Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkeyi kapsayan, "Avrupa'da cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık" başlıklı bir rapor yayınladı.
Rapor özellikle, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığa karşı ülkelerin daha fazla adım atması gerektiğini göstermesi ve homofobi ve transfobiyle mücadelede etkin önlemler almak için bir bilgi tabanı sağlaması bakımından önemli.
Rapor, Avrupa Konseyi'ne üye 47 ülkede homofobi, transfobi, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla ilgili durum üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçlarını içeriyor. Sözkonusu araştırma üye ülkelerdeki kamu yetkilileri, ulusal insan hakları kurumları, sivil toplum örgütleri ve akademik uzmanlar tarafından sağlanmış veri ve bilgilere dayanıyor.
Önyargısız bilginin gerekliliği
Raporda yer alan saptamalar ana hatlarıyla şöyle:
* Gey, lezbiyen ve biseksüel bireylere yönelik tutumlar hâlâ çoğu kez birinin cinsel yönelimini neyin oluşturduğuna ilişkin çağdışı ve yanlış bilgilerle belirleniyor.
* Tüm üye ülkelerde homofobik ve transfobik tutumlar görülüyor.
* Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği hakkında önyargısız ve gerçeklere dayanan bilgileri medyada, okullarda ve genel olarak toplumda yayarak, bu tür tutumları ve iyice kök salmış önyargıları dengelemeye acilen ihtiyaç var.
* Birçok LGBT birey, okulda, işte, mahallelerinde ya da ailelerinde olumsuz tepkilerden çekindiklerinden gündelik hayatta görünmez kalıyor. "Açık" olmanın tacize, reddedilmeye, fiziksel şiddete ve ayrımcılığa yol açacağından korkuyor.
* Üye ülkelerin büyük çoğunluğu, cinsel yönelimleri yüzünden kişilere ayrımcılığı yasaklamak ve ortadan kaldırmak üzere yasalar çıkardı. Trans bireylerse çoğu üye ülkede mevcut ayrımcılık karşıtı mevzuatta daha az açık biçimde korunuyor. Koruma kapsamına dahil edildiklerinde genellikle bu açık bir şekilde belirtilmemiş oluyor ya da koruma, sınırlı bir cinsiyet kimliği kavramının ötesine geçmiyor, bu da etkisini ciddi biçimde azaltıyor.
Nefretle mücadele
* LGBT bireyler için ciddi şekilde nefret suçlarına ya da nefret saikli olaylara maruz kalma riski var.
* Mağdurlar nefret saikli suç, söylem ve vakaları etkin biçimde soruşturacak şekilde uygun eğitimi olmayacağını düşündükleri kolluk kuvvetlerine güvenmiyor.
* Politikacılar ve dinî şahsiyetler de dâhil olmak üzere LGBT bireylere yönelik ayrımcı ve kışkırtıcı dil sorunu körüklüyor ve nefret saikli vakaların oluştuğu, açıktan güçlü bir kınamanın olmadığı, tersine göz yumulduğu bir iklime zemin hazırlıyor. Üye devletler LGBT bireylere yönelik nefretle mücadele için çabalarını artırmalı.
* Sığınma talepleri alanında, üye devletlerin çoğunluğu cinsel yönelimin sığınma taleplerinde "belli bir toplumsal gruba mensubiyet" mefhumu altında bir zulüm gerekçesi olabileceğini kabul ediyor. Ancak cinsiyet kimliğinin de insanların ülkelerinden kaçması için bir gerekçe olabileceğini sadece bir avuç ülke kabul ediliyor.
* Şiddet içeren ve ayrımcı tepkiler, çoğu kez, LGBT bireyler biraraya gelip dernekler kurduğunda, görüşlerini ifade ettiğinde ya da gösteri yürüyüşleri yaptığında ortaya çıkıyor.
Mevzuattaki sorunlar
* Trans bireyler tercih ettikleri cinsiyetlerinin yasal olarak tanınması yönündeki çabalarında ciddi sorunlarla karşılaşıyor. Çoğu ülkede uygun mevzuatın yokluğunun yanısıra hantal ve karmaşık usuller, birçok üye ülkenin, trans bireylerin tercih ettiği cinsiyeti tanımamasına neden oluyor.
* İlişkilerini yasal olarak tasdik etmek isteyen hemcins çiftler çoğu Avrupa Konseyi üyesi ülkede ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Sözleşmesi'nden hareketle hemcins eşlerin "aile hayatı" sürdüğünü ve Sözleşme'nin bu alandaki koruması altına girdiğini kabul etti.
Altyapı sorunları
* LGBT bireyler sağlık hizmetlerine erişmede geniş çaplı sorunlar yaşıyor. Sağlık çalışanları arasında, LGBT bireylerin sağlık sorunları hakkındaki sınırlı bilgi ve farkındalık, işlem yapmayı reddetme belirlenen engeller arasında. Dahası, uluslararası tıbbî sınıflandırmalara aykırı olarak, bazı üye ülkelerde tıp alanında çalışanlara hâlâ eşcinselliğin hastalık olduğu öğretilebiliyor.
* Trans bireyler sağlık hizmetlerine erişimde özgül sorunlarla karşılaşıyor. 13 üye ülkede yeniden cinsiyet tayini işlemi için uygun altyapı yok ya da yetersiz. Trans bireylerin bu işlemden yararlanabilmek için yurtdışına gitmekten başka seçeneği yok.
* Ders kitapları eşcinselliğin hastalık olduğuna dair bilgiler iletebiliyor; bunlar genç LGBT bireylerin sağlıklı gelişimine katkıda bulunmuyor. Üye devletler okullarda zorbalığı önlemek ve nesnel bilgi sağlamak için daha fazlasını yapmalı.
* LGBT bireyler istihdam alanında da ayrımcılık yaşıyor.
* Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık, homofobi ve transfobi hakkındaki resmî verilerin genel anlamda eksikliği, düzeltici önlemler önünde ciddi bir engel oluşturuyor. (YY)