Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Lami Özgen’le 1 Mayıs öncesi emekçilerin reel taleplerini konuştuk.
Özgen, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 12 yıldır tek başına iktidar olmasına rağmen emekçilerin özlük, ekonomik ve sosyal hakları konusunda bir adım atmadığı gibi temel haklar ve özgürlükler konusunda ülkeyi daha da kötüye götürdüğü görüşünde.
Kamu emekçilerinin başta iş güvencesi, güvenceli çalışma, ücret güvencesi istediğini belirten Özgen, performansa dayalı çalışma sisteminin ortadan kaldırılması, sendikalar arasında ayrımcı politikalar yürütülmemesini de talep ettiklerini belirtiyor.
Nasıl bir düzen?
“Kamu çalışanlarının ekonomik, mali, sosyal, özlük, mesleki, demokratik bütün haklarının toplu sözleşme sisteminde karşılıklı taraflar şeklinde ele alınacağı, her sendikanın, konfederasyonun kendi üyeleri için özgürce toplu sözleşme yapabileceği uluslararası çalışma örgütünün sözleşmelere ilişkin maddelerin hayata geçebileceği bir düzen talep ediyoruz.
“Örgütlenme özgürlüğü, toplu gösteri, yürüyüş ve toplu eylem özgürlüğümüzü de istiyoruz. Şu anda 1 Mayıs'a ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararının olmasına rağmen hükümet hem kendi anayasasını hem de uluslararası hukuku hiçe sayarak gösteri ve toplu eylem hakkımızı hukuksuz bir şekilde fiili olarak ortadan kaldırıyor.
“Bu taleplerimizin tümünü başta İstanbul Taksim 1 Mayıs'ı olmak üzere Türkiye'nin her tarafındaki kutlamalarımızda ifade edeceğiz.
“En acımasız politikaları AKP hayata geçirdi”
“Geçmiş hükümetler de ekonomik, sosyal politikalar açısından Uluslararası Para Fonu’na (İMF) verdikleri taahhütler çerçevesinde neoliberal politikaları hayata geçirdiler.
“Ama 12 yıllık iktidarı boyunca geçmiş hükümetlerden daha etkili, daha köklü şekilde bu politikaları hayata geçiren AKP hükümeti oldu.
“Özellikle ekonomik, sosyal, demokratik haklarının geriye gitmesi konusunda en acımasız politikaları hayata geçiren AKP oldu.
“Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerden daha etkili ve acımasız şekilde güvencesiz çalışmayı artırarak taşeron sistemini hayata geçiren bir hükümetle karşı karşıyayız. Bunun ana kaynağı özelleştirmelerdir.
“Özelleştirmenin İMF programı olduğunu biliyoruz. Hükümet ‘İMF'ye minnetimiz yoktur, İMF'ye kredi açıyoruz’ diyor. Ama tam tersine yürüttüğü ulusal istikrar stratejisi İMF'nin 2005'ten bu yana vaat ettiklerinin basamak basamak hayata geçmesidir.
4-C’lilerin durumu
“Siz çalışanların iş güvencesini ortadan kaldırırsanız, taşeronlaştırırsanız, onların özellikle tazminat gibi haklarını ortadan kaldırırsanız, çalışma yaşamında yığınla güvencesiz çalışanlarla karşı karşıya kalırsınız.
“Şu anda da bunun somut örneği 4-C'lilerdir. Daha önce kadrolu, güvenceli çalışan 4-C'liler güvencesiz hale geldiler. Hem ücretleri düşürüldü, hem de çalışma yaşamında güvencesiz çalışmak zorunda bırakıldılar.
“Geriye götürüyorlar”
“Hükümetin kimi zaman reformlar adı altında kamu çalışanlarına özgürlükler sağladığı ifade edilse de yasal düzenlemelerle yapmış olduğu küçük reformları daha sonra torba yasalar ve kanun hükmünde kararnamelerle topyekun ortadan kaldırıyor.
“Örneğin 2012'de tek başına iktidar olarak istediği yasayı çıkarabilme gücüne sahip olmasına rağmen onlarca kanun hükmünde kararname çıkararak başta biz emekçilerin özlük, ekonomik, mesleki, sosyal haklarının birçoğunu geriye götürdü.
“Diğer bir husus 2010'da referandumda sendikal özgürlüklerin önü açılacak dediler. 2010 1 Mayıs'ının Taksim'de kutlanmasına ilişkin AKP'nin ‘1 Mayıs'ı bayram yaptık, Taksim'i kutlamalara açtık’ diye pankartları vardı.
“O günden bugüne ne değişti, niye geriye gittik, niye yasaklıyorlar? Kendince yaptığı düzenlemeleri daha sonra farklı şekilde geri götürdüğü için, insanların ellerinden aldığı için biz bugün bu antidemokratik süreçleri yaşıyoruz.
“En temel hakkımız olan düşünce ifade özgürlüğü, gösteri ve toplu yürüyüş hakları temel haktır. Yasalarda kim ne düzenleme yaparsa yapsın, bunlar uluslararası yasalara göre temel haklardır. Bu temel haklarımızın hepsi elimizden alınmış durumda. İki yıldır 1 Mayıs ölçeğinde yaşadığımız bu.
“Kısmi reformları öne çıkarıp, kısa bir süre sonra o reformları farklı yasal düzenlemelerle tekrar ortadan kaldırıp daha da geri götürüyorlar.” (EKN)