Aydın, sanatçı, emek ve meslek örgütü temsilcilerinden oluşan heyet, açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için İstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda eğitimcilerin taleplerinin çözüme kavuşturulması için heyet tarafından bugüne kadar yapılan girişimler ve sürece ilişkin bilgilendirme yapıldı.
Akademisyen Gülmen ile öğretmen Özakça “İşimizi istiyoruz” talebiyle başlattıkları direnişin 223. Gününde, açlık grevinin ise 104. gününde. 23 Mayıs 2017'den beri tutuklular.
Heyette kimler var?
14 kişiden oluşan heyette şu isimler yer alıyor: Eski BDP milletvekili, siyasetçi ve İnsan Hakları Derneği eski başkanı Akın Birdal, oyuncular Deniz Türkali ve Meltem Cumbul, yazarlar Ayşe Kulin, Ataol Behramoğlu, Atilla Dorsay ve Ali Gökmen, sanatçı Edip Akbayram, Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban, avukat Selçuk Kozağaçlı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney.
Heyetin çağrısıyla yapılan toplantıya katılanlar da şöyle: Özakça’nın 29 gündür açlık grevinde olan eşi ve annesi Esra ve Sultan Özakça, avukatları Özgür Yılmaz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, sanatçı Melike Demirağ, Grup Yorum üyesi Bahar Kurt, eski HDP Milletvekili Levent Tüzel, oyuncu Orhan Aydın, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, oyuncu İlyas Salman ve 27 gündür İstanbul’da açlık grevinde olan İsmail Erdoğan.
Esra Özakça: Kapıları çalmaktan vazgeçmeyeceğiz
Özakça gelmeden önce telefonda görüştüğü eşi Semih Özakça’nın ses kaydını dinleterek konuşmasına başladı. Semih Özakça’nın mesajı şöyle:
“Açlık grevimiz tüm hızıyla devam ediyor. Moralli ve coşkuluyuz. Çünkü kazanacağımıza inanıyoruz. Adaletsizlik ve haksızlık olunca direniş de olacaktır. Talebimiz nettir. Dışarıdaki evimiz olan Yüksel Caddesi bizim alanımız, mevziimiz olmuştu. Tabi ki bizim birlikte mücadele etmemizden korkuyorlar.”
Esra Özakça şöyle konuştu:
“Nuriye ve Semih açlık grevine başlamadan önce insanlar onlara iki kişi ölse devlet için kârdır, yapmayın diyordu. AKP iktidarı bizim ölümüzden rahatsız olmayacaktır ama halkın vicdanı bunu kabul etmeyecektir dediler ve bu eyleme başladılar.
Kararlılıkla mücadeleyi buraya getirdiler. Biz onların bıraktığı yerden ve onlarla beraber bu mücadeleye devam ediyoruz. İki direnişi birlik olarak görüyoruz ve canımız pahasına orada duruyoruz. Herkesin bu aciliyeti hücrelerine kadar hissetmesi gerektiğini düşünüyoruz.
“Kapılarını çok çaldık, açmıyorlar ama biz çalmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Sultan Özakça: İnsan bu kadar değersiz mi?
“Ben bir anne olarak konuşacağım. Çocuklarımız Yüksel Caddesi’ne kendilerini adadılar. Orası onların evi oldu. 120 gün kimse onların sesine kulak vermedi. 9 Mart’ta açlık grevine başlamak zorunda kaldılar.
“Ellerinde başka bir şeyleri olmadığı için bedenlerini açlık grevine yatırdılar. Çocuklarımız şimdi 104 gündür açlık grevinde. Artık günleri değil saatleri hesaplıyoruz. Ağrıları var, iç organlarına ne olduğunu bilmiyoruz.
“Tüm dünya duydu. İki genç sadece işi ekmeği için açlık grevine girdiler. İnsan bu kadar değersiz m? Çocuklarımıza bir zarar gelirse bizi duymayan AKP hükümeti bunun sorumlusudur.”
Özgür Yılmaz: Umudu büyütelim
Gülmen ve Özakça’nın avukatı olarak toplantıya katılan Yılmaz eğitimcilerin selamlarını ve taleplerini paylaştı:
“Nuriye ve Semih hücrelerden ‘Sizleri halkımızı çok seviyoruz. Direnenler kazanacak’ dediler. İkisi de kendi bedenlerinden önce dışarıda neler yapıldığını önemsiyorlar.
“Evet, basit bir talebimiz var ama bunu halkımıza nasıl göstereceğiz demişlerdi. Bunu kazandılar. Bu heyetlerin devamlı olmasını ve girişimde bulunmalarını talep ediyorlar.
“Onları hapishaneye aldılar çünkü zorla müdahale etmek istiyorlar. Zorla müdahale ölümdür ve biz buna karşı da mücadele ediyoruz. Birçok müvekkilimiz bu nedenle ya sakat kaldı ya da öldü.
“Olumsuz sonuçlar çıkabilir biz bir şeyi talep ettiğimizde devlet bunu kabul etmek zorunda kalıyor. Kemal Gün bunun örneğidir. Bu nedenle umudu büyütelim. İkisini de onların elinden alacağız ve biz kazanacağız.”
Akın Birdal: "Adalet Yürüyüşü" açlık grevinin de sesi olmalı
Birdal, heyet olarak Numan Kurtulmuş’un özel kalemiyle birkaç defa görüştüklerini ancak sonuç alamadıklarını söyledi:
“Bizler bu sessizliğe son verebilmek, iki arkadaşımızın maruz bırakıldığı duruma karşı çözüm olabilmek için bir araya geldik. Arkadaşlarımız ölmesin istiyoruz. Hükümette bunu istiyorsa arkadaşlarımızı serbest bırakmalıdır.
“Yaşanacakların sorumluluğu iktidarın, sessiz kalanların ve uluslararası kurumların üzerindedir. İnsanlık onurunu yerde sürüklemek istiyorlar. İnsanı insan toplumu toplum kılan adalettir. O nedenle ‘Adalet Yürüyüşü’ de kapsayıcı ve çoğulcu olmalıdır. Umarız yürüyüşte açlık grevine de ses verilir.”
Deniz Türkali: İktidarın vicdanı yok
“Adalet, hukuk, insan hakkı… Hiçbiri temelinde vicdan olmayınca bir işe yaramıyor. İktidardakilerin vicdanları yok.
“En masum, en temel taleplerle açlık grevinde olan iki arkadaşa kulaklarını ve gözlerini kapamaları vicdansızlıktır. Bu tabloya göz yumulamaz. Buna çözüm getirmek lazım. Gözümüzün önünde ölmelerine razı gelmememiz lazım.”
Edip Akbayram: Adalet hepinize lazım olacak
“Bu ülkenin bir sanatçısı olarak üzgünüm ve kimyam bozuk. İki arkadaşımızın bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını istiyorum. Adaletsizce adaleti yönetenlere sesleniyorum:
“Adalet hepinize lazım olacak.”
Fatoş Güney: Bu insanlığa reva görülemez
“Tıpkı bir sinema filmi gibi onların ölmelerini seyrediyoruz. Bu ölüme razı olmak demek, sistematik bir işkenceye razı olmak demektir. Buna seyirci kalmak ne insanlığa ne vicdana reva görülemez.
“Nuriye ile Semih azrailin pençesinden derhal kurtarılmalıdır. Türkiye baskıları adaletsizlikleri hak etmiyor.”
Atilla Dorsay: Onlara yapılan zulümdür
“İki genç insan kendilerini bilime, sanata adadılar ve birdenbire bir mücadelenin ortasında kendilerini işsiz buldular. Bu bir zulümdür ve bu zulüm onlar için mücadele eden insanlara da bulaştırıldı. Kutsal olan hayatlarını riske attılar.
“O kadar mütevazı bir arzuları var ki mutlaka vicdan sahibi bir sesin buna karşılık vermesi beklenirdi. Bu durumun bir an önce sona ermesini diliyorum.”
Filiz Kerestecioğlu: Vicdan ve hukuk çürüdü
“Türkiye’de vicdan ve hukuk çürüdüğü için sesler karşılık bulamıyor. AİHM aldığı kararla bu konuyu hala kurulmamış olan komisyona devrederek bu arkadaşlarımızı olumsuz sonuçlara göndermektir.
“Nuriye ve Semih’i kaybedersek bu ülke onurunu ve haysiyetini kaybeder. Açlık grevine faklı bakma tartışmalarının çok ötesindeyiz ve artık herkes elinden geleni yapmalı.”
Gençay Gürsoy: Gülümsemeleri geleceğimize ışık tutacak
“Vicdanların yerlerde sürüklendiği bir ülkede, gülümseyerek o vicdana bakan arkadaşlar tarih yazıyorlar. Bu arkadaşların gülümsemesi yerlerde sürüklenen vicdana rağmen hepimizin geleceğine ışık tutan bir simge olacaktır.”
İlyas Salman: Bu hükümetle uzlaşmayacağız
"Kars'ta bir kedinin öldüğünü duyup da İstanbul'da yas tutmayan insan bizden değildir. Allah’ın cebinden peygamberi çalıp hesap vermeyen bu hükümetle uzlaşmayacağız. Nuriye ve Semih işlerine ve özgürlüklerine bir an önce kavuşturulmalıdır.”
Gülmen ve Özakça hakkındaNuriye Gülmen 6 Ocak 2017'de yayınlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Konya Selçuk Üniversitesi'ndeki görevinden ihraç edildi. Semih Özakça 29 Ekim 2016'da Resmi Gazete'de yayınlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Mardin'deki öğretmenlik görevinden ihraç edildi. Gülmen 9 Kasım 2016'dan, Özakça 23 Kasım 2016'dan beri oturma eylemi yapmak üzere Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önündeydi. 9 Mart 2017'de açlık grevine başladılar. Ankara'da İnsan hakları Heykeli'nin bulunduğu Yüksel Caddesi'nde işlerine iade talebiyle başlattıkları direniş eylemi boyunca defalarca gözaltına alınıp bırakıldılar. En son 22 Mayıs'ta gözaltına alındılar, 23 Mayıs'ta tutuklandılar. |
(TP/ÇT)