Şırnak’ta 1993-95 yılları arasında 20 kişinin gözaltında kaybedilmesi ve faili meçhul cinayette öldürülmesiyle ile ilgili davanın görülmesine yarın Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edilecek.
* Grafik: İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP), büyütmek için tıklayın.
Davanın sanıkları, Dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı olan Cemal Temizöz, Kamil Atağ, Kukel Atağ, Temer Atağ, Adem Yakin, Abdulhakim Güven, Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak.
Sekiz sanık, eski Türk Ceza Kanunu (TCK) uyarınca “suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturma ve bu teşekküle üye olma, öldürmeye azmettirme ve öldürme” suçlarından yargılanıyor. Sanıkların hepsi tutuksuz.
Olaydan ancak 16 yıl sonra Diyarbakır’da açılabilen dava 2014’te Cizre’ye, 2015 başında da “güvenlik gerekçesiyle” Eskişehir’e nakledildi. En az 20 müşteki ve avukatları her duruşma için 1330 kilometre yol katediyor. (AS)
Temizöz davası nedir? |
Serap Işık’ın, insan hakları davaları izleme bloğu Faili Belli’de yazdığı Temizöz ve diğerleri davası özetle şöyle: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 2009’da Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz ve diğer sanıklar hakkında 1993-1995 arasında 20 sivilin öldürülmesi suçlarından iddianame düzenledi. Sanıklar, “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekküle katılarak mensubu olmak, insan öldürmeye azmettirmek ve insan öldürmek” ile suçlandı. Dava, Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/470 E sayılı dosyası üzerinden devam ediyor. Sanıklardan Cemal Temizöz’ün dokuz, Kamil Atağ’ın yedi, Temer Atağ’ın iki, Adem Yakin’ın yedi, Hıdır Altuğ’un üç, Fırat Altın’ın (Abdulhakim Güven) altı, Kukel Atağ’ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları isteniyor. Sorgu/infaz timiİddianamede, 1993-95 yılları arasında Cizre İlçe Jandarma Bölük Komutanı olan Cemal Temizöz’ün; Bedran/Şahin kod isimli Adem Yakin, Ferit kod isimli Fırat Aydın ve Tayfur kod isimli Hıdır Altuğ ile gerçek isimleri tespit edilemeyen uzman çavuşlar Yavuz Güneş, Selim Hoca, Cabbar ve Tuna kod isimlerini kullanan kişilerden oluşan sivil bir sorgu/infaz timi kurduğu, bu grupla, PKK’ye yardım ettiğini düşündüğü ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldığı 20 kişiyi “terörle mücadele” adı altında işkenceyle sorguladığı, zorla kaybettiği ya da öldürdüğü iddia ediliyor. Tuna kod isimli kişinin bir trafik kazasında öldüğü ancak diğerlerinin gerçek isimleri belirlenemediği için haklarında kamu davası açılamadığı belirtildi. En büyüğü 48, en küçüğü 12 yaşındaİddianamedeki faili meçhul cinayetlerin ilki 1993 yılı başında ve sonuncusu 1995 yılının Mayıs ayında gerçekleştirildi. Silopi’de yaşayan Abdullah Efelti’nin zorla kaybedilmesi dışında bütün maktuller Şırnak’ın Cizre ilçesi merkezinde ya da köylerinde yaşarken zorla kaybedildi ya da öldürüldü. En büyüğü 48, en küçüğü 12 yaşındaydı. 1993-1995 yılları arasında Cizre İlçe Jandarma Birlik Komutanı Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Cemal Temizöz’dü. 1993 yılı başında Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, OHAL Bölge Valisi Ünal Erkan’dı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) verilerine göre 1991’de 31 olan faili meçhul cinayet mağduru sayısı 1992’de 362, 1993’te 467, 1994’te 423 ve 1995’te 166 oldu. Nasıl başladı?1993-1995 döneminde Cizre Belediye Başkanlığı görevini yürüten Kamil Atağ’ın kardeşi eski korucu Mehmet Nuri Binzet, 2009’da adli bir suçtan dolayı Midyat Cezaevi’nde tutuklu olduğu sırada Midyat Savcısı’na tanık olduğunu yazdığı ve Temizöz ve ekibi tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürdüğü birçok eylemle ilgili beyanlarda bulundu. Binzet gizli tanık olarak dinlendi ve soruşturma aşamasında dinlenen diğer iki gizli tanığın ifadeleri kendisininkilerle örtüştü. Ancak gizli tanıklara gerekli koruma sağlanamadı ve kısa bir süre sonra deşifre oldular. Nuri Binzet de dâhil olmak üzere tüm gizli tanıklar, deşifre olduktan sonra ifadelerini geri çektiler. Buna rağmen ifadelerin basına yansıması mağdur yakınlarının savcılığa başvurmasını sağladı. Tanıklar ve avukatlara tehdit2011 yılının Şubat ayında gerçekleştirilen duruşmada davanın tanıklarından dönemin Cizre Kaymakamı Osman Bulgurlu’nun, isimsiz bir mektupla tehdit edildiği ortaya çıktı. Daha sonra aynı mektubun davanın bir başka tanığına, dönemin Cizre Kaymakamı Şenol Bozacıoğlu’na da gönderildiği öğrenildi. Bu imzasız mektupta, tanıklara sanıklar aleyhinde ifade vermemeleri konusunda uyarılarda bulunuluyordu. Duruşmalar sırasında sanıklarla müdahil avukatlar arasında ciddi tartışmalar yaşandı ve zaman zaman avukatlardan bazıları mahkeme heyetinin önünde sanıklarca tehdit edildi. Kamil Atağ ve Cemal Temizöz yakınlarının duruşmalara kalabalık bir grup halinde gelerek tanıklar ve mağdur yakınları üzerinde baskı kurmaya çalıştıkları gözlendi. Sanıklardan “ortak savunma”Sanıkların tümü duruşmalar boyunca, bahsi geçen dönemde terörle mücadele ettiklerini, kendilerinin ödüllendirilmeleri gerekirken sanık olmalarının haksızlık olduğunu beyan ettiler. Özellikle Temizöz savunmasını, ülkenin siyasi konjonktüründe ordu mensuplarını itibarsızlaştırmak için girişilen bir hesaplaşmanın mağduru ve baş aktörlerinden biri olduğu iddiası üzerinden yürütüyor. Davanın başlangıcından beri yaptığı savunmalarında dile getirdiği gibi dönemin koşullarında Cizre’nin “PKK tarafından ele geçirilmiş bir ilçe” iken kendisinin 1993 yılında ilçeye Jandarma Komutanı olarak atanmasının ardından bölgede çok büyük başarılar elde ettiğini, “PKK tarafından kullanılan bölge halkını terör örgütünün etkisinden kurtardığını ve ilçede huzuru sağladığını, kendisine bu görevleri için devlet tarafından pek çok takdirname ve ödül verildiğini” dile getiriyor. Benzer çizgide savunma yapan eski korucu lideri ve eski belediye başkanı Kamil Atağ da davanın başlangıcından beri savunmalarında ne yaptıysa devlet için ve devletin emriyle yaptığını, kendi insanlarıyla yine onların iyiliği için karşı karşıya kaldığını ve bu hizmetlerinin devlet tarafından o dönem takdirle karşılandığını dile getiriyor. |