Fotoğraf: Murat Kula
Haberin İngilizcesi için tıklayın
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Erdoğan konuşmasında, Gare’de 13 kişinin öldürülmesi sonrası yaşanan tartışmalarla ilgili HDP ve CHP’ye yüklenirken, Milli Uzay Programı, Covid-19 salgını ve destek paketleri üzerine konuştu.
Anadolu Ajansı'nın (AA) aktardığına göre Erdoğan özetle şunları dedi:
“Kutsallarımız"
Biz ne Batılılar gibi insanı metalaştıran ne PKK ve DEAŞ benzeri sapkın örgütler gibi körü körüne ölümü yücelten ne de FETÖ'cüler gibi iradesini tek kişinin eline teslim eden bir anlayışa sahibiz.
“Evet, bizim ezanımız, bayrağımız, vatanımız başta olmak üzere kutsallarımız söz konusu olduğunda gözümüz dünyayı görmez. Evet, bizim dünyanın en köklü devlet geleneğine sahip bir millet olarak tarihimiz şanla, şerefle, zaferle doldur. Evet, biz, inancımız ve değerlerimiz yolunda mücadele ederken şehitlik ve gazilik ile müşerref olmayı en üstün vasıf olarak kabul ederiz.
“Bu vasıfları diğer toplumlardan ayırt edici özelliklerimiz olarak iftiharla da taşırız ama bizim elimizde tek bir masumun kanı yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Bizim geçmişimizde tek bir coğrafyanın veya toplumun sömürülmesinin ayıbı yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Bizim sırtımızda kendi çıkarı için dünyanın kalanını ateşe atma bencilliğinin kamburu yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Ne ecdadımızdan böyle bir miras aldık, ne kendimiz böyle bir zillete bulaştık, ne de evlatlarımıza böyle bir utanç bırakacağız.
HDP'ye...
"Terörle mücadele meselesi, her türlü siyasi çekişmenin, hesabın, günlük polemiklerin üzerinde tutulması gereken milli bir konudur. Türkiye'nin bütünlüğü ve milletin birliği ile ilgili kritik bir konuda her siyasi partinin sorumluluk duygusu ile hareket etmesini beklemek en tabii hakkımız.
"Kalplerinden kopup gelen bir hisle, tam tarifini yaparak, amasız, fakatsız, lakinsiz bir şekilde terör örgütünü kınamayan hiç kimse kendini bu ülkenin partisi, bu ülkenin siyasetçisi olarak takdim edemez.
“PKK ile arasına mesafe koyamadığı için bizim nezdimizde hiçbir zaman gerçek bir siyasi kurum haline gelemeyen bir parti var. Bu parti kendi resmi hesabından PKK ile irtibatlarını belgeleyen bir paylaşımda bulunduğu için İletişim Başkanımızı 'hesap vereceksiniz' diye tehdit ediyor.
“Terbiyesize bakın. Alçaklıkta demiyorum, çukurlukta sınır tanımayan bu terör örgütü yardakçılarına Cumhur İttifakı olarak diyoruz ki; asıl bu millet sizden onca şehidimizin, onca gazimizin hesabını soracak. Hem de öyle bir soracak ki bir daha kimse benzer ihanetlere teşebbüs edemeyecek.
Ne olmuştu?Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 14 Şubat günü Twitter’dan bir videoyla birlikte şu mesajı paylaştı: “Buradan avazımız çıktığı kadar gür bir sesle haykırıyoruz. HDP demek PKK demektir. HDP, PKK’dan aldığı emirle hareket eden bir siyaset kuklasıdır. Bu gerçeği bugün bir kere daha gördük. HDP’yle olan ittifakları zarar görmesin diye PKK’nın adını dahi anamayanları da gördük.” HDP Genel Merkezi’nden ertesi gün yapılan paylaşımda şöyle denildi: “Kimse sebep olduğu kan ve gözyaşını, HDP’ye dil uzatarak temizleyemez. 6 milyondan fazla oy almış partimize dil uzatmak, sarayın bol maaşlı medya kayyımı olan Fahrettin Altun'un boyunu aşmaktadır. Halkın gerçekleri bilmeye hakkı vardır. Hesap vereceksiniz.” Altun bunun üstüne şu mesajı paylaştı: “Milletimiz sizden şehitlerimizin hesabını soracak. Sadece sizden değil sizinle birlikte yol yürüyenlerden de. PKK’nın kontrolünde olan bir şer odağıyla mücadele etmek benim asli görevimdir. Tehditleriniz bize sadece güç verir! Bu ülkeyi size böldürtmeyeceğiz. Ölümüne, ölümüne!” |
CHP'ye...
“Hadi bunlar tescilli terör yardakçısı. Peki, bu ülkenin ikinci büyük partisi durumundaki CHP'ye ne oluyor?
“Kılıçdaroğlu dün yine çıktı tamamı yalan, tamamı yanlış, tamamı hezeyan olan bir sürü zırvayı arka arkaya sıraladı. Arada bize de güya sorular soruyor. Bu soruları dünyadan ve ülkemizden haberi olmayan, tüm ömrü kuytu köşelerde geçmiş bir meczup sorsa diyeceğiz ki mazurdur.
“Ama öyle değil. CHP'nin başındaki adamcağız, hayatının bir bölümü memuriyetle, kalan kısmı siyasetle geçmiş, kasetle gelmiş de olsa bunca yıldır CHP'nin genel başkanlık koltuğunu cebren ve hile ile işgal etmiş bir adamcağızdır. Buna rağmen böyle sorular sorabiliyorsa biz bunun arkasında başka niyetler ararız.
“Söylediklerine bakarak her şeyden önce bu zatın, PKK terör örgütünün nasıl bir alçak yapı olduğundan, bugüne kadar hangi katliamları yaptığından, kimlerden destek aldığından, insanlıkla uzaktan yakından ilgisi bulunmadığından habersiz olduğunu anlıyoruz.
“Yine bu zatın, terörün uluslararası boyutundan, terör örgütlerinin uluslararası alanda nasıl bir aparat olarak kullanıldığından, uluslararası ilişkilerin görünen ve görünmeyen boyutlarıyla nasıl yürüdüğünden zerre kadar malumatı olmadığını görüyoruz.
Kılıçdaroğlu ne sormuştu?Kılıçdaroğlu Twitter hesabından "13 Şehidimizin sorumlusu olan Erdoğan'a 83 milyon vatandaşım adına soruyorum..." mesajıyla birlikte Erdoğan'a şu soruları yöneltmişti: 1. Bölücü terör örgütünün tam 5,5 yıl elinde tuttuğu vatan evlatlarını kurtarmak için 2015 tarihinden bu yana Başbakan olarak ya da Cumhurbaşkanı olarak ne yaptınız? 2. Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'dan seçimlerde size yardımcı olması için mektup dilenirken, neden vatan evlatlarının serbest bırakılması için çağrı yapmasını istemediniz? İstanbul seçimleri sizin için 13 vatan evladından daha mı kıymetliydi? 3. Yıllarca "dostum Trump" diye böbürlenip durdunuz. Neden dostluğunuzu, vatan evlatlarımızı terör örgütünün elinden kurtarmak için kullanmadınız? 4. Daha önce benzer hadiselerde sorunun çözümünde büyük katkıları olmuş İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği ve Mazlum Der gibi ulusal insan hakları örgütleri ile Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinden terör örgütünün elinde tuttuğu evlatlarımıza zarar gelmemesi ve serbest bırakılmaları için en azından çağrıda bulunmak hiç mi aklınıza gelmedi? 5. Rize'de yaptığınız açıklamalarda sınır ötesi operasyonun hedeflerinden birinin de şehit olan 13 evladımızın kurtarılması olduğunu, ancak başaramadığınızı söylediniz. 13 vatandaşımızın kurtarılması amacıyla başlatılan operasyondaki başarısızlığı kim üstlenecek? Bu işin sorumlusu kim? |
TIKLAYIN - Kılıçdaroğlu'ndan Gare açıklaması: Sorumlusu Erdoğan'dır
“Operasyonun sorumlusu devlet”
“Gara'da terör örgütü PKK'ya karşı yürütülen operasyonun sorumlusu, Başkomutan ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanından, Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına, askerinden polisine ve istihbaratçısına kadar tüm mensuplarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.
"Bunlar kendilerini herhalde bu devletin bir mensubu olarak görmedikleri için, bunun için olsa gerek, geçmişte Suriye'den Karabağ'a, Libya'dan Doğu Akdeniz'e kadar yaptığımız hiçbir operasyonu zaten sahiplenmediler.
"(…) Terör örgütüne samimi bir kınama yapmaya dilleri varmayanların, yaşanan acı hadise karşısında şahsımızı ve devleti suçlama konusunda gösterdikleri canhıraş gayreti ibretle takip ediyoruz. Türkiye'nin terör örgütlerine karşı yürüttüğü mücadeleye destek vermeyip tam tersine her fırsatta alenen veya sinsice teröristlere arka çıkanların, acı verici bir hadise yaşandığında kürsüden bize parmak sallama riyakarlığına yönelmeleri sadece midemizi bulandırıyor.
TIKLAYIN - Gare'de öldürülen 13 kişiyle ilgili farklı kaynaklar ne diyor?
“Uzay masalı”
"Milli Teknoloji Hamlemiz, özellikle bunun bir parçası olan Milli Uzay Programı'nı geçtiğimiz hafta ilan ettik. Bu alanda gelecek 10 yıldaki hedeflerimizi ve yol haritamızı milletimizle ve tüm dünya ile paylaştık.
"Kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen dünyadaki az sayıda ülke arasındayız. Daha önemlisi gözünü uzaya dikmiş, kainatın bilmezlerini çözmeye azmetmiş tutkulu gençlere, tutkulu evlatlara sahipsiz.
“Bu heyecanla devam ettiğimiz müddetçe aya ulaşmak ya da uzaya bir Türk vatandaşını göndermek gibi hedefler emin olun yalnızca birkaç adım ötemizdedir.
“Milli Uzay Programı'nın ve Türkiye'nin bu alandaki vizyonunun milletimizce büyük bir heyecan ve teveccühle karşılandığını görmek bizleri ayrıca memnun etti. Ayrıca bu milletin derdi ile dertlenemediği gibi heyecanını paylaşamayan, başarılarıyla gururlanamayan nasipsizler burada da hemen kendilerini gösterdiler.
“Biz 'Samanyolu galaksi'si diyoruz onların aklı halen samanda. Dünyanın dört bir yanındaki uzman ve araştırmacılar tarafından da takdirle karşılanan bu vizyoner atılıma 'uzay masalı' diyecek kadar küçüldüler.
TIKLAYIN - Erdoğan: Belki bayanlardan bile uzaya gitmek isteyen vardır
TIKLAYIN - "Türkiye'de astro fizikçi sayısı sadece 120-130"
TIKLAYIN - “Uzaya giden ezan okusun”
Sanayi üretiminde artış
“Sanayi üretimimiz beklentileri aşarak bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9 artış gösterdi. Böylece 2020 yılının son çeyreğinde sanayi üretimini en çok artıran G20 ülkesi olmayı başardık.
“Sanayi üretimindeki bu güçlü artış Türkiye'nin 2020 yılını pozitif büyüme ile kapatacak nadir ülkelerden olduğunu bir kez daha teyit etti.
“Hatırlayacaksınız salgın başladığında IMF Türkiye'nin 2020'de yüzde 5 daralacağını öngörmüştü. Bugün geldiğimiz noktada IMF Türkiye'nin yüzde 1,2 büyüyeceği yönünde, önceki tahminini güncellemek zorunda kaldı.
Kısa çalışma ödeneği son kez uzatıldı
“Salgın tedbirlerinden etkilenen hizmet sektörleri başta olmak üzere sıkıntı yaşayan esnafların ve şirketlerin bulunduğunu biliyoruz. Hayata geçirdiğimiz toplamı 311 milyar lirayı bulan destek ve teşviklerle bu sıkıntıları bir nebze hafifletmenin gayreti içinde olduk.
"Kısa çalışma ödeneğinin süresini son defa olarak mart ayı sonuna, asgari ücretteki artış miktarı kadar yükselttiğimiz nakdi ücret desteğinin süresini de 17 Mart'a kadar uzattık."
Çiftçiye desteği “Bay Kemal” diyerek açıkladı
"Gübre desteklerini, küresel emtia fiyatlarındaki gelişmeleri göz önünde bulundurarak, yüzde 100 artışla iki katına çıkarıyoruz. Buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi hububat ürünlerinde dekara 8 lira olan desteği 16 liraya yükseltiyoruz, Bay Kemal.
“Organik ve organomineral gübre kullanan üreticilerimize ise ilave olarak dekara 10 lira olan destekleme ödemesini, dekara 20 liraya yükseltiyoruz Bay Kemal. Bu destek ödemeleri çiftçilerimizin kaynağa en çok ihtiyaç duydukları ilkbahar döneminde hesaplarına yatırılacaktır.
Mart başından itibaren kademeli normalleşme
“Kabine toplantısında salgının seyrini ayrıntılı olarak tekrar değerlendirdik. Kimi şehirlerimizde karşımıza gayet iyi fotoğraf çıkarken, kimi şehirlerimizde hala sıkıntının ciddi düzeylerde olduğunu gördük.
“İllerimizi, Sağlık Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre dört gruba ayırarak mart ayı başı itibarıyla kademeli normalleşme sürecini başlatıyoruz.
“İllerimizi vaka ve aşı oranları gibi kriterlere göre 'düşük', 'orta', 'yüksek' ve 'çok yüksek riskli' olarak sınıflandıracağız. Normalleşme takvimini de buna göre yürüteceğiz.
"Restoran, kafe, kıraathane ve benzeri esnafımızı rahatlatacak adımların yol haritası önümüzdeki günlerde açıklanacaktır.
"Haftasonu uygulamasından başlayarak, sokağa çıkma sınırlamasını da illerimizdeki vaka, aşılama ve diğer ilgili kriterlere göre aşamalı şekilde kaldırıyoruz.
“Burada önemli olan vaka sayısının tüm illerimizde sürekli azalmasıdır. Vatandaşlarımız bu konuda ne kadar dikkatli olur, ne kadar hassas davranır, kendi illerindeki görünümü ne kadar iyileştirirlerse normalleşme takvimi de o derece hızlı ilerleyecektir." (EKN)