
- AİHS’in 3. maddesi uyarınca, “insan onuruyla bağdaşan koşullarda alıkonmasını, tedbirin infazına yönelik yol ve yöntemin kişiyi, alıkonmanın doğasında kaçınılmaz olarak bulunan sıkıntı düzeyini aşacak yoğunlukta ıstırap ve zorluğa maruz bırakmamasını, infazın pratik gerekliliklerini dikkate alarak, diğer şeylerin yanı sıra kişiye gerekli tıbbi yardımı sağlamak suretiyle, sağlık ve refahının yeterince sağlandığını güvence altına almakla yükümlüdür” hükmü,
- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “Ceza İnfaz Alanındaki Tavsiye Kararları”nın 72/1. maddesinde “tüm mahpuslara insanca davranılması” ve hapishanelerin “insan onuruna saygı gösterme zorunluluğunu kabul eden etik koşullar çerçevesinde yönetilmesini gerektiği” hükmü,
- Anayasa’nın başlangıç bölümünde “her vatandaşın onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirmeye doğuştan hak sahibi olduğu”, 17. maddesinde “kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muameleye tabi tutulamayacağı” hükmü,
- Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 2. maddesi “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz” hükmü.
“Tecrit sistemi daha da ağırlaştırıldı”
İHD, tüm bu emredici hükümlere karşın hapishanelerde işkencenin insan onurunu, kişi bütünlüğünü hedef alan, acı verici, aşağılayıcı, onur kırıcı fiiller olarak icra edilmeye devam edildiğini ifade etti:
“Türkiye Hapishanelerinde bulunan mahpuslar, çıplak arama, fiziki müdahale, ayakta sayım dayatmaları, darp, hakaret, ağırlaştırılmış tecrit, uzun süreli tekli odalarda ve hücrelerde tek başlarına tutulma uygulamaları, sosyal faaliyetlerden yararlandırmama ve buna benzer pek çok uygulamalara tabi tutularak, hem fiziksel hem de ruhsal bütünlüklerine zarar veren işkence uygulamalarına maruz bırakılıyor.
“Özellikle belirtmek istediğimiz husus son yıllarda sayısı artırılan Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishaneler ile mahpusların üzerlerindeki tecrit sistemi daha da ağırlaştırıldı.
“Daha önce kalabalık olarak tutuldukları hapishanelerden sevk edilen mahpuslar bu cezaevlerinde tek başlarına tutulmakta ve bulundukları koğuşun havalandırması olmadığından günde 1 saat ayrı bir yerde bulunan havalandırma bölümüne götürülmektedir. Bu uygulama mahpusların fizyolojik ve psikolojik sağlık sorunları yaşamalarına neden olmaktadır.”
Bir yılda 52 mahpus yaşamını yitirdi
Derneğin tespit edilebildiği kadarıyla 2021 yılı içinde 52 mahpus yaşamını yitirdi. B mahpuslardan 13’ünün intihar ettiği iddia edildi, 5 mahpus ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bir mahpusun ölüm nedeni açıklanmadı.
2022 yılı başından bugüne kadar ise Türkiye’nin çeşitli hapishanelerinde 35 mahpus yaşamını yitirmiş, bunlardan 5 mahpusun intihar ettiği iddia edilmiş, 12 mahpus ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
Hapishanelerde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren mahpuslardan Kadir Aktar, olay tarihinde 17 yaşındaydı. Maltepe Kapalı Hapishanesinden tahliye edildikten 2 gün sonra gözaltına alınıp tekrar tutuklanmış, tutuklanması akabinde cezaevinde ölü bulunmuştu.
Cezasızlık sonucu işkence devam ediyor
Dernek, hapishanelerde işkencenin son bulması için yapılan tüm girişimlere rağmen siyasi iktidar ve yargı makamlarının bu vakaların üzerlerinin örtülmesi için çaba gösterdiğini açıkladı.
“Etkin soruşturmalar yürütülmedi, cezasızlık politikası egemen kılındı. İşkence ve kötü muamele örneklerinin yaşanması sonrasında mahpuslar, yakınları ve hak kurumları tarafından bu uygulamalara karşın hukuk mücadelesi yürütülerek faillerin yargılanması istenmişse de yetkili mercilerin olumsuz tavırları, suç failleri olan kamu görevlilerini aklama, bu mümkün değilse kanunda belirtilen en hafif cezayı gerektiren suç tipi ile yargılama konusundaki tavırları benzer vakaların tekrar etmesine neden oldu.” (AS)