Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat’ın demecini üzüntüyle okuduk. Türkiye kadın hareketi bugüne kadar verdiği mücadele ile kendini sadece Türkiye’de değil, dünya çapında kanıtlamış bir harekettir.
Türkiye kadın hareketinin özellikle şiddet ile ilgili yasaların çıkartılması, Medeni Yasa ve TCK değişikliklerinin yapılması sırasındaki bilgi ve deneyim dolu nitelikli çalışmaları, çalışkan ve azimli mücadelesi, kararlılığı Türkiye’deki birçok sivil toplum örgütüne örnek olduğu gibi, kamuoyu tarafından da her zaman takdirle karşılanmıştır.
22 Temmuz seçimleri öncesinde, kadın hareketinin bu mücadelesi Başta Sayın Cemil Çiçek olmak üzere Sayın Köksal Toptan ve diğer AKP’li üst düzey siyasetçiler tarafından kamuoyu önünde de defalarca takdirle vurgulanmış; üst düzey AKP’li siyasetçiler içinde farklı fikirlerde olanlar varsa bile bu fikirlerini kamuoyu önünde dile getirmemişlerdir.
Ancak 22 Temmuz seçimlerinden sonra, ne yazık ki, durumun değiştiğini görüyoruz.
- AKP’nin hazırlattığı yeni anayasa taslağında “kadınların anayasal statüsünün, çocuklar, fiziksel ve zihinsel yetersizlikleri olanlar, hastalar ve yaşlılarla eşdeğer biçimde” belirlenmek istenmesi;
- Başbakan’ın kota ve pozitif ayrımcılık isteyen kadınların “Ruanda’ya gitmesini istediği” sert çıkışı;
- Yine Başbakan’ın aylardır, ısrarla, kadınlara yönelik “üç çocuk doğurun, evinizde oturun” ideolojik telkinini sürdürmesi;
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 8 Mart öncesinde “feminizm ahlaksızlıktır”, geçtiğimiz günlerde “erkek çokeşliliği dinen mübahtır” benzeri açıklamalara web sitesinde arka arkaya yer vermeye başlaması;
Bu demeç bir rastlantı değil.
Kadın kotasını, buğday kotası, tekstil kotası gibi ticari emtialara ilişkin kotalarla karıştıran, adeta kadınlarla malları karşılaştıran bir başbakanımızın; kota ile kontenjan arasındaki farkı bilmeyen üst düzey siyasetçilerimizin olması ne şanssızlık!
Sayın Fırat’a acilen “kadın kotası” ile “kontenjan” arasındaki farkı araştırıp öğrenmesini tavsiye ediyoruz. Ayrıca kendisine bu konuda yardım etmeye de hazırız.
Bütün ideolojilerin feminizmden, feministlerden öğreneceği şeyler var. Ama önce her fırsatta feministlere saldırmayı değil, iletişim içinde olmayı öğrensinler. (HG/NZ)