Hrant Dinki Koruyamadık, Hepimiz Suçluyuz!
Ne vatan hainiydi. Ne de bir kahramandı. Yokluk ve yoksulluğun ötesinde, "varolma ve varetme mücadelesi"nin ne olduğunu yaşayarak bilenlerdi.
Onun katlinde hepimizin payı var. Hem de iki kere.
İlki onu bir "kahraman" olmamasına karşın elbirliğiyle "yalnız bırakarak" kahramanlaştırdık ve bir "hedef" haline getirilmesine izin verdik.
İkincisi onu "koruyamadığımız" için bu cinayette dolaylı da olsa katkımız var. Devletin resmi güçlerinin onu korumadığını, ama tehdit altında olduğunu öğrendiğimiz anda, bunu yapabilirdik. O tabanı delik ayakkabıyla dolaşırken bunu yapamazdı kuşkusuz ama bizler yapabilirdik. Aklımıza gelmedi, anlamadık ve yapmadık.
Başka türlü olabilirdi. Başka türlüsü yapılabilirdi ve o sağ olabilirdi.
Bu ülke dini, etnik kökeni, düşüncesi ne olursa olsun "sıradan insanına" karşı önem vermiyor, özen göstermiyor, saygı duymuyor, dahası belki de insan yerine koymuyor ve bir vatandaş olarak sahip çıkmıyor.
Bu sahiplenmeme eğer düşüncesi ve etnik kökeni "farklı" ise aşağılamaya, ötekileştirmeye ve giderek yok saymaya, nihayetinde de yok etmeye kadar gidiyor. O insanların bu toprakta kaç yıldır, kaç yüzyıldır yaşamış olmasının hiç bir anlamı ve önemi yok.
* * *
Değil mi ki "öteki"sin o zaman yoksun!.Bence 1915'teki "Ermeni soykırımı"nın asıl anlamı bu. 1,5 milyon insanın katledilmesi değil. Onların tüm varlıklarıyla "yok sayılmaları" ve buna rıza göstermeyenlerin de fiilen "yok edilmeye" çalışılması asıl soykırım.
Kültürün yok edilmesi, yaşamın yok edilmesi, duyguların yok edilmesi, düşüncelerin yok edilmesi, dostlukların ve birlikte yaşanılan anıların yok edilmesi, soykırım.
Bunda yalnız bir "egemen ırk"ın doğal özellikleri rol oynamıyor kuşkusuz. Kapitalizmin varlığı ve mantığı bunu gerekli kılıyor ve kendi çıkarı için zemini olan her yerde dayatıyor. Çünkü onun da varlığı "tüketme ve yok etme" üzerine kurulu.
Ama insan aklı buna "dur" diyebilir ve değiştirebilir. Yapmadık. Yapamadık. Yapmıyoruz, Yapamıyoruz.
Hrant hep bunun için mücadele ediyordu ve halen de cansız bedeniyle bunun mücadelesini sürdürüyor. Onu "doğru" anlamadık ve "koşulsuz" bir şekilde onun yanında olamadık.
Onun yargılanması, verilen ve Yargıtay'ın onaylayarak kesinleştirdiği ceza bunun kanıtı. Onun sağlığında ifade ettiği düşüncelerine itiraz edilirken yeğlenen mantık ve kullanılan üslup bunun kanıtı. Solcuların onu o zaman sahiplenmemesi bunun kanıtı. Irkçıların ve dincilerin ona saldırması bunun kanıtı. Devletin yürütme erkinin tutum ve davranışları bunun kanıtı. Korunmaması, gelen tehdit mektuplarıyla ilgili işlem yapılmaması bunun kanıtı.
* * *
Sevgili Hrant 301'den yargılanıp da hapis cezasına karar verildiğinde; "bu kararla mücadele edeceğim ama başaramazsam başka çarem kalmıyor bu ülkeden gideceğim" demişti. Ben de destek verenlerden, onun sözlerinin altına imza atanlardan ve kendini ihbar edenlerden biri olarak onu ziyaret etmiş desteğimi belirtmiş, sonra da "sevgili Hrant sen bu ülkenin yurttaşısın, ama 'gideceğim' dediğine göre gidebileceğin bir yer var; ama benim gideceğim bir başka yer yok" demiştim. Gitmemesini istemiştim. Birlikte mücadele edebileceğimizi vurgulamaya çalışmıştım. Gülümsemişti. O gülümsemeden aslında bir yere gitmeyeceğini, böyle bir niyeti olmadığı sonucunu çıkarmıştım.Keşke gitseymiş. O zaman belki hâlâ "Hrant Dink" adında "iyi, doğru ve güzel bir insan" yaşıyor olabilirdi.
İşte bu nedenlerle hepimizi suçluyuz.
* * *
Bu suçun bedeli ödenemez mi? Bu suçun "kefareti" yok mudur?İşte asıl söylemek istediğim bu.
Eğer onu gerçekten seviyorsak, eğer onun doğru şeyler düşündüğünü ve yaptığını savunuyorsak, eğer onun dolaylı da olsa katlinde gerçekten payımız olduğunu düşünüyorsak bu bedeli, bu kefareti ödemeyi üstlenmeliyiz.
En başta da onu "korumakla görevli olanlar" ama onu koruyamayanlar. Devlet amir kural ve hükümlere karşın onu koruyamadığı için görevli ve yetkililerinden hesap sormalı, onlar da bu hesap sorulmadan "yapamadıkları görevleri" için bulundukları görevleri bırakmalılar.
Önce henüz toprağa varmadan bedeni henüz bu dünyanın üzerindeyken bunu yapmalı ve göstermeliyiz.
Hepimiz, istisnasız tek bir kişi "öteki" tarafta olmadan hepimiz onun arkasında yürüyerek "hepimiz Hrantız, hepimiz ermeniyiz, rumuz, kürdüz, lazız, çerkeziz, türküz, çingeneyiz, boşnakız, tatarız, azeriyiz... hepimiz insanız, hepimiz bu güzel ülkenin, bu yok olmaya doğru hızla ilerleyen dünyanın insanlarıyız ve daha çoğuna layığız" demeliyiz.
Ülkenin en üst düzey görevlilerinden, en alttaki hizmetlisine, en zengininden, en yoksuluna, düşüncesi en sağdakinden en soldakine, müslüman, hristiyan, ermeni, yahudi, alevi, yezidi, ateist, dini, inancı ve kökeni ne olursa olsun, en dindarından, tanrı tanımazına kadar herkes bu birliğin ve birlikteliğin savunucusu olarak bu bedeli ödemeli ve onun cenazesinde hazır olarak bu birlikteliği ve daha da önemlisi "ayrılamazlığı" ortaya koymalıyız.
Sonra da "demokrasiyi etkin ve egemen kılarak" bunu yapmalıyız. En aykırı ve tek başına olan kişinin düşüncesine saygı göstermenin, onu dinlemenin, onun düşüncesini ifade etmesi ve savunmasının "gerçek demokrasi" olduğunu bilerek yapmalıyız bunu.
Ermenistan'la, Gürcistan'la, Azerbeycan'la, Yunanistan'la, Bulgaristan'la, İran'la, Irak'la, Suriye'yle, Kürdistan'la sınırlarımızı açarak, tüm coğrafyayı birleştirerek bunu göstermeliyiz. Nedeni ve amacı ne olursa olsun her türden şiddeti ortadan kaldırarak, tüm coğrafyaya dostluğu, barışı, kardeşliği, insan haklarını egemen kılarak bunu yapmalıyız.
Ne nedenle olursa olsun savaşmayacağımızı ortaya koyarak, tüm silahları kırarak bunu göstermeliyiz. Bu coğrafyayı, başkalarının özlem ve talepleri ne olursa olsun, bir "barış coğrafyası", giderek bu dünyayı bir "barış dünyası" yaparak Sevgili Hrant için bu bedeli ödemeliyiz.
* * *işte o zaman sanırım hrant dink içi rahat, yapmak istediklerine ulaşmış bir şekilde rahat uyuyacaktır. onun bu mücadelede yitirilmiş olmasının bir anlamı olacaktır.işte o zaman sevgili hrant fiziksel olarak değilse bile bir varlık olarak hep yanımızda olacak ve bizimle yaşayacaktır.
doğru çok büyük bir bedel belki bu; ama, değer, hrant dink için değer.
çünkü hrant dink bizler fark etmesek de gerçekten çok büyük bir insandı.
ona ancak böylesi yakışır. (ms/tk)
>