Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile 16 Mayıs 2017 günü yaptığı görüşmesinin ayrıntılarını dün Washington Büyükelçiliği’nde Türkiye’den beraberinde giden gazetecilere verdi.
Görüşmenin Erdoğan tarafından nasıl yorumlandığını okuduğumuz haber, yazılı basının çoğunda aynı başlıkla çıktı “Kapımızı Çalacaklar”.
Türkiye ve Milat gazeteleri “Sormadan Vururuz”, YeniŞafak “Kimseye Sormaz Müdahale Ederiz”, “Vurduk Vururuz” cümlesini manşete alarak açıklamanın daha “şahin” kısmını öne çıkarttı.
Gazeteler Cumhurbaşkanının heyetinde genellikle “yayın yönetmeni” düzeyinde temsil edildiler.
Gazetelerdeki haberin içeriği de aynıydı.
"Kapımızı çalacaklarına inanıyorum" sözleriyle özetlenebilecek bölümde Erdoğan'ın, Rakka operasyonuna Türkiye'nin dahil edilmeyeceğine ve "YPG silah verilmesi" konusunda ABD'nin kararından vazgeçmeyeceğini kabullendiği izlenimi doğuyor.
Konuşmanın "Sormadan vururuz" sözleriyle özetlenebilecek bölümünde ise "bize saldırılırsa karşılık veririz" diyerek Türkiye'nin Cerablus'a, El Bab'a yaptığı askeri harekatları hatırlatıyor; ancak Cumhurbaşkanlığı uçağına binenler arasından Rus savaş uçağına karşı uygulanan "angajman kuralı" sonrasında yaşananları soran gazeteci çıkmıyor.
Haberi kim yaptı?
Geziye yayın yönetmeni yollayan gazeteler şöyle
Haber Sabah Gazetesi’nde yayın yönetmeni Erdal Şafak, Habertürk’te yayın yönetmeni Selçuk Tepeli, Akşam’da yayın yönetmeni Murat Kelkitlioğlu, Takvim’de yayın yönetmeni Ergün Diler, Güneş Gazetesi yayın yönetmeni Turgay Güler, Milat yayın yönetmeni Ali Adakoğlu, Türkiye yayın yönetmeni İsmail Kapan, Akit yayın yönetmeni Kadir Demirel.
Posta Hakan Çelik’i, Milliyet Nagehan Alçı’yı, Star Halime Gökçe’yi ve Vatan ise Murat Çelik’i gönderdi.
Hürriyet'te haber imzasız çıktı. Ancak yayın yönetmeni Fikret Bila, haberin hemen yanındaki köşesinde Erdoğan'ın büyükelçilikte verdiği bilgileri yorumladı.
Büyükelçilikte Erdoğan’ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
“Kapımızı çalacaklarına inanıyorum”
* İkili ilişkileri daha ileri bir noktaya taşıma, ekonomik ilişkileri güçlendirme konularında kararlıyız.
* Ben Suriye konusunda kapımızı çalacaklarına da inanıyorum. Şu an Rakka'yı kuşatmışlar. Neler olacağını göreceğiz. Ama bölgede Türkiye arazide mutlaka olacak. Suriye'de de Irak'ta da olacak. Karar mercii olarak da Türkiye işin dışında tutulamaz. Zaten önümüzde NATO zirvesi var. Burada da terör önemli bir gündem maddesi.
“ABD kararını vermiş”
* ABD Rakka konusunda kararını vermiş durumda. Bizim de kendilerine söylediğimiz şey şu: "Mevcut durumda, böyle bir yaklaşımı benimseyemeyiz, kesinlikle sizlerle beraber olamayız. Rakka'da terör örgütüyle işbirliğinizi sağlıklı bulmuyoruz."
“Kimseye sormadan angajman kurallarını uygularız”
* Kendilerine şunu da açıkça ifade ettik: "YPG ve PYD'den Türkiye'ye olabilecek herhangi bir saldırı olursa hiç kimseye sormadan angajman kurallarını uygularız." Bunu da açıkça söyledik. Nitekim biz Rai'de, Cerablus'ta, El Bab'da bunu yaptık. Türkiye ne yapabileceğini ortaya koydu.
“Menbiç’i boşaltmadılar”
* "Bırakın terör örgütlerini, gelin terörle mücadeleyi beraber yapalım" dedik. Maalesef buna yanaşmadılar. Menbiç'i boşalttık dediler ama böyle bir şey olmadı. Nitekim hâlâ oradalar. Menbiç'te Rakka'da da DEAŞ'ı bitirdiğiniz zaman oralara kim yerleşecek? Oraların yerli halkı kim? Araplar. Peki oraları siz Kürtlerle mi dolduracak mısınız? O zaman Araplarla Kürtleri vuruşturacaksınız demektir.
“Kuşak oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz”
* Türkiye olarak biz de kendi sorumluluk alanımızda terörle mücadele için gerekenleri yapacağız. Terör örgütlerine içeride de dışarıda da nefes aldırmayacağız. Bir kuşak oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Kararlılığımızı sürdüreceğiz.
* YPG ile ilgili güvence verme hususu baştan beri dile getirdikleri bir şey. Önemli olan, fiiliyatta neler olacağına bakmamızdır. Afganistan'da ve Irak'ta yaşanan olumsuzları gördük. Benzer olumsuzların tekrarlanmasını arzu etmeyiz. Bizim tavrımız net: O koridorda ülkemize yönelik bir tehdit olursa buna müsaade edemeyiz. Sözler yerine getirilmezse o anda başımızın çaresine bakarız. Yetkili birimlerimizle konuşup gerekli adım atarız. Ama bunların neler olacağını şimdiden söylemek doğru olmaz.
“Trump’ı davet ettim”
* Bildiğiniz gibi Trump diplomasiden gelen birisi değil. İş dünyasından gelen bir insan olması hasebiyle pratik bir havası var. Ben kararlı bir havada gördüm kendisini. Görebildiğim kadarıyla düşündüklerini söylemekten çekinmeyen ve de net bir insan. Kendisini ailesiyle birlikte ülkemizi ziyarete davet ettim. O da bundan büyük memnuniyet duyacağını ifade etti ama tabii ki tarih henüz belli değil. Biliyorsunuz ilk yurt dışı gezisini Suudi Arabistan, Vatikan ve İsrail'e yapacak.
“Görüşme kısa sürmedi”
* Sayın Trump ile ikili görüşmemizi müteakiben basın açıklaması yaptık. Sonra da heyetler arası görüşmeye geçtik. Bu aynı zamanda çalışma yemeği idi. Toplam olarak 2 saat 45 dakika sürdü. Ama maalesef bazı medya organlarının 'Görüşme kısa sürdü' gibi nahoş bir yaklaşım peşinde olduklarını da gördük. Sonra, gerçeğin çarpıtılması karşısında tavır göstermemize de kızıyorlar. "Sen dürüst ol canımı ye" ama sen dürüst olmazsan kusura bakma. O zaman tavrı her zaman görürsün. Bizler çatladı kapı mahallesinin muhtarı değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanıyız, ülkemizi temsilen burada bulunuyoruz."
“İzmir’de tutuklu din adamını gündeme getirdiler"
* Trump'ın daha farklı bir havası var. Obama'dan farklı görünüyor. Belli ki onun da zihninde bazı soru işaretleri oluşmuş durumda. Görüşmemizde onlar da İzmir'de tutuklu bulunan Amerikalı Protestan din adamı Andrew Brunson'u gündeme getirdiler. Kendilerine bu kişinin FETÖ yapılanmasıyla iltisaklı olmasından dolayı yargılanmakta olduğunu belirttik. İlgili bakanlıkların tüm bu konularla ilgili olarak karşılıklı çalışmaları hususunda mutabık kaldık. FETÖ meselesinde Amerikan yönetiminden FBI'ın özel bir soruşturma komitesi oluşturmasını, çalışma grubu kurmasını talep ettik. Önerimizi kayıtlara aldılar. İkili görüşmede Rıza Zarrab ve Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı konusunu da konuştuk. Yasal sürece işaret ediyorlar. Dışişleri ve Adalet Bakanlarımız konuyu takip edecekler.
“Belgeleri gösteriyoruz kabul etmiyorlar”
* Mesele Kürtlerle çalışıp çalışmamak değil. Önemli olan terör örgütüyle ilişki içerisinde olunmamasıdır. Muhataplarımıza "Bunlara silah veriyorsunuz. Elimizde belgeler var. Füzelerin fotoları var" diyoruz. Kabul etmiyorlar. Biz de bunları önlerine koymaya devam edeceğiz. (HK)