Haberin İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Birinci Dünya İnsanı Yardım Zirvesi’ne katılacak olan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a mektup gönderdi.
TIKLAYIN - DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ BAŞLADI
Zirve, bugün ve yarın, İstanbul’da düzenleniyor.
HDP liderleri Ban Ki Moon’un çağrısıyla toplanan zirve öncesi gönderdikleri mektupta, zirveyi yakından takip ettiklerini belirtti.
“Görüşmeler ansızın sonlandırıldı”
Yüksekdağ ve Demirtaş imzalı mektup özetle şöyle:
“Zirve Türkiye’de, demokrasi ve toplumsal barış zemininin otoriter devlet şiddetiyle alaşağı edildiği, ülkenin Kürt bölgesinde çatışma ve insani yıkım boyutlarının gittikçe ağırlaştığı, sınırlarında ise yakın insanlık tarihinin en kitlesel mülteci trajedisine tanıklık ettiğimiz bu dönemde yapılıyor.
“Böylesi kritik bir zirveye ev sahipliği yapmanın, Erdoğan rejiminin, ulusal ya da uluslararası hukuk önünde hiç bir hesap verebilirlik gözetmeden işlettiği hak ihlalleri ve insani suçların üzerini örtmeye vesile olma ihtimalinden ciddi endişe duyuyoruz.
“Erdoğan rejiminin kışkırttığı bölgesel çatışma, Kürt meselesini sürdürülebilir barışçıl çözüme kavuşturmak vizyonuyla, hükümet ile Kürt muhalefeti arasındaki görüşmelerin ansızın sonlandırılmasıyla dramatik bir boyut kazandı.
Erdoğan rejimi, herhangi bir fren-denge sisteminin olmadığı ve siyaset kurumunun, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, medya kuruluşları, üniversiteler ve iş çevrelerini hedef alan “güvenlik operasyonları” ile ikame edildiği bu çok tanıdık otoriteryan güvenlikçi devlet mantığını, Yeni Türkiye olarak tanımlıyor.”
Suriye, Irak Türkiye ve Filistin
Mektupta, Türkiye’deki insani krizlerin çözümü için perspektif geliştirilmesi gerektiği ifade edildi:
“İstanbul Zirvesi’ne yönelik olarak hazırladığınız raporda, vizyonunuzun ‘küresel düzene karşı güvenin restore edilmesi’ ve ‘çatışma ortamlarında kronik ihtiyaç ve sürekli korku içinde arkada bırakılan milyonlara hak ettikleri ve bekledikleri dayanışmayı göstermek olduğunu’ belirtiyorsunuz.
“Şu an Türkiye’de milyonlarca Kürt vatandaş ve bir milyonun üzerinde Suriyeli mülteci tam da tarif ettiğiniz bu koşullar altında herhangi bir güvenceden yoksun olarak yaşıyor.
“Birinci Dünya İnsanı Zirvesi’nin en temel ev ödevinin, diğer coğrafyaların yanı sıra, burada, evimizde, yaşanan alarm verici duruma uygun bir pozisyon almak ve bu insanı krizin çözümü için perspektif geliştirmek olduğuna inanıyoruz.
“Suriye, Irak, Türkiye ve Filistin topraklarındaki çapraşık insanı krizlerin, doğrudan devletler arasındaki jeopolitik ve iktisadi hesaplar ve pazarlıkların sonuçları olduğu göz önünde bulundurulduğunda, yerel ölçekli demokratik özerklik ve hesap verebilirliğin, bu insan-yapımı insanı krizleri önlemek için merkezi bir ehemmiyete sahip olduğunu dikkatinize sunmak isteriz.” (AS)