Rum Cemaat Vakıflarını Destekleme Derneği’nin (RUMVADER), "Azınlık vatandaşları = Eşit vatandaşlar" başlıklı projesi kapsamında Rum Cemaati ile gazeteciler Heybeliada Ruhban Okulu'nda buluştu.
Bursa Metropoliti ve Heybeliada Aya Triada Manastırı Başrahibi ve Selanik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Elpidoforos Lambriniadis’in yanı sıra Patrikhane’nin Basın Bürosu temsilcisi ve Rum cemaat üyelerinin katıldığı toplantıda din özgürlüğünün bugün Türkiye’de nasıl algılandığı, Rum azınlığının hayatını nasıl etkilediği, Ruhban Okulu sorunu gibi konular ele alındı.
Toplantı Aralık 2012’de başlayan ve Rum toplumunun ülkenin sosyal hayatına katılımını arttırmayı hedefleyen projenin medya mensuplarını kapsayan üçüncü ayağı oldu.
Başrahip Elpidoforos Lambriniadis, Ruhban Okulu’nun açılması için daha fazla vakit kaybedemeyeceklerini belirterek “Açılış günü için hazırlık yapmaya başladık” dedi.
Lambriniadis Heybeliada Ruhban Okulu’nun Müslüman bir ülkede, farklı dinlerle barış içinde yaşayan din insanlarının yetişmesinde önemini vurguladı. Batıda İslamiyet’e yönelik şüpheci anlayış olduğunu ve onlara İslamiyet’i bu okulda yetişen insanların en iyi şekilde anlatacağını belirterek “Bu okula İslamiyet’in Hristiyanlık’tan daha çok ihtiyacı var” dedi.
Boş sınıflar
Buluşma Ruhban Okulu gezisi ile başladı. Lambriniadis'in bahsettiği hazırlıklar sürüyor. Manastır'ın kapıları herkese açık, kütüphane dijitalleşiyor, bahçe düzenleniyor... Geniş bahçeden girdiğimiz binada Ruhban Okulu'ndan önce gidilen lise katına çıkıyoruz. Sınıflar boş. Resmen açık lise öğrenciler olmadığı için eğitim vermiyor.
Gelmek isteyen öğrencinin çok olduğu Ruhban Okulu ise kapalı. Din eğitimi yurt dışında görülüyor. Geri dönüşler az.
Kütüphane, labaratuar, kilise, yatakhane, bahçe, yemekhane hazır. Turu tamamlayıp toplantı odasında Lambriniadis'i dinliyoruz.
“İbadet özgürlüğü elimizden alınıyor”
Lambriniadis, Ruhban Okulu’nun 1844 yılında Heybeliada Argia Triada Manastırı içinde kurularak 1971’de kapatıldığını, Manastır’ın tarihinin Okul’dan bin yıl öncesine uzadığını söyledi.
Ruhban Okulu’nun hak olduğunun altını çizerek buranın kapalı kalmasıyla ilgili şöyle konuştu:
“Dini özgürlük sadece ibadet değil, ibadet edebilmek için papazlara ihtiyaç var. Papazların yetiştirileceği yerin olmaması demek, ibadet özgürlüğünün bile elimizden alınması demektir.”
Lambriniadis din insanlarının olmamasının o dine mensup insanların dini öğrenme ve ibadet haklarının da ellerinden alınması anlamına geldiğini ekledi.
Lambriniadis, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ruhban Okulu’nun açılması için Başbakan iken hukuki engel olmadığı açıklamasını ve kullandığı “mütekabiliyet” kavramına değindi.
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti dönemine dek kendilerinin muhatap görülmediğini de ekleyen Lambriniadis mütakabiliyetin “kendi vatandaşlarına haklarını vermemek” anlamına geldiğini söyledi.
Okulun açılması için hukuki engel olmadığını vurguladı.
“Açılış gününe hazırız”
Ruhban Okulu’nun açılması için 40 yıl şikayet edip, haklarını istediklerini belirten Lambriniadis artık yeni bir tavır uygulamaya başladıklarını anlattı:
“40 yıl şikayet etmekten yorulduk. Daha fazla kaybedecek vaktimiz yok. Burayı faal bir mekana dönüştürmeye karar verdik.”
“Oturup devletimizin burayı ne zaman açacağını beklemeyeceğiz. Burayı açtık, okul olarak açma yetkimiz yok ama diğer alternatifleri kullanıyoruz.”
“Kapıları açtık”
Lambriniadis burayı canlandırmak istediklerini belirtti.
“Manastır hiç kapanmadı ama hiç de rahibi olmadı. Şimdiye dek sadece bir başrahip vardı, şimdi dört rahip ve iki rahip adayı da var. Rahiplerle birlikte mekanı konfgre, konferans, kültürel etkinlikler gibi toplantılar için açtık.”
“Burası ortak bir zenginlik, herkesin bunu farketmesini istiyoruz.”
"İslamiyetin bu okula daha çok ihtiyacı var"
Lambriniadis Heybeliada Ruhban Okulu'nun farkının buradaki öğrencilerin kendilerinden farklı dindeki insanlardan korkmamayı öğrenmeleri olduğuna işaret etti.
"Bu okula İslamiyet'in Hristiyanlık'tan daha çok ihtiyacı var. Burada İslamiyet'i içinde yaşayarak öğreniyorlar. İslam kendini batıya anlatamıyor, anlatsa da şüpheci yaklaşılıyor. Batıya İslamiyet'i anlatabilecek olanlar Hristiyanlar, onlar için de en iyi biz anlatabiliriz çünkü burada barış içinde yaşıyoruz."
“Projeler çizildi”
“Açılış günü için hazırlık yapmaya başladık. Binanın projeleri yoktu, Selanik Üniversitesi öğrencileri hazırladı."
Yer altına kongre merkezi
“Proje çerçevesinde bir kongre merkezine ihtiyacımız var. Bina içinde yer yok, yeni bir alan lazım. Ancak etrafı bozup zarar verecek bir şey istemedik. Kilisenin arkasına yerin altında bir kültür merkezi ve kütüphane hazırlamak istiyoruz. Bütçemiz de hazır.”
Müfredat hazır
“Akademik programı hazırladık. Beş yıllık program sonunda sahip olacakları master diplomasıAvrupa ve Amerika’da da kabul görecek. Sınıflara 25-30 öğrenci kabul edeceğiz. Okulun kapasitesi d 120-150. İslamiyet de müfredatta. Türkçe dışında Rumca ve İngilizce de zorunlu olacak. Bu dilleri bilmeyenler için bir yıl hazırlık olacak.”
Öğrenciler
Peki öğrenciler nereden gelecek? Lambriniadis “Eskiden olduğu gibi heryerden” diye cevaplıyor.
“Sadece Rum Ortodoks dünyasından öğrenciler değil Katolik ve Protestan Kiliselerinden de öğrenciler kabul edilecek. Onlara Ortadoksluk’un özellikleri anlatılıp sertifika verilecek.
Kütüphane
Sabahtan akşama dek kapıları ziyarete açık Manastır içindeki kütüphanede 95 bin üzerinde neredeyse her dilde kitap var. Araştırmacılara açık, dijitalleştirilmesine önümüzdeki ay başlanacak. Yıpranan kitapların restorasyonunu için Almanya Münih Devlet Kütüphanesi ile anlaşma tamamlandı.
Kütüphanedeki işler için Erasmus programıyla her yaz üç aylığına öğrenciler geliyor. Burada kalıp kütüphanede yardımcı olup maaş alan öğrencilerin sertifikalarını Ruhban Okulu Başrahibi imzalıyor ve Avrupa Birliği bu sertifikaları kabul ediyor.
Çevre
Manastır’ın çevresindeki 200 dönümlük orman bir buçuk yıl önce tekrar Manastır Vakfı’na geri verildi. Çevresini ördürmeyi, yangın önlemi almayı ve temizlemeyi planlıyorlar. Bahçe için ise yine Selanik Üniversitesi’nin desteklediği proje ile İncil’de ismi geçen tüm bitkiler ekiliyor. (BK)