Hapiste sağlık ve yaşam hakkı üzerinden çalışmalar yürüten Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği/Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi (CİSST/TCPS), “Hapiste Sağlık Projesi” faaliyetlerini, 2016 yılında hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini, hapishanelerde yaşanan ayrımcılıkları anlattı.
15 Temmuz’dan sonra hapishanelerde yine ciddi bir değişim yaşandığı ve son bir yılda hapishanelerin doluluk oranındaki çok büyük artış olduğu vurgulanırken, doktorların mahpuslara negatif davrandığı, kelepçeli tedavinin dayatıldığı, sağlık durumlarına dikkat edilmeden ring araçlarında 17-18 saatlik yolculuklar yaptırıldığı belirtildi.
Hasta tutsakların ve ailelerinin, tutukluluk süresi boyunca yaşadıklarını anlatan iki kısa film gösterimi yapılan toplantıda, hapishanede kadınlara ücretsiz ped verilmesinin sağlık hakkının bir koşulu olduğu ve bu kapsamda mayıs ayında CİSST’in kadın örgütleriyle beraber bir kampanya başlatacağı da açıklandı.
"Doktorlara neden kepelçesiz muayene etmeleri gerektiğini anlattık"
CİSST’in 10 yıldır mahpus hakları alanında çalışma yürüttüğünü belirten Ezgi Duman, proje kapsamında amacın hiçbir ayrım gözetmeden bütün mahpus gruplarına ulaşabilmek olduğunu vurguladı.
Aralık 2015’te başlayan “Hapiste Sağlık” çalışmasını yürüten CİSST Yönetim Kurulu üyesi ve Sağlık Ağı Temsilcisi Berivan Korkut projenin mahpuslarla iletişim, hekimleri bilgilendirme ve kamuoyu farkındalığı aşamalarını söyle aktardı:
“Projenin ilk ayağı mahpuslarla mektuplaşmaydı. Bir yıl içerisinde yaklaşık 500 civarında mahpusla mektuplaştık. Böylece hapishaneye girememenin getirdiği olumsuzluğu yıkarak onlarla doğrudan diyalog kurup sorunları direk mahpuslar üzerinden dillendirme fırsatı bulduk.
“İkinci aşamada, mahpuslarla diyalog kuran hekimlerle çalışma yürütmek için uğraştık. Bu kapsamda hekimlere neden mahpusları kelepçesiz muayene etmeleri gerektiğini, bunun ulusal ve uluslararası mevzuattaki yerini açıklayan bir broşür hazırlayarak bunu bütün mahpusların diyalog kurabileceği devlet hastanelerine göndermeye çalıştık.
“Son ayakta ise kamuoyuna hasta mahpusların durumunu anlattık. Sağlık çok da ilgi görmeyen, hele bir hapishanede hiç ilgi görmeyen ve insanların üzerinde düşünmediği bir alan. Bu kapsamda biri 15, biri 2 dakika olmak üzere, Hollanda Konsolosluğu’nun desteğiyle iki tane kısa film hazırladık. Son olarak da politika yapıcıların hapiste sağlığa ilgisini arttırmak için, ‘hapiste sağlık politika belgesi’ hazırladık.”
“15 Temmuz’dan sonra mahpuslara negatif tutum arttı”
Korkut, konuşmasında 2016 yılında hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini aktararak şu ifadelere yer verdi:
“2016 hapishaneler için oldukça zor bir yıl oldu. Mart ayında yayınlanan genelge ile birçok hak kısıtlaması başladı. Bunların bir kısmı doğrudan sağlığı etkiliyordu; kova kullanımı, temizlik malzemelerinde azalmaya gidiş söz konusu oldu. 15 Temmuz’dan sonra hapishanelerde yine ciddi bir değişim yaşandı. Son bir yılda hapishanelerin doluluk oranındaki çok büyük artış doğrudan sağlığa etki eden faktörlerdendi.
“Geçmişte var olan hastaneye geç götürülme, düzenli tedavi edilmeme, ilaç kullanımında sorun yaşama, diyet yemekleri gibi kronik sorunlarda çok ciddi artışlar meydana geldi. Ve bu bir yıl içerisinde, tedaviyi devam ettirmek ya da doktora gitmek istemeyen mahpusların sayısında çok fazla artış oldu.
“Kimi yerlerde hastaneye götürürken çift kelepçe uygulamalarına geçildi. Kimi yerlerde özellikle 15 Temmuz’dan sonra doktorların mahpuslara negatif davranışlarında artış yaşandı. Kelepçeli muayeneyi reddetme noktasında çok ciddi sorunlar yaşadı mahpuslar.
“Kısmi de olsa kazanılan bazı haklar da oldu. Ancak diyet yemeklerinde düzelme ve belli hastalık gruplarına göre yemek sağlanmasında ciddi gerilemeler yaşandı. Mahpusların isteği dışında çok fazla sevkler yaşanıyor ve bu da özellikle kronik hasta mahpusların tedavi süreçlerini çok olumsuz etkiledi. Gittikleri yerde yeniden tedaviye başlamaları gibi süreçler söz konusu oldu. Mahpuslar sağlık durumlarına dikkat edilmeden ring araçlarında 17-18 saatlik yolculuk yapmak durumunda bırakıldılar.
“2016’da bizi kaygılandıran bir diğer gelişme, iç güvenlik yasasının bir benzerinin hapishaneye yönelik bir yasa olarak meclise gelmiş olmasıydı. Yasa çıkarıldığı zaman Avrupa Birliği ile uyum süreci kapsamında dış güvenliğin, yani jandarmanın görevden alınıp bunun yerine Adalet Bakanlığı’na bağlı kolluk güçlerinin geçmesi planlanıyordu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın son açıklamasıyla bundan vazgeçildiği, diğer maddelerin meclis gündeminde olduğu söylendi. Bu yasanın içinde hapishaneye polisin girebilmesi, hapishanedeki infaz koruma memurlarının silah taşıma yetkisine sahip olması, gaz, toz gibi maddelerin kullanılabileceği gibi bizi ciddi anlamda kaygılandıran maddeler var.”
“Hapishaneler Türk-Sünni-erkek mahpuslara özel”
Korkut, hapishanelerde yaşanan ayrımcılıklara dair şöyle konuştu:
“Siyasi tutsaklar ilkesel olarak kelepçeli tedaviyi kabul etmemeleri sebebiyle adli mahpuslara göre zorlanıyor, tedavi süreçleri uzuyor. Ayrıca tedavi süreçlerinde siyasi mahpusların suç ayrıntıları doktora verilirken adlilerde böyle bir durum söz konusu değil.
“Ruh sağlığı, hapiste sağlıkta en kötü alan. Hastanelere sevk edilmiyorlar, hastaneye gitseler bile orada hapishanedekinden daha kötü muamele ile karşılaşıyorlar. Hak ihlali halinde başvuru anlamında da sıkıntı yaşıyorlar.
“Engelli mahpuslar da dahil olmak üzere özel hiçbir gruba yönelik özel bir çalışma söz konusu değil. Hapishaneler Türk-Sünni-erkek mahpuslar için düzenlenmiş vaziyette.” (TP/ÇT)