*Fotoğraf: Halkevleri
6 Şubat depremlerinin ardından Hatay'ın Defne ilçesine bağlı Aşağıokçular Mahallesi'nde kurulan Yaşam Merkezi'nde dün (25 Ağustos) 200. gün raporuna ilişkin basın açıklaması yapıldı.
"Kamusal hizmetlerin sunumunu düzenleyen hükümet, mülki amirlikler ve belediyeler, kent halkının somut olarak ne halde olduğuna ilişkin yeterli bilgi sahibi olmadığı gibi, bu bilgi eksikliğini gidermek üzere bir çaba içinde de değildir" diyen Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Evrim Çakır, raporun amacını şöyle özetledi:
"Rapor, Hatay'ın yaşadığı sorunları ve acil ihtiyaçları kent halkının 200 gündür süren yaşamı yeniden inşa etme mücadelesi içinde açığa çıkan verilere dayanarak en dolaysız haliyle ortaya koymayı amaçlıyor."
200 günlük gözlem, deneyim ve araştırma
Hatay'a bağlı Antakya, Defne, Samandağ, Altınözü, Yayladağı ve Belen'de yaklaşık 30 mahallede çalışma yürüten gönüllülerin 200 günlük gözlem, deneyim ve araştırmaları sonucu hazırlanan raporda; barınma, sağlık, eğitim, çocuk ve kadın alanlarına yoğunlaşıldığı görüldü.
Söz konusu başlıklara ilişkin gözlem ve tespitlerin yer aldığı raporda, Hatay'daki temel sorunlara dikkat çekildi:
- Kentin yeniden inşasına dair belirsizlikler ve maliyet kaygısı halkı ağır hasarlılar dahil depremde zarar gören binaları kendi imkânlarıyla onarıp eski evlerine taşınmaya yöneltiyor.
- Devlet kontrolündeki çadır ve konteynır kentlerde sosyalleşme ihtiyacı yok sayılıyor. İmkanlar halkın (kalabalık aile, engelli, yaşlı ve bakıma muhtaç kişiler gibi) özel ihtiyaçlarını gözeten bir planlama ile paylaştırılmıyor.
- Yönetmelikler ve halk sağlığı hiçe sayılarak hızlandırılan yıkım ve enkaz kaldırma çalışmaları nedeniyle sık sık kazalar yaşanıyor, asbest dahil zararlı kimyasallar içeren toz ve moloz kentte ciddi bir hava, toprak ve su kirliliği yaratarak halk sağlığını tehdit ediyor.
- Kentte altyapı sorunları sürüyor, sık sık su ve elektrik kesintileri yaşanıyor.
- Sağlık hizmetleri tam kapasite verilemediği gibi yıkım ve yeniden inşa süreci halk sağlığı hiçe sayarak yürütülüyor.
- Öğrenciler pandemi ve depremle birlikte üç yılın önemli bir bölümünü okuldan uzak geçirdi ancak okullarda telafi eğitimine yönelik gerekli hazırlıklar yapılmadı. 200 günlük süreçte okulların fiziki onarımı için adım atılmadı.
- Kadınlar deprem sürecinde ağır bir bakım emeği yüküyle karşılaştıkları gibi kadını koruyan mekanizmalar, sosyalleşme ve istihdam olanakları ortadan kalktı.
- Çocuklar çadırlara ve konteynırlara kapatıldı. Çocukların sağaltımına yönelik psikososyal destek çalışmaları ve sosyalleşme ortamlarının yaratılması için adım atılmadı.
"Devlet kurumları, halkı eksiksiz bilgilendirmeli"
"Hakikat resmi söylemin değil halkın ve yaşamın hakikatidir" denilen raporun sonuç bölümünde ise şu talep ve tespitler sıralandı:
- Geçim ve yaşam koşulları tahrip olmuş kent halkının barınma, sağlık, eğitim, ulaşım, elektrik, temiz kullanma ve içme suyu, sağlık beslenme, psikososyal destek gibi temel ihtiyaçları devlet tarafından nitelikli, parasız ve sürekliliği olan bir biçimde, kamusal bir hak olarak sağlanmalıdır.
- Halk belirsizlik içinde kaderine terk edilmemeli, devlet kurumları tarafından sağlıklı ve eksiksiz biçimde bilgilendirilmeli, ihtiyaç ve sorunların tespitinde, yeniden inşa sürecinin yürütülmesi ve denetlenmesinde söz, yetki, karar sahibi olduğu mekanizmalar kurulmalıdır.
- Hatay'ın sosyal, kültürel, ekolojik dokusunu tahrip eden politikalardan vazgeçilmeli, demografik yapıyı değiştirmeye; kültürel ve doğal mirası, yaşam ve tarım alanlarını rant projeleriyle ve siyasi hesaplarla tahrip etmeye yönelik adımlar durdurulmalıdır.
- Hatay halkının sorunları 200. günde bütün yakıcılığı ile sürmekte, bu sorunlar çözülmeyi beklemekte, halk iradesinin sorunun ve çözümün belirlenmesinde ve yeniden inşa sürecinin yönetiminde en sağlıklı ve en gerçekçi adres olduğu görülmektedir.
Raporun tamamı için tıklayın
(VC)