Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın "Kadınla erkek arasında feminist düşüncenin yarattığı felsefi inancın, çatışma ortamının yaratılmasından yana değiliz. AKP'nin kadınları, feminist ideolojinin kölesi olmadılar, olmayacaklardır" sözlerine, kadın dernekleri tepki gösterdi.
AKP’yi kadın konusunda ortaçağa yönelik bir düşünce sistemi içinde gördüklerini belirten kadınlar, bu açıklamaların sadece cehaletle açıklanamayacağını vurguladı. Fırat’ın sözleriyle ilgili değerlendirmeler şöyle:
Ortaçağa yönelik
Şenal Sarıhan (Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı): Kadın kolları kurmak ve kongrelerini yapmak, kadın sorununu kavramış olmak anlamına gelmez. Yaptığı açıklamalar, feminist anlayışı düşman ilan ederek kadın sorununu çözmeye çalışma anlayışının yansıması.
AKP’nin uyguladığı yöntemler, kadınların gerçek özgürlüğünü kavramış bir siyasetin izlerini taşımıyor. Türban meselesiyle, "özgürleştiriyorum" adı altında kadını karanlığa hapsedenlerin, kotaya karşı çıkarak kadın haklarını savunması mümkün değildir.
Biz AKP’yi kadın konusunda ortaçağa yönelik bir düşünce sistemi içinde gördük. Bu sistemde kadının özgürleşmesinin olanağı yoktur. Fiili uygulamalar özde değişiklik ifadesi değildir. Bütün siyasi partilerin konuya yeterince önem vermesi konusunda elbette taleplerimiz var, ama, AKP sadece kadın kolları kurarak kendisini aklayamaz.
Masum bir yanı yok
İlknur Üstün (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Koordinatörü): Bu sözlerde ciddi bir cehalet seziyorsunuz. Ancak, bu sadece cehaletle açıklanacak bir şey değil. Cehalet gibi masum bir yanı yok. Cehaletin ötesinde zihniyetle ilgili. Beyefendi haklı olsaydı, kıymet verilip kadınlar karar mekanizmalarında yer alsaydı, üç bin 225 belediye başkanı içinde sadece iki AKP’li kadın belediye başkanı görmezdik...
Eğer Türkiye’de kadın hakları talepleri feministlerin şımarıklığından kaynaklanıyor olsaydı, Türkiye’de istihdamda, siyasal karar mekanizmalarında çok farklı bir tablo olmalıydı. Kadınlar için daha insanca bir yaşamı savunan, ezilenin yanında olan feministleri suçlayabilmek aymazlıktır.
Anayasa'da var
Halime Güner (Uçan Süpürge kurucusu): Feminizm, kadın-erkek eşitsizliğini fark ederek bu konuda yapılan bir mücadele biçimidir. Bu hükümet, eşitsizliği ortadan kaldırmak için yasa değişikliği yaptı. Uluslararası taahhütlere imza attı. Anayasa’nın 10. maddesinde devlet, feminizmin altını çizdi.
Feminist hareket, bütün dünyada olduğu gibi öncü, yol açıcı, politika belirleyicidir. Bu hareketin hükümet yetkilileri tarafından dışlanmasının, anlaşılmayan ciddi bir eksiklik olduğunu görüyoruz. Bu konu kendileri için ciddi bir kayıptır. Çünkü feminist hareket, erkek egemen sistem, eşitsizliği besledikçe var olan bir sistemdir. Hep de karşılarında ve burada olacağız.
Bakana, ayrıca feminist hareketin ve kadın örgütlenmesinin güçlü olduğu ülkelere bakmalarını tavsiye edebiliriz. En iyi cevabı da eminim bizim de tanıdığımız, desteklediğimiz parti içindeki feminist kadınlar verecektir.
"AKP’li kadınlar karar vermiyor"
Muhalefet partilerinin kadın milletvekilleri de Fırat’a tepkilerini şöyle dile getirdi:
Ayşe Jale Ağırbaş (DSP-İstanbul): Kadının adı var mı ki, AKP zihniyetine göre hakları olsun. Kadınları seçimlerde yoğun bir şekilde çalıştırıyorlar, karar mekanizmalarından ise uzak tutuyorlar. Kaç kadın komisyon başkanları var, bir tek kadın bakan var. AKP’nin pozisyonu bellidir. Kadına yönelik politikalarıyla, pozitif ayrımcılık yapmayarak, kadını iş dünyasından uzaklaştırarak, kayıt dışına iterek biraz daha köleleştiriyorlar.
Necla Arat (CHP-İstanbul): Fırat’ın sözleri bu konuda ne kadar bilgisiz olduğunu ortaya koyuyor. Feminizm, söylediği gibi kadınla erkek arasında bir çatışma değildir. Kadının insan hakları olduğunun erkekler tarafından da kabul edilmesi savına dayanır. Kotaya karşı çıkarken de bilgisizliğini ortaya koyuyor. Siyasette kota, tüm dünyada kadınla erkek arasındaki eşitliği sağlamak için kullanılmış bir yöntemdir. “Feminizmin ABC’si” diye bir kitabım var. Onu alsın, okusun.
Nesrin Baytok (CHP-Ankara): Dangıl dungul konuşmuş. Bir zihniyeti ortaya koyuyor. Hak arayan, kendi özgürlüğü için mücadele eden kadının AKP tarafından reddedildiğini gösteriyor. Kadını erkeğin emrinde, erkeğin altında ikinci sınıf gören bir zihniyeti yansıtıyor. Zaten, Meclis ortamında da bunu hissettiriyorlar; "Erkek üstün varlık". Yaptıkları işlere baktığınızda da kadın haklarına hep karşı çıktılar.
Fırat’ın ödü kopmuş...
Nazan Moroğlu (İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü): Feminizm, kadının insan hakları mücadelesidir. Feminist ideoloji, ezilen, haksızlığa uğrayan, hatta eşit yasal haklara sahip olsa bile erkek egemen baskı nedeniyle haklarını kullanamayan kadınların ailede, toplumsal yaşamda, siyasette var olma mücadelesidir. Bu nedenle, tabii ki bir çatışma ortamı yaratır. Bu çatışma gerçek demokrasiye ulaşmak isteyen kadınlarla, "benim verdiğim kadarıyla yetinin'" diyen zihniyet arasındadır.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı: Bizler, erkeklerin bizi sınırlamasına, ne yapıp ne yapmayacağımızı söylemesine karşı çıkıyoruz. Siyasette yer alan kadınlar için kota talebini dile getiriyoruz, çünkü siyasi partilerde çalışma yapan kadınların tabanda bütün yükü sırtlayıp karar mekanizmalarında yeterince temsil edilemediklerini açıkça görüyoruz. AKP Genel Başkan Yardımcısı Fırat’ın belli ki bu taleplerden ödü kopmuş. Feminizm kimseyi kölesi yapan bir ideoloji değildir. Tersine kadınların yerinin evle sınırlanmasına karşı çıkar, kadınları yaşamın her alanında etkin olmaya, tüm yaşamı kucaklamaya çağırır. (NZ)