Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) TBMM grup toplantısı sadece kadın milletvekilleri ve kadın konukların katılımıyla gerçekleştirildi.
Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, partilerine yönelik "tasfiye konseptinin" devrede olduğunu söyledi.
Taşdemir “Eğer 4 Kasım darbesi ile cezaevinde rehin tutulmamış olsaydı bugün burada, bu kürsüde sizlere Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ seslenecekti” dedi.
“Ama kadınların mücadelesinden sesinden ve sözünden korkanlar, kadın iradesini cezaevlerinde rehin tutarak başaracaklarını sanıyorlar. Yanıldıklarını bilmiyorlar.
“Eşbaşkanımız Figen Yüksekdağ’ın vekilliği Erdoğan’a siyaset yolunu açan madde ile düşürüldü. Bugün bir partinin genel başkanı için anayasayı değiştirmeye kalkanlar, başka bir partinin genel başkanını anayasayı çiğneyerek Meclis dışına itiyor. Figen Yüksekdağ, Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanıdır. Aynı zamanda Meclis’teki tek kadın eş genel başkandır.”
OHAL'de kadınlar
Taşdemir OHAL uygulamalarından en fazla etkilenenlerin kadınlar olduğunu, sokaklarda eril bir atmosferin hakim kılınmaya çalışıldığını belirtti.
“Siyasi iktidar, darbe ve savaş fırsatçılığı ile kadınların kazanımlarına el konuluyor. Bugün 35 belediye kadın eşbaşkanımız tutuklu. Bu kadın arkadaşlarımızın çoğunun belediye başkanlığı sürecinin, aynı zamanda erkek egemenliğine karşı bir mücadele süreci olduğu unutulmamalıdır. Kadın özgürlüğünü esas olan toplumcu belediyecilik anlayışımız, kayyumlarla gasp ediliyor.”
"28 Şubatlar"
Taşdemir’in konuşması anahatlarıyla şöyle...
“Bugünkü kadın grubu toplantımız, kadınlar açısından iki önemli tarihi buluşturuyor. Bir yönüyle başörtülü dindar kadınlar için yarattığı zulümle tarihi körelten, öbür yanıyla kadınların barış iradesinin vurgulandığı bir mutabakat heyecanı yaratarak tarihi güçlendiren bir kesişme noktasından, 28 Şubatlardan sesleniyoruz sizlere.
“28 Şubat 1997 ordu ve bürokrasinin irticayı engelleme iddiasıyla ağırlıklı olarak dindar kadınları hedef aldığı, siyasetin bedelinin kadınlara ödetildiği bir tarih. Fakat AKP siyasal çıkarları için 28 Şubat’ta kadınları aşağılayan odaklarla ittifak kurmakta beis görmedi.
"Başörtüsü meselesi, AKP’nin seçim imajına bir yatırım olarak değerlendirildi. Merve Kavakçı’yı Meclis Kürsüsüne çıkarmayan zihniyetle Yüksekdağ’ın vekilliğini düşüren zihniyet aynı zihniyettir. Bizler bizim gibi düşünmeyen kadınlarla da dayanışarak mutlaka kazanacağız.
“28 Şubat 2015 ise Türkiye’de barış ihtimalinin gerçeklik kazandığı bir başka tarih. Sayın Öcalan’ın emeği ve katkısıyla bu sürece kadınların da dahiliyeti olmuştu. Ama gelin görün ki Kürt sorununa savaş dışında çözüm önermeyenler mutabakatı görmezden geldi ve masayı devirdi.
“Devlet, mutabakat yerine savaş ittifaklarını, diyalog yerine tehdidi, yasa yerine KHK’ları seçmemiş olsaydı; bugün Dolmabahçe Mutabakatı’nda 10. maddede altı çizilen demokratik bir Anayasa yapımını konuşuyor olabilirdik. Ama maalesef savaşta ısrar edenler barışın öncüsü kadınlar katledildi, gözaltına alındı ve işlerine son verildi.
“Bu referandum kadınlar açısından tehdittir”
“Tek adam rejimi adı altında yetkilerini birleştiren bu referandum kadınlar açısından tehdittir ve güvenilmezdir. Bizler kadınlar olarak şu sloganı hep yükselteceğiz: Özgürlüğümüzü mutlaka kazanacağız.
“Güvensizlik öyle bir düzeyde ki, evet bile onlar için yetmiyor, bir de gizli hayırcı olmamak için ‘evet’i savunmaları bekleniyor. Sadece evet ve hayırcılar yok; evetçiler hayırcılar ve gizli hayırcılar var. Bu tedirginliği kadınlar yıkmanın olanağı, ‘Hayır’ımızı her alanda yükseltmekten geçiyor.
“’Hayır’ımızla, toplumsal sorunların çözümünde kadınların rolünü açığa çıkartacağız. Geleceğimizle ilgili kararlarda kadınların inisiyatifini belirginleştireceğiz, toplumsal sorunların çözümünde muhatap olacağız.
“Referandum, kadınlar olarak siyasetin bakıcısı, erkeklerin iktidarının yükselticisi değil, kendi geleceği konusunda karar veren özneler olduğumuzu vurgulama olanağıdır.
Yüksekdağ’ın mesaj
Taşdemir, konuşmasını Figen Yüksekdağ’ın mesajını okuyarak bitirdi.
Yüksekdağ mesajında şunları dile getirdi.
“Faşizmi, diktatörlüğü ve tekçi anlayışı yıkacak olanın kadınlar olacağını söylerken kuru bir propaganda yapmıyoruz. Çok somut bir temele dayanıyoruz. Kadınlar, Hayır'ın en doğal örgütleyicileridirler. Zira biliyoruz ki kadınlar, kendi varlıklarını tarih boyunca hep hayır diyerek inşa ettiler.
"Hayır, dediğimiz zaman gerçekten yaşayabildik. Kocaya, sevgiliye, patrona, devlete, kısacası erkek-egemen bütün kurumlara, bütün tavırlara 'Hayır' dedikçe kadın olduk, özgür olduk, biz olduk.
"İşte bugün de kadınlar olarak yapacağımız şey, çok iyi bildiğimiz bu iradeyi, yani direnme, reddetme ve kendi alternatifini inşa etme iradesini herkese yaymaktır. İşte, önümüzdeki bu 8 Mart'ta da, bin yıllara dayanan bu gücümüzü, yani reddetme gücümüzü, tüm meydanlarda, alanlarda, sokaklarda egemenlerin yüzüne bir kez, bin kez daha, milyonlarca kez daha haykıracağız: Hayır! Biz, başka dünya inşa edeceğiz!”
HDP Kadın Grubu'nun konukları olarak toplantıya katılan kapatılan JİN Haber Ajansı (JİNHA) muhabiri Duygu Erol ve KHK ile işsiz bırakılan Eğitim Sen Dİyarbakır 1 No’lu Şube Başkanı Havva Karahancı da söz aldı.
Karahancı: Toplumu ayakta tutan kadınlardır
“Bizler rüyalarımıza girecek kadar bizleri baskı altına alan bir sistemle karşı karşıyayız. Neden bu kadar baskı ile karşı karşıyayız; demokrasiyi savunduğumuz için. Kadınlar HAYIR’ı her alanda örgütlediğimiz için baskıyla karşı karşıya kaldık. Birçok arkadaşımız ihraç edildi. Ben de onlardan biriyim. Bölgede yürütülen vahşete bakıldığı zaman bu bizi şaşırtmadı. Emek alanında gözaltılar yapıldı.
“Henüz 15 günlük doğum yapan bir arkadaşımız gözaltına alındı. Korkmadın mı dedik, ‘hayır, korkmadım, şaşırmadım’ dedi. Bebeğini almadan gözaltına aldırmayacağını söylüyor. Özel Harekat TİM’lerinin amirleri “onu da alın, geliyor” diyor.
"Düşünün bir kadının yaşadığı vahşetin boyutunu. Ama toplumları ayakta tutan kadınlardır. O yüzden korkuyorlar. Kadınları eve hapsetmek istiyorlar. Kadınlar bu eril zihniyete karşı eve kapanmadılar. Kapanmayacaklar. Kimse bize alanları dar edemez.”
Erol: Erkekler ne hüküm verir, demeden yazıyoruz
"Ve yazıyoruz… Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz” şiarıyla bugüne kadar kadınların, çocukların, ezilen ve susturulan tüm kesimlerin sesi olan JİNHA, kadın gücünden korkan ve kadın düşmanı politikalarıyla tarihe geçen AKP hükümetinin OHAL süresince uyguladığı KHK ile kapatıldı.
“Yayın hayatına 8 Mart 2012 tarihinde başlayan ve dünyanın ilk kadın haber ajansı olan JINHA, o tarihten bu yana ezilen, darp edilen, sokak ortasında öldürülen, giyiminden kahkahasına kadar müdahale edilen, nasıl yaşayacağına karar verilen, tecavüz edilen ve tecavüzü meşrulaşan, köle pazarlarında satılan, yakılarak katledilen ve tüm bunlara karşı mücadele eden, direnen, erk zihniyeti yırtan ve özgür yaşamı kendinde nakşeden, devrimi getiren tüm kadınların sesi oldu...
“Kadın gazeteciler dün JINHA, bugün Şujin, yarın bambaşka bir isimle boyun eğmemeye devam edecek. 'Erkekler ne der' demeden yazdık, şimdi de 'Erkekler ne hüküm verir' demeden yazmaya devam edeceğiz. Bu mücadele yeni başlıyor. Bundan sonra her yerdeyiz.” (YY)