Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar - Başaran, HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan Acar-Başaran’ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Özgür Ülke saldırısında 26 yıldır failler bulunamadı"
Özgür Ülke’ye saldırı: Bugün Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının üzerinden 26 yıl geçti, 26 yıldır failler bulunamadı, faliler halen aramızda. Özgür Ülke saldırısında yaşamını yitiren Ersin Yıldız’ı buradan bir kez daha saygı ile anıyoruz.
25 Kasım: Geçen hafta 25 Kasım’ı geride bıraktık. HDP Kadın Meclisi olarak 7 Kasım’da Türkiye ve Kürdistan’ın birçok ilinde “Erkek-devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz” şiarıyla startlar vermiş, ev ev, kapı kapı, mahalle mahalle, iş yeri iş yeri, kadınlarla bir araya gelip hem bu saldırılara karşı nasıl bir dayanışma öreceğimizi hem de buna karşı nası ortak mücadele edeceğimizin tartışmasını yürüttük.
“İktidar kadınları hedef gösteriyor”
Cinsiyetçi zihniyet: Sadece Türkiye ve Kürdistan değil, dünyanın pek çok yerinde kadınlar, Şili’den Arjantin’e, Lübnan’dan Rojava’ya, Amerika’dan Polonya’ya, İran’dan Bolivya’ya kadar erkek egemenliğine karşı sesini yükseltti. Cinsiyetçi, faşist, militarist erkek iktidarlara boyun eğmeyeceğini,daha önce de eğmediğini ve bundan sonra da eğmeyeceğini, kadın özgürlükçü bir sistem kurana kadar mücadeleyi yükselteceğini bir kez daha ifade etti.
Kadın haklarına saldırı: Kadınlar hakları, yaşamları ve gelecekleri için alanlarda, sokaklarda mücadele yürütürken maalesef erkek şiddeti, devlet şiddeti durmadı.
AKP iktidarı halen hamesi tavırlarla, sayılar üzerinden şiddeti manipüle etmeye ve kadınları hedef göstermeye devam ediyor.
Bu hakikat şu anda gözler önündeyken, iktidar sadece söz kurmaya başladı. İktidar kadına yönelik şiddetin var olduğunu, uzunca bir süreden sonra ifade etmiş oldu. Ancak iktidar sadece şiddetin varlığı üzerinden söz kurmaz, iktidar olmak buna karşı mekanizmaları işletmek ve var olan mekanizmaları tartışmaktan vazgeçmektir.
“Ev işçisi kadınlar zorluklar yaşıyor”
Ev işçisi kadınlar: Bakın Ev İşçileri Dayanışma Sendikası’nın geçen hafta açıkladığı bir rapor vardı. Olağan koşullarda bile büyük zorluklarla çalışan ev işçisi kadınlar, pandemi döneminde daha büyük zorluklarla yüz yüze kaldılar. Sadece pandemi döneminde işten çıkarılan ev işçilerinin büyük çoğunluğunun kadın olduğunu biliyoruz.
Bu oran, yüzde 56. Bu kadınların yüzde 77’si aile ve hane içinde şiddete maruz kalıyor. Ve Ev İşçileri Dayanışma Sendikası’nın bir çağrısı var, biz de o çağrının sözcüsü olmayı görev ediniyoruz. En kısa zamanda ev işlerinin statülerinin belirlenmesi ve bu konuda acil eylem planının açıklanması lazım. Ev işçileri için insan onuruna yakışır 189 Sayılı ILO Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından en kısa zamanda onaylanması gerektiğini ifade ediyoruz.
Kürt çocukları: Evet Türkiye kadınlar açısından büyük bir kriz, savaş dönemi yaşarken maalesef çocuklar ve en fazla Kürt çocukları açısından daha büyük bir vahşetle karşı karşıyayız. Daha üç gün önce Hakkari’de Özcan Erbaş adında 2004 doğumlu bir çocuk havada seken bir kurşunla yaşamını yitirdi.
Maalesef Türkiye'de Kürt çocuklarına vaat edilen yaşam, havada seken kurşunla hayatını kaybetme. Ceylan Önkol gibi daha fazla kurşunla yaşamını kaybetme, Muhammed ve Furkan gibi evlerine giren zırhlı araçla uyurken yaşamının son bulması... Bazen Efe gibi yolda oyun oynarken zırhlı araçla katledilmek... Kemal Kurkut gibi Newroz alanına giderken bütün dünyanın gözü önünde katledilirken bunun cezasızlık ile ödüllendirilmesi, İpek Er gibi tecavüze uğrayıp günlerce hürriyetinden yoksun bırakıldıktan sonra intihara sürüklenmesi...
"Rojbin Çetin'e özgürlük"
Cezaevlerindeki kadınlar: Bunlar gelişirken cezaevlerinde şu anda onlarca hasta tutsağın olduğunu biliyoruz. En önemlilerinden biri, ismini iyi bildiğiniz Rojbin Çetin’i sizinle paylaşmak isterim. Rojbin Çetin’in işkence görüntüleri hala hafızamızda. Sadece demokratik siyaset yürüttüğü için, bu ülkede kadın özgürlükçü bir sistemin olabileceğine inandığı için gözaltına alındı, saatlerce köpekli işkenceye maruz kaldı. En nihayetinde tutuklandı. Rojbin Çetin arkadaşımız rahim kanseri. Cezaevinde zor koşullarda tutuluyor, ilaçları verilmiyor. İktidar, cezaevlerini muhaliflere yürüttüğü sistemle fiili bir idam rejimine çevirmiş durumda. Tüm bu hakikatler ortada iken biz buradan iktidara bir kez daha seslenmek istiyoruz. Başta hasta tutsaklar olmak üzere, cezaevlerindeki bu gayri insani uygulamalardan vazgeçmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. (EMK)