Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) 9. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu.
Türkiye’nin bildiği türden bir cumhurbaşkanı olmadığını söyleyen Erdoğan, başbakanlığı döneminde kullandığı üslupla iktidar partisi lideri gibi konuşup muhalefete, Gezi Direnişçilerine, gazetecilere, yazarlara ve mahkemelere seslendi.
Ardından Milli Güvenlik Kurulu aracılığıyla uyguladığı politikasını açıkladı: “Ulusal güvenliğimizi tehdit eden, vatanına ihanet içinde olan her yapı, Milli Güvenlik Kurulu'nda ele alınır ve onun gözünün yaşına bakılmaz, tavsiye kararı çıkar."
Erdoğan 28 Şubat göndermesini 1980 Darbesi’yle birlikte yaptı: “Bu salondakilerin birçoğu 1980 darbesinin nasıl ülkenin üzerinden silindir gibi geçtiğini gördüler. 28 Şubat'ta da bunu iliklerine kadar hissettiler. Millet iradesine taarruz etmeyeceklere inanırsak kazanılmış hakları kaybederiz.”
"Gezi'yi kontrol altına almasaydık"
“Zaman zaman birileri çıkıyor son 1.5 yıl içinde yaşananları küçük göstermeye çalışıyorlar. Sözüm ona gazetecilere, yazarlara bakın. Yaşananları meşrulaştırmak istiyorlar” dedi ve sordu? “Eğer gezi olayları kontrol altına alınmamış olsaydı acaba Türkiye bugün nerede olurdu?”
Sorunun yanıtını ise Mısır ve Ukrayna'daki gelişmelerle yanıtladı: “Bir günde 3 bin insanın öldürüldüğü bir ülke yoktur. Yüzde 52'yle seçilmiş Cumhurbaşkanına darbe yapıldı ve içeri atıldı. Şu anda binlerce insan Mısır zindanlarında yatıyor. Bunların demokrasiyle alakaları yok. Bugün demokrat geçinenlerin nasıl antidemokrat olduğunu gördük.”
Ferguson’la Ethem Sarısülük cinayetini savundu
Erdoğan ardından Ferguson olayları ile Gezi karşılaştırması yaptı ve Ethem Sarısülük’ü öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz’ı savundu:
“Bugün Ferguson'u, Arizona'yı gördük. Elinde silah yok, molotof yok ama adamı öldürüyor. Bizim burada polisimiz kalkıp da vatandaşı mı öldürdü? Silah mı çekti? Yok. Polisi öldürürken, polisi neredeyse bitirecekleri anda, polis kendisini savunmayacak mı? Savunurken orada bir olay oluyor, ondan sonra bakıyorsunuz işte o paralel yargı, 8 seneye mahkum ediliyor.”
“Nerdesiniz tencereci, tavacılar?”
Gezi olaylarına değinen Erdoğan, "Kadıköy’den başlayıp Taksim Meydanı’na gelen zat, oradaki 12 ağacın yeri değiştirildi kesilmedi. Ama Yalova’daki ağaçlar kesildi. 250’yi aşkın ağaç kesildi. Ağaç değil mi? Neredesin sen, nerede çevreciler, nerede o Taksim’de yürüyenler. Asırlık ağaçlar kesildi, neredesiniz tencere tavacılar konuşun bakayım" dedi.
Ardından başbakanlığı döneminde meydanlarda hedef gösterdiği Memet Ali Alabora’yı adını vermeden andı: “Orada sadece samimi davranan biri vardı: Mesele sadece ağaç değil sen hala anlamadın mı? diyenler vardı. 17-25 Aralık darbe girişimi değil miydi? Benim hakkımda dönemin Başbakanı diye yazıyor. Muhalefet partileri ikna edilmiş, hangi gazetenin ne yazacağı bile belliydi."
“Cumhurbaşkanı cevap verir mi?”
Erdoğan ardından Cumhurbaşkanı olduktan sonra yaptığı konuşmaları şöyle savundu: “Bazıları diyor ki 'Ya cumhurbaşkanı bunlara cevap verir mi?' Ben alışılmış cumhurbaşkanı değilim, olmadım, olmayacağım."
Muhtarlar Saray’a
Erdoğan Ak Saray’a ilişkin eleştirileri ise şöyle yanıtladı: “Cumhurun temsilcileri olan muhtarlarımız, kendi sarayını gelsin görsün. Burası milletin sarayı ya benim sarayım değil. Burası bana ait bir saray değil, millete ait bir saray" . Ardından harcanan para için savunmasında ise Buckingham Sarayı’nın restorasyonuna harcanan parayı örnek gösterdi: “Rakam ne biliyor musunuz? 5 milyar pound. Demek ki yaklaşık 7-8 milyar dolar.”
Yavuz Bingöl’ü savundu
Yavuz Bingöl’ün tartışmalar yaratan röportajı için de konuştu. 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda Yavuz Bingöl'le Yemen Türküsü'nü söylediklerini hatırlattı:
"Aman Allahım, o sanatçımıza söylemediklerini, çözüm süreci toplantısına katıldığı için yapmadıklarını bırakmadılar. Şu anda hala Türkiye'nin bu büyük sanatçısını linç etmek için ellerindeki her vasıtayı kullanıyorlar.
"Bunu sadece o sanatçımıza değil, hakikati söyleyen kim olursa olsun ona yapıyorlar. İşte en son Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü alan değerli yazarımız Alev Alatlı'ya da bunu yaptılar. Akil İnsanlar Heyeti içinde yer alan birçok sanatçımıza, gazeteciye, düşünürlere de bunu yaptılar."
Erdoğan yaptığı tüm eleştirilerin ardından “Hiçbir zaman kutuplaştırmanın, kamplaştırmanın, ayrıştırmanın yanında durmadık” dedi.
* Fotoğraf: İslam Yakut – İstanbul/AA