19. LGBTT İstanbul 2011 Onur Haftası'nın dördüncü gününde yapılan "Eşitlik Hemen Şimdi! - Türkiye'deki Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans bireylere yönelik ayrımcılığa son ver!" başlıklı panelde lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylere (LGBT) yönelik hak ihlalleri konuşuldu.
Cezayir Toplantı Salonu'nda yapılan panelin konuşmacıları Uluslarası Af Örgütü (UAÖ) Türkiye Şubesi Diekötrü Murat Çekiç, Pembe Hayat'dan Buse Kılıçkaya, MorEl'den Eylül Yıldız, İzmir Siyah Pembe Üçgen'den Deniz Solmaz, Lambdaistanbul'dan Rüzgar Gökçe Gözüm idi.
"Ne bir hastalık ne de bir suç"
Murat Çekiç, Türkiye devletinin LGBT bireylere yönelik planlı ve sistematik ayrımcı politikalarını sürdüğünü belirtti.
Çekiç, "'Ne bir hastalık ne de bir suç': Türkiye'de lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler eşitlik istiyor" başlıklı raporda, LGBT'li bireylere karşı hükümetin düşmanca tutumu ve yasal korumaların eksikliği, polis şiddeti, tehdit, taciz ve tecrit, barınma hakkına erişim, iltica hakkı, kapatma davaları ve nefret cinayetleri gibi konuları ele aldıklarını belirtti.
"Trans bireyler en mağdur"
Buse Kılıçkaya, en çok trans bireylerin nefret suçuna uğradığını söyledi ve LGBT'li bireylere yönelik hak ihlallerinden örnekler verdi:
"Beyoğlu Bayram Sokağındaki kapatılan evler, Kaos GL dergisinin pornografik olarak ilan edilmesi, hala sürüncemede olan Ahmet Yıldız davası, Lambdaistanbul'un kapatılma davası ve 2007'de öldürülen 14 LGBT birey..."
Eylül Yıldız, küçük bir şehirde yaşadıkları için internet üzerinden seks işçiliği yaptıklarını ancak 22 Ağustos'dan sonra ne yapacaklarını bilmediklerini dile getirdi.
"LGBT bireyler yaptıkları suç duyuruları geri çekilmek zorunda kalıyor çünkü güvende değiller ve hukuk süreci yavaş ilerliyor"
"Bonus sistemi polis baskısını arttırdı"
Deniz Solmaz, Hüseyin Çapkın'ın İstanbul'dan önce İzmir'de yürürlülüğe konan ve polislere "izin ve atama" sağlayan "bonus sistemi" nedeniyle sürekli polis baskısına maruz kaldıklarını söyledi.
Solmaz, bu sistemin kolluk güçlerinin, trans bireyleri gördükleri her yerde keyfi olarak gözaltına alıp, haklarında tutanak yazmalarına neden olduğunu söyledi.
"Transeksüellik akıl hastalıkları listesinden kalksın"
"Hükümetin transfobi üreticisi" olduğunu dile getiren Rüzgar Gökçe Gözüm ise "Konu cinsellik olunca devlet bizi bedenimizle tanımlıyor. En büyük talebimiz transeksüelliğin akıl hastalıkları listesinden alınmasıdır" dedi.
"Translarda kimlik değişimi için akıl hastası raporu almak gerek. Bu seanslar boyunca bedeninizden nefret etmeniz gerekiyor. Zorunlu gurup terapilerinden çıkınca bireylerin ruh halleri farklılıaşıyor. Varsayılan cinsiyetten inşa edilen cinsiyete geçmek ve bu cinsiyetin toplumsal normlarına uymanız gerekiyor. Zorunlu psikiyatrinin gönüllü olmasını ve ameliyatların ücretsiz olmasını istiyoruz." (SÖ/NV)