Rum Cemaat Vakıflarını Destekeme Derneği (RUMVADER), "Azınlık vatandaşları = Eşit vatandaşlar" başlıklı projesi kapsamında "Güncel eylemlilik biçimleri ve toplumsal birey olmanın göstergeleri. Türkiye Yunanistan özellerinde karşılaştırmalı yaklaşım" konulu bir konferans yapıldı.
Taksim Aya Triada Kilise Salonu'nda düzenlenen konferansta İstos Yayınevi Koordinatörü Dr. Foti Benlisoy ve Peloponisos Üniversitesi'nden Dr. Evgenia Vataku konuştu.
"Afallayan iktidar azınlıkları hedef gösterdi"
Gezi Parkı Direnişi'nin Türkiye'nin siyasal ve toplumsal hayatında yarattığı değişim üzerine konuşan Foti Benlisoy, bu süreçte siyasete angaje olmayan farklı toplumsal kesimlerin tanışarak önyargılarını kırma fırsatı bulduğunu belirtti.
Hükümetin de işte bu yüzden afalladığını ve farklı komplo teorilerine sarılmak zorunda kaldığına dikkat çeken Benlisoy şöyle dedi:
"İktidar elindeki en refleksif yanıtI geliştirerek 'hangi taşın altına baksanız gavurlar çıkıyor' dedi. Azınlıklar politik dönemlerde bir tür günah keçisi olarak gösterilir. Bu Türkiye'de sıkça yaşanan bir durum."
Benlisoy, farklı toplumsal grupların karşılaşmasının kalıcı olup olmayacağını zamanın göstereceğini ama en azından bu sürecin demokrasinin yeniden tanımlanmasına fırsat verdiğini sözlerine ekledi.
"Temel talepleri doğrudan demokrasiydi"
Evgenia Vataku ise Yunanistan'da 2011'de mayıs-eylül ayları arasında hükümetin kemer sıkma politikalarına karşı Sintagma Meydanı'ndaki "öfkeliler"i ve yaşanan süreci anlattı.
"Meydanda tam bir halk mozaiği ve esnek örgütlenme düzeni vardı. Liderlik yoktu. Temel özelliği Sintagma Meydanı'ndan çıkıp halk meclisleri şeklinde örgütlenmesiydi. Temel talepleri de doğrudan demokrasiydi. Sosyal ağlardan facebook çok önemliydi. Kendi bültenlerini çıkararak amaçlarını açıkladılar. "
"Talepleri şöyleydi: hükümetin değişmesi, partilerin mali kontrolünün yapılması, milletvekili sayısının düşmesi, dokunulmazlığın kaldırılması, zamanaşımının iptal edilmesi, meclis harcamalarının azalması."
"Öfkelilerden sonra başka hareketler doğdu"
Vataku, birçok kişinin bu hareketin köklü siyasal bir değişiklik yapamadan sönümlendiğini ancak birçok kişinin de en azından sivil toplumun sorunlarını tartışma fırsatı kazandığını düşündüğünü aktardı.
Eylemcilerin bu sürecin ve meydanların politik laboratuar görevi gördüğünü söylediğini aktaran Vataku, bu süreçten sonra değişik toplumsal hareket biçimlerinin ortaya çıktığını ve bıkkınları destekleyen siyasi partilerin de 2012 seçimlerinde başarı kazandığını belirtti.
"O Rum kadınlar bir daha foruma katılamadı"
Toplantıya yazılı bir açıklama gönderen Nikos Sigalas, 20 Haziran'da Yeniköy Forumu'nda eski komplo teorilerinin yeniden gündeme geldiğini söyledi.
"Mahalle muhtarının kendi ihtirası olarak bir cami yapılmak isteniyor. Düzenlenen forumun buna karşı çıkmasından korktular. Rumlar yapıyor bu işi diyerek mahallede bir söylenti yaydı.Muhtar, herkesin foruma katılan üç Rum kadının peşinden geldiğini söyledi. Ve maalesef o kadınlar bir daha forumlara katılma cesareti gösteremedi. İşte bu kuzuların nasıl bir anda kurda dönüştüğünün göstergesidir." (NV)