Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti.
14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Boğaziçi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Özlem Beyarslan ikinci; 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Galatasaray Üniversitesi’nden (GSÜ) Öğr. Gör. Zübeyde Gaye Çankaya Eksen ile Yrd. Doç. Dr. N.Ö. beşinci duruşmalarına çıktı.
İki akademisyene ertelemeli ceza
GSÜ'den N.Ö. ile Çankaya-Eksen'in davalarının bir önceki duruşmalarında esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı akademisyenlerin Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2 suçlamasıyla cezalandırılmalarını istemişti.
Mahkeme heyeti bugünkü duruşmalarda aynı maddeden suçu sabit görerek iki akademisyenin de 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Cezalar ertelendi.
Terörle Mücadele Kanunu 7/2Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. |
Savunmasını sunan Beyarslan'ın duruşması ise 31 Ocak 2019'a ertelendi.
11 duruşma 12 Aralık'a bırakıldı
Ayrıca 32. ACM’de Dr. Öğr. Üyesi Onur Buğra Kolcu ve Işık Üniversitesi’nden Öğr. Gör. Emrah Dönmez’in dördüncü; İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şahika Yüksel, Arş. Gör. Aslı Aydemir, Prof. Dr. Ayşe Rezan Tuncay, ; İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) emekli Prof. Dr. Ayşe Erzan; Marmara Üniversitesi’nden (MÜ) Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak ve ihraç edilen Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın beşinci; Boğaziçi Üniversitesi'nden (BÜ) Arş. Gör. Hazal Halavut, doktora öğrencisi Elif Çevik ve Kemerburgaz Üniversitesi'ndeki işinden çıkarılan Öğr. Gör. Aytül Fırat’ın ise üçüncü duruşmaları vardı.
Ancak 11 akademisyenin duruşmaları avukatları Meriç Eyüboğlu sağlık sorunları nedeniyle mazeretli olduğu için 12 Aralık tarihine bırakıldı.
Duruşmalardan ayrıntılar şöyle:
14. ACM
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Murat Özer; Üyeler: Ünal Altınöz, Mücteba Akkaya; Savcı: Ercan Gümüş.
Derhal beraat ve birleştirme talebi
Avukat Veysel Ok söz alarak müvekkilinin ifadesine geçilmeden talepleri olduğunu söyledi. Türkiye’nin 1982’de imzacı olduğu Avrupa Konseyi İfade Özgürlüğü Bildirgesi’ndeki ifade özgürlüğü tanımı ve kapsamını anlattı.
Yargıtay içtihatları ve AİHM’nin ifade özgürlüğü kararlarından örnekler de sunan Ok, “Bir akademisyen için soruşturma başlatmak bile ifade özgürlüğü ihlaliyken dava açmak AİHM’nin kararlarına fazlasıyla aykırı olacaktır. Derhal beraat talep ediyoruz” dedi:
“Türkiye 30 yıl önce AİHM’yi üst mahkeme olarak tanımıştır. Fakat Türkiye 30 yıldır AİHM kararlarını en fazla ihlal eden ülkedir. Mahkemenin bağlı olduğu sözleşmenin 10. maddesinde ifade özgürlüğü tanımlanmıştır. Mahkemenizin aksi yönde vereceği karar bağlı olduğunuz bu mahkemenin kararına aykırı olacaktır.”
Savunmasının devamında mahkemenin aksi kanaatte olması halinde birleştirme talepleri olduğunu söyleyen Ok, 13. ACM’de Türk Ceza Kanunu (TCK) 301’den yargılanan dört akademisyenin dava dosyasının celbini talep etti.
13. ACM’deki dosya Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy, Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları gerekçesiyle haklarında TMK 7/2'den açılan davada, savcının talebi üzerine Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinden yargılama yapılması için Adalet Bakanlığı'na yargılama izni için başvuruldu. Bakanlık ilgili izni verdi. Dört akademisyenin yargılaması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. TCK 301 Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. |
Beyarslan savunma yaptı
Ok’un ardından Özlem Beyarslan savunmasını sözlü olarak sundu:
“2015 yazından itibaren ülkenin güneydoğusunda yaşanan hak ihlalleri beni derinden etkiliyordu. Vicdanımın sesini dinledim ve barış bildirisini imzaladım. "Bu bildiriye imza atmak ifade özgürlüğü kapsamındadır ve ifade özgürlüğü hakkım anayasa tarafından korunmaktadır. “Aslında burada bir suç olmadığı iki kere ikinin dört olduğu kadar açıktır. Hiçbir terör örgütüyle bağlantım yoktur. Bir terör örgütünün açık veya gizli propagandasını yapmam söz konusu değildir. "Bu bildiriye birinden talimat alarak imza attığım iddiası absürttür. “Hukukun hakim olduğu bir ülkenin özlemiyle derhal beraatimi talep ediyorum.” |
Mahkeme başkanından sorgu
Mahkeme başkanının sorularıyla devam eden duruşmada şu konuşmalar yaşandı:
Mahkeme Başkanı (MB): Bildiride geçen “kasıtlı ve planlı” ifadeleri ne anlama geliyor?
Özlem Beyarslan (ÖB): Devletin barışçıl çözümlerle müdahale edebileceğini düşündüğüm için bu kelimeleri onayladım.
MB: Devletin katliam yaptığı gibi bir ifadeniz var?
ÖB: Katliam ifadesi de güneydoğuda uygulanan askeri çözümler karşısında doğru bir ifade. Bunu başka şekilde ifade etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
MB: İddianamede geçen Bese Hozat’ın açıklamasıyla bildirinin tarihi çok yakın. Ne düşünüyorsunuz?
ÖB: Kendi aldığımız karar doğrultusunda imzaladık. Arka arkaya gelmesi birisinin diğerinin devamı olduğu anlamına gelmez.
MB: İngilizce metindeki Kürdistan ifadesi için ne düşünüyorsunuz?
ÖB: Benim bu söylemlerden haberim yok. Türkçe metni imzaladım.
MB: PKK’nın terör örgütü olup olmadığı konusunda bir yorumunuz var mı?
ÖB: Ben sivil halk, çocuklarını okula gönderemeyen insanlar için bildiriyi imzaladım. Davanın buraya çekilmesini istemiyorum.
Veysel Ok: Bölgede o dönem yaşananlar hakkında uluslararası sivil toplum kuruluşlarının raporları vardı. Hatırlatmak isterim.
MB: PKK’ya neden çağrı yapmadınız?
ÖB: Bizim muhatabımız devlettir. Neden bir örgütten çözüm bekleyelim.
13. Ağır Ceza’daki dosyanın celbi talebi
Avukat Veysel Ok mahkeme başkanının sorgusunun ardından söz alarak savunmaya ek olarak söyleyecekleri olduğunu belirtti.
“Katliam ifadesi konusunda açıklık getirmek isterim. Tahir Elçi’nin AİHM’ye yaptığı Güçlü Konak kararında örneği mevcuttur. Devletin katliam yapabileceği burada geçer.”
Ok ayrıca “Kürdistan” kelimesinin de suç olmadığını ifade etti.
Ardından ayrıntılı savunma için ek süre talep eden Ok, kovuşturmanın TCK 301 yönünden devam etmesi için 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyanın celbini ve Adalet Bakanlığı’ndan bu kapsamda soruşturma izni alınmasını istedi.
Duruşma ertelendi
Mahkeme heyeti, sanık ve müdafine ayrıntılı savunmalarını hazırlamak için ek süre verdi. Birleştirme ve TCK 301 değerlendirmelerinin ise yazılı savunmalardan sonra değerlendirilmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma 31 Ocak 2019’da görülecek.
32. ACM
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluştu: Başkan: Onur Sert; Üyeler: Habibe Ertuğrul, Ahmet Selçuk Özkan; Savcı: Caner Babaloğlu.
1. duruşma
GSÜ'den Yrd. Doç. Dr. N.Ö. duruşma salonunda hazır bulundu.
Mahkeme başkanının göüşünü sorduğu savcı bir önceki celsede açıkladığı esas hakkındaki mütalaasını tekrar ettiğini söyledi. N.Ö. de önceki savunmalarını yinelediğini belirterek derhal beraatini talep etti.
Avukat Koyuncu: Mahkum olacağımızı biliyoruz
Ardından söz alan avukat İlkan Koyuncu, sanığın Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2 suçlamasıyla cezalandırılmasını talep eden mütalaaya karşı savunma yaptı. AİHM kararlarından örnekler sunarak atılı suçun ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Müvekkilinin derhal beraatini talep etti:
"Yargılamada iki talepte bulunduk. İlki birleştirme talebiydi. Birçok mahkemedeki ayrı yargılamalarda bu bildiriyle ilgili aynı mahkumiyet kararı verildi. Mahkemeniz önünde de mahkum olacağımızı bilerek savunma yapıyoruz. Birleştirme talebimiz kabul edilmeliydi.
"TCK 301 talebimiz yargılamayı uzatmak için değildi. Buna ilişkin yargı kararlarını sunmuştuk. Terör propagandası yapması için öncelikle şiddetin övülmesi gerekir. Evet, bu devleti eleştiren bir metin ancak hiçbir örgütün propagandasının yapılması ve şiddete çağrı söz konusu değil.
"İnatlaşma davası"
"Soruşturma aşamasında sorulara toplu cevap verenlere dava açılırken ayrı ayrı cevap verenlere dava açılmadı. İddia makamı ayrıma gitti. Bu bir inatlaşma davasına döndü. Herkes için suçlama unsuru olacaksa buna mahkeme karar vermeliydi.
"İddia makamı süzgeçten geçirdi. Davalar da birleşmeyince biz de mahkeme heyetleri amaca mı bakacak diye düşündük. Ancak barış talebiyle kaleme alınan bu metnin amacı dava süreçlerinde dikkate alınmadı."
1 yıl 3 ay hapis cezası
Mahkeme heyeti, "sanığın TMK 7/2'den suçunun sabit görülerek aynı maddenin 1. cümlesi gereğince suçun işleniş biçimi, fiilin özellikleri, katın ağırlığı ve yoğunluğu dikkate alınarak 1 yıl hapisle cezalandırılmasına, suçu basın ve yayın yoluyla işlemesi nedeniyle aynı maddenin 2. cümlesi gereğince cezanın ikide bir oranında arttırılmasına, yargılama sırasındaki davranışları nedeniyle altıda bir oranında indirim yapılarak 1 yıl 3 ay hapisle cezalandırılmasına" karar verdi.
Hapis cezası ertelendi.
2. duruşma
GSÜ'den Zübeyde Gaye Çankaya Eksen yurtdışında görevli olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılamadı. Avukatları İlkan Koyuncu ile Ebru Demiralp vekaletleri aracılığıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde görüş bildirdi.
Savcı, esas hakkındaki mütalaasını yineledi.
1 yıl 3 ay hapis cezası
Mahkeme heyeti, duruşma zaptına Çankaya-Eksen'in esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanı ve son sözü yerine geçmek üzere dosyada mevcut tüm savunmaları okunduğunu geçirdi.
Duruşmaya katılamayan Çankaya-Eksen hakkında da N.Ö.'nün davasındaki gerekçelerle 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Akademisyen yargılamaları hakkında10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 26 Eylül itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 279 oldu. 27 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in ve Ersanlı'nın cezalarının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava sürüyor. TIKLAYIN - bianet Akademisyen Yargılamalarının 225 Gününü İzledi Birleştirme kararları 33. ACM'de 27, 25. ACM'de yedi, 29 ACM'de dört olmak üzere 38 akademisyenin dosyaları birleştirildi. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Barış Akademisyenleri’nin beyanlarının tam metinlerine buradan ulaşabilirsiniz. |
(TP)