19 Mayıs Üniversitesi yerleşkesi içerisinde yer alan Omtel Tepe Otel 'de gerçekleşen eğitime Samsun ve çevresindeki illerden katılan yaklaşık 30 yerel gazeteci, hak haberciliği temelinde, çocuk dostu medyanın ve çocukların medyaya katılımının olanaklarını aradı.
Karşılıklı deneyim aktarımı ve örnek olaylar üzerinden yürüyen tartışmalar sonrası katılımcılar, çocukların yalnızca geleceğin büyükleri değil, toplumda belirli haklara sahip bireyler oldukları, çocukların "suçlu" değil suça itildikleri ve tehlikede oldukları konusunda fikir birliğine vardılar.
Haberciler çocukları daha çok gözetecek
Yerel gazeteciler, çocuklarla ve çocuklar hakkında haber yaparken, çocukların haklarını ihlal etmemeye, çocukların ifade özgürlüklerini ve kendileriyle ilgili konularda görüş bildirme haklarını gözetmeye daha çok özen göstereceklerini ifade ettiler.
Haberciler, ayrıca toplantı sonrasında imzaladıkları bir taahhütnameyle önümüzdeki altı ay içince çocuklarla ilgili ve kamuoyunun çocuk haklarına dikkatini çekmeye yönelik" belli sayıda "haber, röportaj gerçekleştirmeyi ve bunların çalıştıkları "medya organında yayınlanması için çaba gösterme"ye de söz verdiler.
Kürkçü: BİA için yerelle işbirliği büyük önem taşıyor
Eğitim BİA² Projesi koordinatörü Ertuğrul Kürkçü 'nün BİA projesini, tanıtımıyla başladı.
BİA'nın sürdürdüğü eğitim programları, geçen günlerde ikinci baskısını yapan BİA kitaplığı ve İnsan hakları, kadın ve çocuklar için hazırlanan radyo programları hakkında bilgi veren Kürkçü, BİA'nın yürüttüğü etkinliklerde yerel basınla yapılan işbirliğinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Kürkçü ayrıca BİA'nın önümüzdeki Kasım'da yerel basının da katılımıyla İstanbul'da gerçekleştireceği Uluslararası İletişim Formu gerçekleştireceği söyledi.
Onat: Temel hakların hayat bulmasında medya asli unsur
Cumartesi günü ilk olarak Antalya Barosu avukatlarından Yasemin Onat, "Çocuk Hakları ve Habercilik" başlıklı sunumunda Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS), haberin konusu olarak çocuğun hakları, çocuğun medyada kullanılmasına yönelik hakları anlattı.
Onat, Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi'yle çocukların dört temel hakkının tanındığını anlattı: Yaşama, gelişme, korunma ve katılım hakları.Onat, çocuk odaklı bakış açısının, çocuğu aktif bir birey, toplumun aktif bir üyesi olarak gördüğünü söyledi.
Çocuğun bütün sorumluluğun anne babaya ait olduğu gibi bir yaklaşımın yaygın olduğunu söyleyen Onat, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ve anne babanın ötesinde, sözleşmenin eğitimcilere, hukuk ve sağlık çalışanlarına, devlet kurumlarına, politikalara, bütçeye, sivil topluma, medyaya ve uluslararası kurum ve düzenlemelere eşit sorumluluk yüklediğine dikkat çekti.
Doğru kullanılmayan kavramlar ihlali meşrulaştırıyor
Onat, sistemin çocuklar bütünlüklü olarak gözetmesinin bu kesimlerin hepsinin sorumluluklarını yerine getirmemesiyle mümkün olabileceğini vurguladı ve ekledi "Bu bütünlü yapı içerisinde medya çocuğun temel haklarına ulaşması için asli unsur."
Doğru kullanılmayan hukuki kavramların, hak ihlalini meşrulaştırdığını söyleyen Onat,"Yasaya göre, 18 yaşın altındaki çocuklar sorgulanamaz. 12 yaşın altındakilerin cezai sorumluluğu yoktur; suçlu denemez" dedi.
Onat, çocuklar söz konusu olduğunda bütün soruşturmaların basına ve kamuoyuna karşı gizli olduğuna dikkat çekti.
ÇHS'nin 17. maddesinin, çocukların kitle iletişim araçlarından bilgi, belge ve haber alma hakkını düzenlediğini anlatan Onat, yayınların nitelikleriyle ilgili iki ana başlık olduğunu söyledi:
* Çocuğun gereksinimlerine uygun bilgi ve belge
* Yayınların afişe edici, zarar verici ve damgalayıcı olmaması
Onat'ın gerçekleştirdiği "Basının Rolü" atölye çalışmasındaysa, katılımcılar çocukların, ailelerin, toplumun ve medya yöneticilerinin medyadan beklentilerini analiz etti.
Hosta: Haydi Kızlar Kampanyası yerellerin zaferi
Cumartesi öğleden sonra UNICEF'in İletişim Programı Sorumlusu Sema Hosta, UNICEF'in Yeni Ülke Programı'nı tanıttı ve sürdükleri proje ve kampanyalar hakkında bilgi verdi.
Hosta, örgütün 2006-2013 arası geçerli olan 5 yıllık Yeni Ülke Programı'nı tanıtırken, ana amaçlarının "çocukların kendi seslerini duyurması, bir çocuk dili oluşturmak" olduğunu söyledi.
Hosta, medyanın sadece haber yapmak değil, sorgulayıcı ve denetleyici rolünü daha etkin şekilde üstlenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Çocuk haklarının gelişmesinde medya ve özellikle yerel medyaya önemli görevler düştüğünü ifade eden Hosta, UNICEF'in en önemli deneyiminin "yerelde çalışmak" olduğunu anlattı; birbirine coğrafi yakınlığı olan yerlerde bile koşulların çok farklı olabileceğine dikkat çekerek, özelikle kampanyalarda, "yerel basının büyük söz sahibi olduğunu" söyledi ve ekledi, "Haydi Kızlar okula kampanyasının başarıya ulaşması yerel basının zaferidir."
Cangöz: Medya çocukları tüketim nesnesi olarak görüyor
Cumartesi günü öğleden sonraysa ilk olarak Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi'nden Yard. Doç. Dr. İncilay Cangöz, "Haber Kaynağı Olarak Çocuklar, Etik, Medyada Çocuk Hakları İhlalleri" başlıklı bir sunum yaptı.
Medyanın kamusal alanda temsiller ürettiğini, bu temsillerin de toplumsal birer anlama dönüştüğünü ifade eden Doç. Dr. Cangöz, temsil olarak nelerin seçildiğini ve nasıl aktarıldığını çok önemli olduğunu vurguladı.
Çocukların medyada tüketim nesnesi olarak görüldüklerine dikkat çeken Cangöz, çocukların medyada, bayramlarda, çocuk günlerinde, eğitim döneminin başlangıcında haber olduklarını ifade etti.
Cangöz, bunda, medyanın ekonomi-politiğinin, profesyonel gazetecilik kodlarının, medya üretiminin hiyerarşik yapılanmasının, belirli kaynaklara bağımlı kalmanın ve erkek dili kullanımının rol oynadığını belirtti.
Medya güçlülerin sesi oluyor
Medya'nın yaptığı haberlerde güçlülere önem atfettiğini vurgulayan Cangöz, Medyanın politik ve ekonomik güçlülerin (Büyük sermaye, ordu, popüler kişiler ve resmi makamlar) görüş ve taleplerini kolayca duyurabilmelerine olanak sağlayarak toplumda var olan eşitsizliği yeniden ürettiğini anlattı.
Medyada tarafsızlığın olmamasının bir başka göstergesinin de dil olduğunu belirten Cangöz, "Çünkü dil cam gibi nötr, saydam, şeffaf bir şey değil. Gerçeği dilin içinde yeniden inşa ediyoruz" dedi.
Dilin ayrımcılık yapmaya çok yatkın olduğunu da dikkat çeken Cangöz, "Dünyayı, kendimizi ve çevremizi kuracağımız dille algılıyoruz. Anlamları kurarken daha dikkatli olmalıyız; kullanılan dilde cinsiyetçilik de unutulmamalı" dedi ve katılımcı gazetecilerle basında çıkan haberleri inceledi.
Değirmencioğlu: Katılım çocukların temel hakkı
Cangöz'ün ardından "Çocukların Medyada Temsili" başlıklı bir sunum yapan Çocuk Hakları Koalisyonu'ndan Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu da, katılımın çocukların temel hakkı olduğunu belirtti; çocukların medyaya katılımının olanaklarını anlattı.
Araştırmalarda, çocukların ve gençlerin medya tercihlerinde televizyonun ve İnternet'in, popüler kültürün öncelik taşıdığına dikkat çeken Değirmencioğlu, "Bu tercihlerde gazeteye yer yok. Eğer gazeteler çocukları dışlamayı sürdürürlerse, gelecekleri olmayacak" dedi.
Değirmencioğlu, katılımın, karar sürecinde yer almak, etkili olmak aktif müdahale olanağının bulunması, çocuğun yetişkinlerle birlikte çalışması anlamına geldiğini söyledi.
Birlikte çalışmak önemli
Çocuklarla birlikte çalışmanın "daha az süzgeç ve yeni fikirler, yaratıcılık olanakları" demek olduğunu söyleyen Değirmencioğlu, "Gazetecilerin 'ben değiştiremem değil, fark yaratacağım' bakışını benimsemeleri gerek" dedi ve yerel medyanın avantajına dikkat çekti: "Yaygın medya, steril yapısı nedeniyle çocuktan uzak; oysa yerel medyanın çok olanağı var."
Değirmencioğlu, çocukların katılımının sağlandığı yayınlara da örnek verdi. 1999 Marmara depreminin ardından depremden etkilenen gençlerin çıkardığı ve doğrudan kendi dertlerini konu ettiği Ağustos gazetesi, Güney Afrika'daki yerel Bush Radio (Çalı Radyosu), ABD'de içeriğini çocukların hazırladığı, editörlüğünü yetişkinlerin yaptığı storesoup.com Değirmencioğlu'nun sözünü ettiği "birlikte çalışma"nın başarılı örnekleri.
Duran: "Çocuğu ötekileştirmek çok tehlikelidir"
Eğitimin ikinci gününde UNICEF'ten Sema Hosta, Kuş Gribi hastalığı hakkında doğru bilgilendirmenin önemi ve medyanın bu konuyu haberleştirirken dikkat etmesi gereken notlar üzerine bir sunum yaptı.
Hosta'nın sunumunun ardından BİA koordinatörü Ertuğrul Kürkçü, bianet sitesini, BİA Çocuk Hakları Editörü Kemal Özmen de Çocuk Sitesi'ni anlattı.
Daha sonra Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Ragıp Duran, "Medyada Çocuk Hakları İhlallerinin Takibi, Çocuklarla İlgili Haber Yapmak, Çocuklarla Röportaj Yapmak" başlıklı bir atölye çalışması gerçekleştirdi.
Duran, atölye çalışmaları öncesinde yaptığı sunumda, medyanın toplumdaki çocuk algısını yeniden ürettiğine dikkat çekti, genelde 0-18 yaşla sınırlandırılan çocuğa dair kavramların iyi bilinmesinin, haberleri olumsuz etkilediğini ifade etti.
Duran, medyanın çocuk kavramı ve imajını doğru kurmasının önyargılara karşı mücadelede önemli olduğunu söyledi.
"Çocuğu ötekileştirmek çok tehlikelidir" diyen Duran, ayrıca çocukların şiddet, ayrımcılık ve pornografi gibi konulara daha çok maruz kaldıklarına dikkat çekti.
Duran, çocuklarla yapılan röportajla büyüklerle yapılan arasında çok büyük farklılıklar bulunmadığını, sadece çocukların özel konumu gereği dikkat edilmesi gereken konular bulunduğunu söyledi.
Duran, daha sonra, çocuklarla görüşmelerde, gazetecilerin dikkat etmesi gerekenleri sıraladı:
* Çocuk bağımsız bir birey olarak kabul edilmeli.
* Mekan gazetecinin değil, çocuğun doğal mekanı olmalı
* Çocuğun ve anne babasının rızası alınmalı.
* Sade anlaşılabilir bir dil kullanılmalı. Kısa, net sorular sorulmalı.
* Yönlendirici soru sorulmamalı.
* Çocuğun mahremiyetine saygı gösterilmeli.
* Acılarını anımsatacak, olumsuzluğa sürükleyecek sorular sorulmamalı.
Atölye çalışmasına geçilmeden önce bianet çocuk hakları editörü Özmen, Trabzon'da Santa Maria Kilisesi papazı Andrea Satoro 'nun öldürülmesi olayının zanlısı sıfatıyla 16 yaşında bir çocuk yakalanmasını manşetlerine ya da birinci sayfalarına taşıyan gazetelerin haberlerindeki çocuk hakları ihlallerini katılımcılarla birlikte değerlendirdi.
Atölye çalışmasının sonunda dört gruba ayrılan katılımcılar, seçilen örnek haberler üzerinden medyadaki çocuk hakları ihlallerini analiz ettiler.
Eleştiriler ve öneriler
Eğitimin sona ermesinin ardından yapılan genel değerlendirmede katılımcılar eleştiri ve önerilerini iletti.
Tüm katılımcılar verilen eğitimin çok yararlı olduğunu ve anlatılanları kurumları ile paylaşacaklarını, uygulamaya geçirmeye çalışacaklarını söyledi.
Eleştiriler ise çoğunlukla, eğitimin kısa olduğu, atölye çalışmalarına kısa zaman ayrıldığı ve eğitimcilerin sunumlar dışında katılımcılarla yeterince zaman geçirmemesi üzerine yoğunlaştı.
Katılımcılar bu eğitimlerin ve buluşmaların devam etmesini ve kendi illerinde de gerçekleştirilmesini istediler. (KÖ/EÖ)
Katılımcılar
Çorum
Sevda İnce (Kent Haber ), Kemal Ceylan (Hakimiyet Gazetesi), Hülya Gökmen (Osmancık Gazetesi), Ayşe Uncu (Çorum Haber), Yusuf Çınar (Dost Gazetesi)
Giresun
Erdal Demiralp (Hisar FM), Mustafa Sarıgül (Hisar TV), Havide Gürel (Şebinkarahisar'ın Sesi Gazetesi)
Ordu
Şenay Tezel (Ünye Flash TV), Tuğba Güdek (Oney Flash FM), Hamide Şekerci (Hizmet TV), Hacer Coşkun (Hizmet Gazetesi), Esma Gürel (Ünye Haber Gazetesi)
Samsun
Okan Dilek (TV), Emine Bülbül (Radyo Kulüp), Yaşar Önbaş (Habi-Der), Makbulie Efe (Medya Fm), Yaprak Koçer (Karadeniz Postası), Çiğdem Şahin (Karadeniz Postası), Ferit Güney (Samsun Barosu), Beyhan Özer (Samsun Barosu), Berat Elici (Klas TV), Umut İnci (Halk Gazetesi), Okan Dilek (Kanal STV)
Sinop
Özkan Akar (Anadolu Ajansı), Mustafa Genç (Sinop Gazeteciler Cemiyet), Hikmet Kurada (Barış FM), Nevim Barboros (Bizim Karadeniz Gazetisi)
Trabzon
Serkan Türk (Radyo Aktif)