Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Hasta mahpus Mehmet Yıldızbakan, hapis tutulduğu Samandağ ilçe cezaevinde, bu sabaha karşı hayatını kaybetti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu konuyla ilgili açıklamasında, 65 yaşındaki Yıldızbakan’ın kalp hastası olduğunu ayrıca uzun süredir yüksek güvenlikli hapishanede kalmaktan kaynaklı kronik rahatsızlıklarının bulunduğunu ifade etti.
İHD verilerine göre, Türkiye’deki hapishanelerde 323’ü ağır toplam 905 hasta mahpus var. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hapishanelerde 2009’dan Ekim 2016'ya kadar 2 bin 300 kişinin hayatını kaybettiğini açıklamıştı.
Tüm aile hapishanede
İHD’nin açıklamasında, Yıldızbakan’ın daha önce de pek çok kez tahliye eidlmesini talep etitkleri ifade edildi:
“Diyabet yüzünden artık gözleri görmemeye başlamış, kalpte dört damar tıkalı olmasından kaynaklı riskli grupta görülüyor ve ameliyat olamıyordu.”
“Sağlık nedeniyle beş yıldır tahliyesi edilmesini talep ettiğimiz Yıldızbakan aldığı cezanın infazı bittiği halde Adalet Bakanlığı’nın keyfi genelgeleri nedeniyle tahliye edilmedi.
“Devletin tabutla tahliye ettiği Mehmet Yıldızbakan’ın iki çocuğu ve eşi de şu an yüksek güvenlikli cezaevinde bulunuyor.
“2 Şubat 2017’de hapishaneler komisyonu olarak ziyaret ettiğimiz Yıldızbakan’ı bize söyledikleri ile hatırlayacağız: ‘Eşim, oğullarım, gelinim hepimiz cezaevindeyiz. Bu adalet değil adaletsizliktir.’”
İHD Hapishaneler Komisyonu, hükümete “Daha kaç insanın ölümü karşısında sessiz kalacaksınız?” diye seslendi.
Yıldızbakan’ın cenazesi, defnedilmek üzere Hatay’ın Dörtyol ilçesine götürüldü.
Beş yıl önce mahpus gazeteciye konuşmuştu
Ailesinden altı kişi ile birlikte tutuklanan Mehmet Yıldızbakan, Şubat 2012’de, kendisiyle birlikte İskenderun M Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazeteci Seyithan Akyüz'e anlatmıştı. Akyüz’ün haberi, kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda ve Yüksekova Haber’de yayınlanmıştı.
Yıldızbakan, bu söyleşide, iki yıl önce Emniyet Müdürlüğünden yetkililerin kendisi karakola çağırdıklarını ve burada dağdaki oğlunun resmini göstererek oğluyla iletişime geçip teslim olmasını istediklerini anlatmıştı:
Hepsi ayrı hapishanede
“Ben bunu yapamayacağımı söyledim. İki yıl sonra oğlum Mersin'de tutuklanınca evimize baskın yapıp hepimizi gözaltına aldılar. Evde sadece 4 yaşındaki torunum kaldı.
“Daha sonra benimle birlikte, Feride Arbuz, eşim Nazire Yıldızbakan, gelinim Nuray Yıldızbakan, oğlum Kenan Yıldızbakan, oğlum Lütfi Yıldızbakan, kayınbiraderim Nevzat Topalel'i tutukladılar. Şu anda evimize kilit vurulmuş durumda. 4 yaşındaki torunum ise anneannesinin yanında.
“Bütün bunlar yetmiyormuş gibi hepimizi ayrı ayrı cezaevlerine koyarak ikinci kez mağdur ettiler. Ben İskenderun'dayım. Eşim, gelinim ve Feride ise Karataş Cezaevi'nde. Oğlumun biri Adana Cezaevi'nde diğeri ise kayınbirader ile Silifke M Tipi Cezaevi'nde.
“Dün bize ‘Oğlunu çağır gelsin adalete teslim olsun’ diyerek yardım isteyen devlet, bugün hepimizi cezaevine koydu. Bu mudur devletin adaleti?” (AS)