Dün Taksim Meydanı’nda düzenlenen polis saldırısının ardından Halkların Demokratik Kongresi (HDK) heyeti Gezi Parkı’nda basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına katılan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’na yönelik dün gerçekleştirilen devlet saldırısını ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun basın açıklamasında bir yanında emniyet müdürü diğer yanında jandarma komutanı bulunmasını “yarım darbe” olarak değerlendirdi.
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise Başbakan Tayyip Erdoğan’ın faiz lobisi söylemine gönderme yaparak, “En kazançlı ilk 20 şirketin 16’sı faizciler. Burada birbirini örtmeyen bir durum var” dedi.
BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, tüm sokakların özgür bırakılmasını, çünkü sokakların özgür kalması halinde demokrasinin olacağını söylerken Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, Gezi’de iktidarın iddia ettiği gibi marjinal gruplar, istihbarat örgütleri, dış güçler değil, demokrasiye, özgürlüğe sahip çıkan 7’den 70’e Türkiye halkları olduğunu söyledi.
HDK heyetinin konuşmalarının ardından söz alan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Rıdvan Turan ise dün SDP İl Merkezi’ne yapılan polis baskınını hatırlatarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) direnişçileri bölerek yok etmeyi amaçladığını söyledi.
Kürkçü, Tuncel, Tüzel ve Turan daha sonra Gezi Parkı’nı dolaşarak direnişçilerle sohbet etti.
Kürkçü: İstanbul’da yarım darbe yapıldı
“Dün Taksim Meydanı ve Gezi’ye yönelik devlet operasyonunu yarım darbe olarak değerlendiriyoruz. Vali bir yanına emniyet müdürünü diğer yanına jandarma komutanını alarak bürokrasi, polis, asker üçgenini oluşturarak devlet adına İstanbul’da iktidara el koyduğunu ve devlet adına Taksim’de ortaya çıkan özgürlük alanına karşı saldırıya geçti.
“Vali tarafından yapılan açıklamalar ve onu izleyen operasyon esasen Gezi’de ifadesini bulan yeni özgürleşme dinamiğinin Türkiye’yi yönetenleri son derece rahatsız ettiğini, bu özgürlük alanının genişlemesinden korktuklarını gösterdi.
“Dünden beri Valilik tarafından yayılan yalanların aslında gerçeği yansıtmadığını hepimiz biliyoruz. 15 gündür Taksim’de araya şiddetin, zorun, zulmün, yalanın, ikiyüzlülüğün, palavranın, dezenformasyonun karışmadığı gerçek bir özgürlük yaşandı. Taksim Meydanı oldu olası bu kadar özgür olmamıştı.
“Burada operasyona gerekçe gösterilen hiçbir şey meydanda yoktu. Burada kimse zor kullanmıyordu, kimse gizli hesaplar içinde değildi.
“Taksim Meydanı ve Gezi Parkı aslında hükümete karşı yasayı savundu. Şimdiki haliyle yapılaşmaya açılamayacağına dair mahkeme kararını burada toplananlar hükümete karşı savundular.
“15 gün boyunca Türkiye’nin her yerinde toplanan kitlelerin itirazları aslında son derece basit iki nedene dayanıyordu. Ağaçlara ve doğaya saldıran zorba rejim ile bu rejimin doğayı ve ağaçları savunanlara karşı uyguladığı zulüm.
“Aslında birinci günden beri talepler çok açık. Burası yasaya aykırı olarak yapılaşmaya açılamaz. Burası park olarak kalmalıdır. Buranın kaderi doğrudan doğruya bu ilçede yaşayan insanlarca belirlenmelidir. Bu alanı savunmak için mücadele edenlere uygulanan zulme derhal son verilmeli ve gözaltındakiler derhal serbest bırakılmalıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için ortaya konan talepler karşılanmalıdır. Aslında her şey bu kadar basit. Tüm bunları çözmek için hükümetin seçtiği yol çıkmaz sokak.
“Devleti Gezi’nin sözcüleriyle, buranın içinden çıkan insanlarla konuşmaya davet ediyoruz. Hiçbir şekilde bu parkla bu hayatla ilişkisi olmayan insanları herhangi bir biçimde bu direnişte payı olmayanları çağırarak onlarla görüşmenin anlamı yoktur.
“Direniş süresince 4900 civarı insan yaralanmıştır. Onlardan herhangi birine ne istediğini sormak bu olayla hiçbir ilgisi olmayan tuhaf şöhretlerle konuşmaktan daha faydalı olacaktır.
“Gezi etrafında oluşan meşru taleplere olumlu yanıt vermek ve bu alandakilerle müzakere açmak dışında herhangi bir çözüm olasılığı gözükmemektedir.”
Önder: Kuzuyu kurda boğdurtmayız
“Bu faiz lobisinin işi diye yeni bir türkü çıktı. Hükümet Gezi Parkı’ndakilere ne öneriyor? Kredi çekip ödemeyelim mi? kredi çekip üstüne yatmak bir seçenek olabilir ama buradaki insanlara kredi vermezler.
“Eğer faiz lobisi diye bir şey varsa bununla uğraşacak olan sensin. Vergi mi getirirsin, haraç mı yaparsın bilmem. Öte yandan bakıyoruz, en kazançlı ilk 20 şirketin 16’sı faizciler. Burada birbirini örtmeyen bir durum var.
“Burada gerçekten halkın, özellikle gençlerin ve kadınların ağırlıklı olduğu kesimin ‘yeter artık’ tavrı var. Bunun için bu kadar şiddet uygulamaya gerek yok. Bu yöntemleriniz sizin niyetinizi belli ediyor.
“Bu direnişin her ferdinin bu meseleyi niye başlattığı belli. Bu konuda demokratik bir tahammül içinde olmak ve meselenin asli sahipleriyle görüşerek bu meseleyi demokratik bir farkındalığa çevirmek mümkün.
“Yok, korkuturuz diyorsanız, korku hafızayla ilgili bir şeydir. Bu gençlerin hafızasında korku yok. Direnişin ve itiraz etmenin ne anlama geldiğini ve nasıl birleştirdiğini gördüler.
“Hükmedenlerin önünde bir tek yol var: Saygı duymak, ciddiye almak ve dinlemek. Bunu eğer yapmazsanız her yol ve yönteminizin meşruluğunu tartışmaya açmışsınız demektir.
“Kuzuyu kurda boğdurtmayız. Burada ağaçlara, insanlara, kamu mallarına dönük hiçbir şiddeti onaylamıyoruz ve sonuna kadar karşısında duracağız. Bu direnişin toplumun geniş kesiminde bulduğu vicdani meşruiyet bunun barışçıl ve demokratik şekilde başlamış olmasıydı. Direnişin bu niteliğine halel getirtmemeliyiz.”
Tüzel: Faiz lobisi vs dezenformasyon
“Burada insani, haklı taleplerden demokratik ve barışçıl içeriğinden kaynaklanan bir meşruiyet var. Halkımızın sahiplenmesi bundandır. Başbakan’ın ve hükümetin yalana sarılması, dezenformasyon, yabancı istihbarat, faiz lobileri gibi buradaki gerçeklikleri örtme çabaları vardır.
“Özellikle dün akşam başlayan saldırı Gezi’ye de yönelmiş ve Vali ile Başbakan’ın yaptığı açıklamalar bu saldırıların devam edeceğini işaret etmektedir. Bu kabul edilemez. Burada marjinal gruplar, istihbarat örgütleri, dış güçler yok. Burada demokrasiye, özgürlüğe sahip çıkan 7’den 70’e Türkiye halkları var.
“Talepler ve hükümetin atması gereken adımlar ortada. Herkesin birbirinin sözüne, bayrağına, pankartına saygı duyarak bir arada omuz omuza direnenleri bölme ve buradakileri marjinal gösterme çabalarına da kimse prim vermeyecektir.
“Burada birliğimiz devam edecektir. Burada şiddeti kışkırtan devlete, buraya müdahale için koz veren hiçbir girişime kimsenin izin vermeyeceğine inanıyoruz.”
Tuncel: Sokakları özgür bırakın
“Birkaç gündür gördük ki, bu süreci hükümet değil vali yönetiyor. Başbakan Gezi Parkı’nda direnenlerin, bu parka sahip çıkanların ne dediğine ve onlarla nasıl bir diyalog kuracağına bakmıyor.
“Bunu İstanbul emniyetine ve Vali’ye bırakmış durumda. Onlar da alabildiğine şiddet uyguluyor. Bir süredir görüyoruz ki, devlet şiddeti olmadığı zaman burada herhangi bir şiddet yok.
“Valiliğin derhal şiddeti durdurarak bu insanların ne dediğini dinlemesi lazım. Vali durmadan Gezi Parkı’na gelip gençlerle görüşmek istediğini söylüyor. Parka tankınızla, copunuzla, gaz bombalarınızla gelmeyin. Yalnız gelin ve gençleri dinleyin.
“Hükümetin de artık ‘Gezi parkı halkındır’ diyerek bu gerilimi azaltması lazım. İktidar Gezi’de yapılaşma yapılmayacağını ve Gezi’nin park olarak kalacağını söylerse bu gerginlik sona erecektir.
“Ayrıca Taksim başka Gezi başka anlayışı son derece yanlıştır. İkisi birbirini tamamlayan bir noktadır. Biz sadece buranın değil tüm sokakların özgür olmasını istiyoruz. Çünkü sokaklar özgür olursa demokrasi olur.”
Turan: Bölüp tasfiye etmeyi amaçlıyorlar
“Son birkaç gündür bizzat hükümet tarafından dezenformasyon kampanyası sürdürülüyor. Gezi parkında başlayan ve insanların en temel demokratik haklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan ve direnişe katılan tüm güçleri önce bölüp ardından bir operasyonla tasfiye etmeyi amaçlayan bir harekat sürüyor.
“Bu harekatın hükümet tarafından tezgahlandığı açıkken saldırı dalgası vali, emniyet ve bazı medya tarafından devam ediyor.
“Bunun en somut göstergelerinden biri SDP’ye dün yapılan saldırıdır. Partinin kapıları kırılarak ve arkadaşlarımız dövülerek gözaltına alındılar. SDP’yi günah keçisi haline getirmek ve bu direnişi bölmeyi planlıyorlar. Ama hükümet yanılıyor. Bu hesap Bağdat’tan döner.” (EKN)