Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile Laçin Uluslararası Havalimanı'nın açılış töreninde Azerbaycan'ın Bağımsızlık Günü'nde bir araya geldi.
Özel programda yaptığı konuşmada Erdoğan, "Bakü'den Nahcıvan'a Azerbaycan'ın dört bir yanındaki kardeşlerime saygılarımı sevgilerimi gönderiyorum." dedi.
Erdoğan Şahbaz Şerif'in de hazır bulunduğu törende "Şimdi burada 3 devlet, tek millet [var]." dedi. Azerbaycan'ın Bağımsızlık Günü'nü kutladı: "Obamız, yuvamız, göz bebeğimiz Azerbaycan'la bağımızı güçlendirerek devam ettireceğiz. Rabbim Azerbaycan - Türkiye kardeşliğini ilelebet daim eylesin."
Erdoğan, Ermenistan ile egemenlik çatışması yaşanan Karabağ'ın Azerbaycan kontrolüne girmesini "Karabağ Zaferi" olarak niteledi ve bu "zaferin Azerbaycan'ı çok daha güçlü ve müreffeh kıl[dığını]" söyledi.
Erdoğan, Azerbaycan'ın eski Sovyetler Birliği'nden ayrılışını "O gün yakılan istiklal meşalesi çok daha kuvvetli Azerbaycan'ın yolunu aydınlatıyor." diyerek kutladı.
"Karabağ'ın azatlığı ile birlikte bu topraklarda yükselen her bir nota bu milletin yeniden dirilişinin sesi oldu. Birazdan dinleyeceğimiz ezgilerde büyüyen umudun, millet iradesinin tezahürü var. Muazzam bir zaferin ruhu var. Enerjiden ulaştırmaya her alanla Azerbaycan'la güçlü ilişkiler kuruyoruz. Azerbaycan'ın başarılarıyla hepimiz gurur duyuyoruz. 30 yıl aradan sonra esaretten kurtulan Karabağ için artık vakit, başarı, barış ve kalkınma hikayesi yazma vaktidir." dedi.
Hedeflerinin "Kalıcı barışın tesisi, güvenin ve iyi komşuluk ilişkilerinin kurulması" olduğunu dile getirdi.
Azerbaycan'ın "bağımsızlığı" hakkında
Azerbaycan Sovyetler Birliği’nden hem Moskova’daki merkezî otoritenin çözülmesine hem de etnik, tarihsel ve jeopolitik faktörlerin biri arada işleyişine dayanan karmaşık bir süreçle ayrıldı. 1980'lerin sonlarında başlayan süreç, Azerbaycan’ın bağımsızlığına giden yolda birkaç kritik dönüm noktasından geçti.
1."Dağlık Karabağ Sorunu"nun alevlenmesi (1988)
1988'de Ermenistan’ın, Azerbaycan yönetimindeki Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin Ermenistan’a bağlanmasını talep etmesiyle başlayan kriz, Azerbaycan halkı için Sovyet yönetimine duyulan güvenin sarsılmasında önemli bir dönüm noktası oldu. Azerbaycanlılar bu talebi toprak bütünlüklerine açık bir tehdit olarak gördü. Sovyet liderliğinin krize etkisiz ve çelişkili müdahaleleri halk arasında Moskova’ya karşı tepkileri yükseltti. Bu dönemde milliyetçi söylemler güçlenirken Bakü’de kitlesel gösteriler başladı.
2. Karabağ protestoları ve "Kara Ocak" (1990)
1989-1990 yılları arasında Azerbaycan’da Sovyet karşıtı gösteriler daha kitlesel hale geldi. 19-20 Ocak 1990 tarihlerinde Sovyet ordusunun Bakü’ye girmesi ve yüzlerce sivilin ölmesiyle sonuçlanan müdahale, Azerbaycan tarihine "Kara Ocak" olarak geçti. Bu olay, hem Azerbaycan halkında derin bir travma yarattı hem de Sovyetler'e olan meşruiyetin tamamen yitirilmesine neden oldu. Kara Ocak, bağımsızlık fikrinin halk nezdinde yaygınlaşmasında ve radikalleşmesinde dönüm noktasıydı.
3. Azerbaycan Halk Cephesi'nin yükselişi
1990'da oluşan Azerbaycan Halk Cephesi (AHC), Sovyet sistemine karşı toplumsal muhalefeti siyasi bir harekete dönüştürerek parlamentoda ve sokakta etkisini artırdı. AHC, hem siyasal reformları hem bağımsızlığı savunan programıyla geniş halk desteği kazandı. Bu hareketin etkisiyle Azerbaycan Yüksek Sovyeti, 30 Ağustos 1991’de egemenlik bildirisini kabul ve ilan etti.
4. Bağımsızlık ilanı ve SSCB'nin dağılması (1991)
Sovyetler Birliği’nde 1991 yazında Gorbaçov’a karşı düzenlenen başarısız darbe girişimi (Ağustos Darbesi), merkezî otoritenin tamamen çöküşüne yol açtı. Bu fetret ortamında Azerbaycan Yüksek Sovyeti, 18 Ekim 1991’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan etti. 29 Aralık 1991’de düzenlenen referandumda halkın yüzde 90’dan fazlası bağımsızlığı onayladı. Aynı yılın sonunda Sovyetler Birliği resmen dağıldı.
5. Uluslararası tanınma ve yeni dönem
Azerbaycan’ın bağımsızlığı 1992 başlarında Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere birçok devlet tarafından tanındı. Ancak bağımsızlığın ilk yılları, hem iç siyasi istikrarsızlık hem de Ermenistan’la süren Dağlık Karabağ savaşı nedeniyle zorluklarla geçti. Buna rağmen, Sovyet sisteminden çıkan bir ulus olarak Azerbaycan, 1990’ların ortasından itibaren özellikle enerji kaynakları üzerinden kendini uluslararası arenada yeniden konumlandırmaya başladı.
28 Mayıs 1918: Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşu
Azerbaycan’ın bugün kutladığı “Bağımsızlık Günü” 28 Mayıs 1918’de Kafkasya’daki Rusya Çarlık idaresinin çökmesinin ardından Azerbaycanlı siyasal önderlerin, Tiflis’te toplanan Millî Şura aracılığıyla Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilan edildiği gün olarak tanınıyor. Bu cumhuriyet, Müslüman Doğu’da kurulan ilk laik, parlamenter cumhuriyet olarak tarihsel öneme sahipti. Kısa ömürlü (1918–1920) olmasına karşın, hukuk devleti, kadınlara seçme-seçilme hakkı gibi birçok modern kazanımı içeriyordu ve SSCB'den ayrılma sonrasında da Bağımsızlık Günü olarak kutlanmaya devam etti.
Türkiye'nin rolü
1991 sonrası Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk devlet Türkiye Cumhuriyeti'ydi. Türkiye, Azerbaycan'ın yeni devlet yapısını kurma, ordunun reorganizasyonu ve eğitimi, uluslararası sisteme entegrasyonu ve ekonomik olarak ayakta kalma süreçlerinde de kritik destek sağladı. Ortak dil, kültür ve tarihsel bağlar temelinde kurulan bu ilişkiler, “bir millet, iki devlet” sloganıyla özetlendi. Türkiye, özellikle Ermenistan’la Dağlık Karabağ üzerindeki savaşın başladığı dönemde Azerbaycan’a siyasi destek verdi; Ermenistan’a sınırlarını kapattı ve bu tutumunu uzun yıllar sürdürdü. Ayrıca Türk müteahhitleri, eğitim kurumları ve medya kuruluşları üzerinden Azerbaycan’ın kamu altyapısının inşasında ve Batı ile entegrasyonunda da etkili oldu. Türkiye, Azerbaycan’ın bölgesel güvenlik dengelerinde yanında yer alan stratejik müttefiki haline geldi.
(AEK)


