The Menopause Manifesto ve The Vagina Bible kitaplarının yazarı Jen Gunter, New York Times’da, toplumda kıymetsizlik işareti olarak görülen, kadınlarda utanç ve yalnızlığa yol açan menopoz döneminin kadınlar için nasıl güçlendirici bir deneyime dönüşebileceğini anlatan bir yazı yazdı.
esitlikadaletkadin.org’dan Eda Doğançay’ın çevirdiği makalede Gunter, menopozun kadınların çöktüğü, önemsiz hale geldiği ölüm öncesi bir dönem olarak çerçevelendiğini, bunun nedeninin ise bir kadının değerinin, sınırlı ve kadın düşmanı bir standart çerçevesinde tanımlanarak üreme yeteneği ve kadınsılığı ile ölçülmesi olduğunu ifade ediyor.
“Bugün menopozun tıbbi dili bu mecazı yansıtıyor. Örneğin, menopozda yumurtalıktaki yumurta hücrelerinin ‘tükendiğini’ söylemek yaygındır, ancak başarısızlık veya tükenmişlik ifadeleri asla penisle ilişkilendirilmez. Aksi takdirde, daha örtük bir ifade olan ‘erektil disfonksiyon’ yerine ‘penis yetmezliği’ veya ‘penis tükenmesi’ kullanılırdı.
"Tıp daha fazla bilgi sağlamalı"
Pek çok kadın için menopozun, ilk kez regl olmayı deneyimleyen genç kızların yaşadığı gibi açık bir şekilde tartışmaktan utanabilecekleri bir dizi beklenmedik semptom anlamına geldiğini ifade eden Gunter, menopozu ‘feminist’ bir şekilde deneyimlemenin yollarını sunuyor:
“Feminist menopoz fikrini benimseyerek bundan daha iyisini yapabiliriz. Kadınlar bilgi sahibi olarak, korkmadan, utanmadan ve gizlemek zorunda kalmadan bedenlerinde bu değişimleri yaşamayı hak ediyor.
Feminist bir menopoz, bir kadının değerinin yumurtalıkların işlevine bağlı olduğu ve üreme döneminin kapanmasının, üretken yaşamın sonunu temsil ettiği şeklindeki ataerkil görüşü reddeder. Tıp camiası, kadınlara orta yaşta hormonlarının nasıl değiştiği, ne beklemeleri gerektiği ve tıbbi tedavi ile nelerin çözülebileceği hakkında çok daha fazla bilgi sağlamalıdır.”
Hem bu bilgi eksikliğinin hem de menopozla ilgili tabuların olumsuz sonuçlar doğurduğunun altını çizen Gunter, bir doktor olarak yaşadığı deneyimleri şöyle anlatıyor:
“Kadınlar, güvenli ve etkili bir tedavi olmadığını varsayarak kendisine rahatsızlık veren semptomlarıyla ilgili bir sağlık kuruluşuna gitmeyebilir.
"Kadın sağlığı hakkında sık sık yazan ve konuşan bir doktor ve yazar olarak, birçok kadından doktorlarının vücutlarındaki değişikliklerle ilgili sorularına cevap veremediğini veya veremeyeceğini düşündüklerini duydum. ‘O kadar da kötü değil’ veya ‘Bu sadece kadın olmanın bir parçası’ gibi basmakalıp sözler ve boş bakışlarla karşılaştıklarını ya da ‘gerçekten menopoza girdiklerinde’ geri gelmelerinin tavsiye edildiğini söylediler. Neden hiç kimse erektil disfonksiyonun o kadar da kötü olmadığını veya bunun sadece erkek olmanın bir parçası olduğunu söylemiyor?”
Menopozun birçok belirtisi için kanıtlanmış, etkili tedavi yöntemlerini olduğunu, bunların içinde en iyi bilineninin, genellikle hormon yerine koyma olarak adlandırılan tedavi olduğunu ifade ediyor. Bazı antidepresanların ve diğer tedavilerin sıcak basmasını azaltabileceğini de ekleyen yazar, hormonal tedavilerin, menopozun genitoüriner semptomlarına (vajinal kuruluk ve cinsel ilişki sırasında ağrı) yardımcı olabileceğini de söylüyor.
Gunter yazısını şöyle sonlandırıyor:
“Menopoz bir ölüm cezası değildir. Bir kadının değerinin östrojene ve yaşına bağlı olduğuna dair mizojinist düşünceyi ortadan kaldırmalıyız. Bunun yerine menopozu yaşamın yeni bir aşaması ve son regl dönemini sadece bir referans noktası olarak düşünmeliyiz. Kadınlar semptomlarını ve menopozun sağlığa etkilerini yönetmek için yardıma ihtiyaç duyduklarında, açık, cinsiyetçi olmayan bilgilere ve kanıtlanmış tedavilere erişimi olmalıdır.”
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(EMK)