Ermeni soykırımının 100. yıldönümü öncesi Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamaları üstüne Ermeni okulları yöneticisi ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekili adayı Garo Paylan’la konuştuk.
Arınç’ın “Biz tarihimizde böyle bir kara sayfanın olmadığına inanıyoruz. Bilerek, kasıtla ve isteyerek soykırım yapmadık” sözlerine değinen Paylan, “Talat, Enver, Cemal cuntası bu suçu bilerek işletmiştir ve maalesef Türkiye halklarını da bu suça ortak etmiştir” dedi.
Davutoğlu’nun “Hayatını kaybeden masum Osmanlı Ermenilerini saygıyla anıyor, torunlarına taziyelerimizi sunuyoruz” sözlerindeki “masum Ermeniler” ifadesini eleştiren Paylan, “Eşitlik mücadelesi yapan insanlar hala masum olmayanlar ve yok edilebilecek unsurlar olarak gösteriliyor” ifadelerini kullandı.
“Soykırım suçu bilerek işlendi”
“Arınç ‘Bilerek soykırım yapmadık’ diyor ama devlet bilerek bu soykırım suçunu işlemiştir. Türkiye toplumuna dört kuşak boyunca bu yalan söyleniyor. Biz bu anlamda Türkiye toplumunu değil, o dönemki zihniyeti suçluyoruz. O dönem devlet erkini taşıyan zihniyet bu suçu bilerek ve taammüden işlemiştir. O dönemki zihniyeti bu anlamıyla henüz mahkum edebilmiş değiliz.
“Talat, Enver, Cemal cuntası bu suçu bilerek işletmiştir ve maalesef Türkiye halklarını da bu suça ortak etmiştir. Dört kuşaktır söylenen yalanlarla bu sessizlik, bu inkar bu suçun devam etmesine sebebiyet vermiştir.
“Türkiye halkları ve Meclis bu suçla yüzleşmediği için bu suç Meclis’te konuşulmadığı için dünya parlamentolarının ve başka liderlerin gündeminde olmaya devam etmektedir.
“Bu gündemi acilen Türkiye'ye taşımak, yüzleşmek, bu meseleyi Meclis'te Türkiye halklarının önünde konuşarak bu zihniyeti mahkum etmek gerekiyor.
“Masum Ermeniler”!
“Davutoğlu, ‘masum Ermeniler’ ifadesini kullanıyor. Tıpkı bugün eşitlik mücadelesi yürüten tüm halklardan insanlar olduğu gibi o dönem de eşitlik mücadelesi yapan Ermeniler vardı. ‘Masum Ermeniler’ ifadesi kullanıldığına göre, eşitlik mücadelesi yapan insanları hala ‘masum olmayanlar’ ve ‘yok edilebilecek unsurlar’ olarak görüyorlar.
“Her türlü hak mücadelesini kriminalize ediyorlar. O dönem de hak mücadelesi yapan insanlar vardı ve onların talebi eşitlikti. Onları eşit olarak görmeyen zihniyete karşı mücadele ediyorlardı.
“O dönemde Ermeni halkının büyük çoğunluğu kendini Osmanlı hissederdi ve bu mücadelelere katılmamışlardı. Ama bu mücadelelere giren insanları da ‘ölmeyi hak ettiler’ noktasına koymak bugünkü hak mücadelesi veren insanları ölmeyi hak ettiler noktasına koymaktır ve bu zihniyetin devam cümlesidir.
“Cumhurbaşkanı da ‘Ermeniler tehcirin yolunu kendileri açtılar’ demişti. Yani bugün hak mücadelesi yapan insanlar hak mücadelesi yapan toplum kesimleri katledilmeyi veya ülkeden sürülmeyi mi hak ediyorlar? Bu nedenle bu ayrımı kesinlikle kabul etmiyorum.
“Taziye mesajları önemli. Ama…”
“Ama şunu söyleyeyim, Davutoğlu'nun ve geçen sene Erdoğan'ın taziye mesajları önemlidir.
“Çünkü bunlar devlet katından gelen ilk üzüntü beyanlarıdır. Bu anlamda önemsiyorum.
“Ancak hemen sonraki cümlelerde konan, diğer suçlarla eşitlemeye çalışan, yani ‘O dönemde Müslümanlar da öldü’ diyen anlayışı kabul etmiyorum.
“Çünkü hiç bir suç başka bir suçla eşitlenemez. Her acı düştüğü yeri yakar ve her acı ayrı bir şekilde tarihsel bağlamında değerlendirilmelidir.
“1915'ten sonra olmuş suçları, 1915'te olmuş gibi tanımlanması Türkiye halklarına söylenmiş bir yalandır. Türkiye toplumu artık bu bakışla yüzleşmelidir.
“Acılar ortaklaştırılmamalı”
“Bu yıl Ermeni Patrikhanesi’nde devlet erkanının da katılımıyla anma yapılacak. Bizim dileğimiz dini makamların siyasi anlamda kullanılmamasıdır.
“Ermeni Patrikhanesi'nde bu anlamda bir ayin düzenlenmesi tabii ki önemlidir. Ama orada 1915'te ölen herkes için ayin düzenleniyor.
“Ölen herkes için dua edilmesini önemsiyorum. Ancak acıları ortaklaştırma girişimlerini kabul etmiyorum. Hiç bir acı başka bir acıya ortak değildir. Her acı düştüğü yeri yakar ve o noktada anılmalı, sahiplenilmeli ve yüzleşilmelidir.” (EKN)