Bir dönem savaş sonrası Amerika'nın en önemli yazarı olarak görülen, "ünlü olmayı istememekle" ünlü, "Çavdar Tarlası'nda Çocuklar"ın yazarı J.D. Salinger, 50 yıldan uzun zamandır inzivada yaşadığı New Hampshire'daki evinde, 91 yaşında yaşamını yitirdi.
Salinger'in eserlerinin temsilcisi Harold Ober Associates "Mayısta kalçasını kırmış olsa da, geçen yılın sonunda aniden kötüleşene kadar sağlığı çok iyi durumdaydı" dedi.
Saliger'in edebi mirası az sayıda ama etkileyici bir dizi kitaba dayanıyor: Tamamı Türkçe'ye de çevrilen "Çavdar Tarlası'nda Çocuklar"ın yanı sıra, "Dokuz Öykü" ve iki uzun öykü kitabı, "Franny ve Zooey" ile "Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar ve Seymour Bir Giriş".
"Çavdar Tarlası..." 1951'de yayınlandığında romanın anlatıcısı ve ana karakteri, okuldan yeni uzaklaştırılmış bir ergen olan Holden Caulfield Amerika'nın en bilinen edebi karakteri, kitapta bir çoksatar oldu.
Sinik ve argoya kaçan sesiyle, ergenliği sempatik bir biçimde kavrayışıyla ve yetişkin dünyasına yabancılaşmış, öfkeli güvensizliğiyle roman Soğuk Savaş Amerikasında özellikle gençler arasında kült statüsüne erişti. Halen yılda 250 binden fazla kopyası satılan roman Holden'in bazı uğraşları biraz eskimiş olsa da ergenliğe geçişin rutinlerinden biri olarak görülüyor.
1980'de John Lennon'u öldüren Mark David Chapman bile davranışının nedenlerinin bu romanın sayfalarında bulunabileceğini söylemişti. Philip Roth 1974'te "Öğrencilerin J D Salinger'in eserlerine verdiği tepki, onun diğerlerinin aksine yaşadığı zamana sırtını dönmediğini ve bugün benlikle kültür arasında süre giden çatışmaya parmak basmayı başardığını gösterir" demişti.
Pek çok eleştirmen Roth'un yanı sıra John Updike ve Harold Brodkey gibi yazarları da etkilemiş "Dokuz Öykü"yü daha heyecanla karşılamıştı. Öyküler keskin toplumsal gözlemler, muhteşem diyaloglar -italikleri neredeyse müzikal notasyon olarak kullanan Salinger edebi konuşmanın değil, insanların günlük hayatta kullandığı şekliyle konuşmayı yansıtmanın ustasıydı- ve geleneksel kısa öykü formundan -giriş, gelişme, sonuç- geriye kalan her şeyi ortadan kaldırmasıyla öne çıkıyordu.
Salinger edebi ironi sanatını da mükemmelleştirmişti. 1963'te NY Times'da yayınlanan bir makalede onun için "Edebiyat tarihinde nadiren bir düzine öykü bu kadar tartışma, karşıtlık, övgü, yergi ve mistifikasona yol açmıştır" diyordu.
Genç Salinger bu tür bir ilgiyi arıyordu. Okul yıllarında edebi yeteneği hakkında büyükleniyordu. Fakat başarı, onu yakaladığı andan itibaren hızla önemini yitirdi. Kitabının kapağında fotoğrafını görmekten sıkıldığını ve sonraki baskılardan çıkarılmasını istediğini söylüyordu. Temsilcisinden gelen hayran mektuplarını yakmasını istemişti. New York, Manhattan'da yaşayan Salinger 1953'te edebiyat dünyasından kaçarak Cornish'de kırsal bir bölgedeki çiftliğine çekildi. Neredeyse ana karakteri Holden'in "hayatının kalanını geçireceği küçük bir kabin inşa edip (...) kimseyle anlamsız konuşmalar yapmak zorunda kalmadan" yaşama arzusunu gerçekleştiriyordu.
Kaçışının ardından edebi yayınları da önce yavaşladı sonra da durdu. 1961 ve 1963'te yayınlanan kitaplarının ardından hiçbir şey yayınlamadı. Yayınlanan son eseri 1965'te New Yorker'da çıkan "Hapworth 16, 1924" oldu. 1997'de küçük bir yayınevine neredeyse bu öyküyü basması için izin veriyordu ki, son anda vazgeçti.
1953'te bir grup öğrenciye yerel lise gazetesinde yayınlanmak üzere bir röportaj verdi fakat röportaj yerine gazetede bir köşe yazısı çıkında gençlerle ilişkisini tamamen keserek çiftliğini çitlerle çevirdi. Bir daha da nadiren gazetecilere konuştu. 1974'te arzusu hilafına yapılacak öykü derlemesini püskürtmek için verdiği görüşte "Yayın yapmamak müthiş bir huzur veriyor. Huzurlu. Durgun. Yayıncılık özel hayatımın ihlali anlamına geliyor. Yazmayı seviyorum ama sadece kendi zevkim için yazmak istiyorum" diyecekti.
Fakat gizlendikçe ünü arttı. 1961'de Time dergisinin kapağındaydı. Çiftliğinin etrafında dolaşıp bir kare çekmeye çalışmak yıllar boyunca gazetecilerin vazgeçmediği bir spor halini aldı.
1984'te Britanyalı edebiyat eleştirmeni Ian Hamilton biyografisini yazman için Salinger'le görüştü ama ret cevabı aldı. Buna rağmen kitabı yazan Hamilton'u mahkemeye veren Salinger davayı kazandı.(EÜ)
* Bu yazıyı New York Times'dan kısaltarak Türkçeleştirdik.