Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila'nın sorularını yanıtlayan Özkök Ergenekon gözaltıları ve darbe planlarıyla ilgili gelişmelerden ötürü "üzgün" olduğunu belirtti, "Son zamanlarda ülkemizde cereyan etmekte olan olaylar halkta büyük bir endişe yaratmıştır. Kurumlar arası tesanüdü kimin sağlayacağı Aayasa'da açıkça belirlenmiştir" dedi.
Özkök "Bu görevin yerine getirilmesine katkıda bulunabilecek, halkın güvenini kazanmış, politik beklentileri olmayan diğer akil adamların da davet beklemeksizin devreye girmesi bir zorunluluk haline gelmiştir" diye konuştu.
"Ergenekon'la ilgili birşey söylemek istemiyorum"
Özkök'ün Bla'ya ilettiği görüşleri şöyle:
"İhtiraslar bir kenara bırakılarak kötü gidiş özveriyle düzeltilmelidir. Halkın acı çekmemesi için verilecek tavizler koltuklarımızdan çok daha değerlidir.
"Yargıya intikal etmiş olan Ergenekon davasına ilişkin olarak üzüntü ve endişelerimin ifadesi dışında şimdilik bir şey söylemek istemiyorum."
"Son zamanlarda ülkemizde cereyan etmekte olan olaylar halkta büyük bir endişe yaratmıştır. Bu endişenin büyüklüğünün nedenlerinden en önemlisi, olup bitenlerin sebep ve muhtemel sonuçlarının yetkililerce halka, onların anlayabileceği bir dille, anlatılamamasıdır. Olup bitenler, halk tarafından anayasal kurumlar arasındaki güven ortamının sarsıldığı, aralarında nüfuz kavgasının yapılmakta olduğu, ülkenin bir kaosa doğru gitmekte olduğu şeklinde yorumlanmaktadır."
"Söz sükuta, kavga barışa, fevri hareketler itidale galebe çaldı"
"Görünen o ki, içinde bulunduğumuz bu kaygı ummanında (denizinde), söz sükuta, kavga barışa, fevri hareketler itidale galebe çalmıştır. Sorumsuzca ve mesnetsiz ifadeler, hareketler, suçlamalar, örtbas etmeler, demagojik savunmalar alkış toplar hale gelmiştir. Kafa karışıklığının bazı aydın kesimlere dahi sirayet etmesi hüzün vericidir."
"Zaman, bütün anayasal kurum ve kuruluşların başındakilerin, ve ulusunu, yurdunu seven her halk liderinin şahsi ve kurumsal beklenti ve varsa ihtiraslarını bir kenara bırakarak, ülke menfaatlerini bunların üstünde tutma ve durumu kontrol edilebilir bir seviyeye çekmek için özveride bulunma zamanıdır. Unutulmamalıdır ki, bu kötüye gidişin asıl mustaribi (acı çekeni) her şeyine teşekkür borçlu olduğumuz asil, özverili halkımızdır. Onun acı çekmemesi için yapılacak şeyler ve gerektiğinde verilecek olumlu tavizler, koltuklarımızdan veya refah seviyelerimizden çok daha değerlidir.
"Kaptanları beğenmeyenler gemiyi limana emniyetle sokmaya yardımcı olmalıdır"
"Şayet durum sıhhatli eylemlerle düzeltilemez hale gelirse, olabileceklerin asıl sorumlusu hükümetimiz olmakla beraber, yapabilecek bir şeyi olup da yapmayan veya bilerek yanlış yapan herkes bu sorumluluktan pay alacaktır. Kaptanları beğenmeyenlerin esas görevi, onların gemiyi batırmasına değil, limana emniyetle sokmasına yardımcı olmaktır. Hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Halk böyle düşünmekte, böyle istemektedir." (NZ)