* Fotoğraf: AA/Arşiv
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ankara Kızılay'daki bir eylem sırasında Merve Demirel'e cinsel saldırı gerçekleştirmekle suçlanan polisi savunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne yönelik tepkiler Meclis’e taşındı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, konuya ilişkin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cevaplaması istemiyle soru önergesi verirken, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da Merve Demirel’le birlikte Meclis’te dün basın toplantısı düzenledi.
18 Şubat Pazartesi günü de aynı konuyu HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da İçişleri Bakanı Soylu’ya sormuştu.
Kemalbay’dan Soylu’ya…
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, İçişleri Bakanı Soylu’nun cevaplaması talebiyle verdiği soru önergesinde 1997-2018 arasında 381 polisin gözaltına alınan kadınları taciz ettiğini belirterek Ankara polisine dair cinsel saldırı şikâyetlerinin münferit olmadığını ifade etti.
Kemalbay şu soruları yöneltti:
* Türkiye genelinde 2002 yılından itibaren emniyet teşkilatına yönelik kadınlara cinsel saldırı ile ilgili kaç suç duyurusu yapılmıştır? Kaçı ile ilgili soruşturma açılmıştır?
* M.D.'ye yönelik polis tacizini gösteren fotoğraf ve video görüntülerinden hareket ederek herhangi bir hukuki ve idari soruşturma açılmış mıdır? Açıldıysa ne aşamadadır?
* Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün M.D.'nin kolluk tarafından cinsel tacize maruz kalması iddiası ile ilgili yaptığı açıklamalarla kurumsal olarak cinsel tacizi meşru bir davranış olarak gösterdiğini ve pekiştirdiğini düşünüyor musunuz?
* Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün M.D.'nin taciz edilmesi karşısında yaptığı "Babasının FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğü" yönlü açıklaması "Polis Etik Kuralı, Hizmet Anlayışında belirtilen 'kolluk personeli, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle insanlar arasında ayırım gözetmeksizin tarafsızlık içerisinde hizmet sunar' maddesi ile bağdaşıyor mu? Yoksa bu açıklama toplumda ayrımcılık ve nefret duygusu yaratarak işlenen cinsel taciz suçunu örtbas etme amacını mı taşıyor?
* Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün M.D. ile ilgili yaptığı açıklamada babasının 'FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğünü açıklaması, suçların şahsilik ilkesinin ihlali değil midir?
* Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün "sosyal medyada ve basın kuruluşlarında habere konu olan yakalama işlemi esnasında çekilen videolarda olayın bütünü ile ele alınmayarak sadece bir kare üzerinden Türk Polis Teşkilatının kamuoyu nezdinde yıpratılmaya çalışılarak küçük düşürülmek istendiği" şeklindeki açıklamaları videonun bütününün izlendiğinde bunun hak edilmiş bir davranış olduğunu düşünmelerinden mi kaynaklanmaktadır?
Kaya: Kabataş’ta ‘başörtülü bacımı taciz ettiler’ yalanına sarılanlar…
Öte yandan dün Meclis’te Merve Demirel’le birlikte basın toplantısı düzenleyen HDP’li Hüda Kaya da şunları söyledi:
“Dün kadınlar üzerinden zulmünü, çirkinliğini gösteren, güce tapan, darbeci, eril odaklar bugün de varlığını AKP iktidarıyla sürdürüyor.
“Kendisine Müslümanım diyen dillerinden başörtüsünü düşürmeyenler, hatta başörtüsü istismarı ile iktidar olmuş bir partinin, muhafazakar AKP’nin iktidar eliyle Türkiye, kadına yönelik devlet ve erkek şiddetinde tecavüz ve tacizde ilk sıralara girmiş durumda.
“Kabataş’ta ‘başörtülü bacımı taciz ettiler’ yalanına sarılanlar ve bu yalana inananlar iddia ettiğiniz o kadın hani nerede? Ama Merve Demirel işte burada.
“Şimdi de ‘benim başörtülü bacıma saldırdınız’ diyebiliyor musunuz? Hayır. Yine tacize, istismara sahip çıkan sizlersiniz.”
Biçer-Karaca: Vücut bütünlüğünün ihlaline yönelik her suç kasıtlıdır
CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ise AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in parlamentodaki konuşması sırasında “İş yargıya intikal etmiştir. Yargı bu işin taksirle mi yoksa kasıtla mı olduğunu inceleyecektir” sözlerini eleştirdi.
TCK’de vücut bütünlüğünün ihlali olarak düzenlenen cinsel saldırı suçlarında taksir gibi bir düzenleme söz konusu olmadığını, bu gibi suçlarda kasıt ya da taksir gibi unsurlar aranamayacağını ifade eden Biçer – Karaca, “Vücut bütünlüğünün ihlaline yönelik her türlü suç kasıtla işlenmiş kabul edilir” dedi.
Ne olmuştu?
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği’nin (TAYAD) 16 Şubat’ta Ankara Sakarya Caddesi’nde yaptığı eylemde üniversite öğrencisi Merve Demirel’i gözaltına alan polislerden birinin kadına cinsel saldırıda bulunduğuna dair fotoğraf karesi sosyal medyadan paylaşılmıştı.
Emniyet açıklaması
Demirel Ankara Adliyesi’ne giderek polis hakkında suç duyurusunda bulunurken Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:
“M.D isimli şahsın Çorum’da ikamet ettiği, zaman zaman Ankara’ya gelerek DHKP/C Terör örgütü açık alan yapılanmaları organizesinde düzenlenen eylem ve etkinliklere katıldığı, kardeşi B.R.D’nin de anılan söz konusu eylemlerde aktif bir şekilde faaliyet yürüttüğü, babaları E.D’nin ise Çorum ilinde öğretmenlik yaparken FETÖ/PDY Terör örgütü içerisindeki faaliyetlerinden dolayı (Aktif Eğitim Sen üyesi olduğu) 2016 yılı Ağustos ayında ihraç edilmiştir.
"Bahse konu eylemde şahıslara dağılmaları hususunda gerekli yasal uyarılar yapılmış olup, şahısların eylemlerine devam etmeleri üzerine, yakalama işlemi sırasında direnmeye devam ettikleri, M.D. isimli bayanın gözaltı aracına alınması esnasında direnmesi sonucu basına yansıyan görüntülerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
“Örgüt mensuplarınca gündeme getirilen bu ve benzeri görüntülerin amacı, Emniyet Teşkilatını yıpratmak, görev alan personeli teşhir ederek moral ve motivasyonunu bozmak, görev yapmasını engellemeye çalışmak amaçlı olup, şahıslar tarafından kullanılan sosyal medya hesaplarında Emniyet Teşkilatı ve personeli hakkında yapılan tehdit, hakaret, personeli hedef gösteren vb. paylaşımlar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına birden fazla suç duyurusunda bulunulmuştur.”
İçişleri Bakanı açıklaması
"Günlerdir bir mensubumuzu 'tacizci' diye niteleyerek ailesi, çoluğu çocuğu, etrafı, arkadaşları ve yeğenleri olan bir kardeşimizi 'tacizci' diye niteleyerek sabahtan akşama kadar felç etmeye çalışan ve bunu TBMM'nin gazi çatısı altına getirip, orada aynı hakaretleri ortaya koyanlara pabuç bırakacak değiliz.
"Bir hodri meydan daha yapıyorum. Mahkemede görüşeceğiz. Bu konuda elimizde öyle bir belge var ki bu konunun arkasında duranlar ve bizim evladımıza 'tacizci' diyen alçaklar gereğini görecektir.
"Jandarmamız, polisimiz büyük bir mücadeleyi ortaya koyacak. Öteki taraftan da üç beş tane klavye yobazının saldırısına maruz kalacaklar. Esas taciz budur.
"Çok net bir şekilde söylüyorum. Hadi; mahkemede sonuna kadar hesaplaşacağız. O belgeyle beraber ablası DHKP-C, babası FETÖ'den ihraç, kendisi TAYAD'lı. Yani aşırı sol; güya cezaevinde bulunanları savunan derneğin temsilcisi. Ve oraya sürekli eylem için gelmiş; aynı zamanda kendisi ilahiyat fakültesi öğrencisi. Allah'ını severseniz bu ne perhiz ne lahana turşusu? Nelerle uğraştığımıza bakar mısınız?”
Süleyman Soylu Twitter hesabından da şu paylaşımda bulunmuştu:
Yasadışı eylem yapıp direnirseniz, uyarılardan sonra “kargatulumba” gözaltına alınırsınız
— Süleyman Soylu (@suleymansoylu) February 20, 2019
Eğer taciz varsa üzerine ilk biz gideriz
Hayatı kendi gibi düşünmeyenleri tacizle geçenlerin “Babası FETÖ'den ihraç,kardeşi DHKP-C'li proje kadın” üzerinden polisi ezmesine müsaade etmeyiz pic.twitter.com/JZI3MTPD18
Soylu bu tweet’i hesabına sabitledi. (EKN)