Kobanî davasının 37. duruşma periyodunun 2. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN-Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
“Bu dosyaya neden dahil edildi?”
MA’nın haberine göre bugünkü duruşmada Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan beyanına devam etti.
Heyetin dünkü duruşmada savunmaya kısıtlama getirmeye çalışması nedeniyle savunma biçimini değiştirmek zorunda kaldığını, bu durumun da kendisini kısıtladığını dile getirerek sözlerine başlayan Kozan, müvekkiline dair suçlamalara yanıt verdi.
Müvekkiline dönük 6-8 Ekim olayları ile ilgili doğrudan bir suçlama olmadığını, gizli ve açık tanık beyanlarında da bu bağlamda bir iddia bulunmadığını söyleyen Kozan, “Protestolar sırasında müvekkilim milletvekili ve partinin herhangi bir yönetim biriminde yer almıyor. O zaman bu dosyaya neden dahil edildi? Bu durum tam da davanın neden siyasi bir dosya olduğu görüşünü ortaya koyuyor” dedi.
“Gizli tanıklar, gizli dinlendi”
Dosyada yer alan “A53” adlı gizli tanığın daha önce duruşmada dinlendiğini ve beyanlarının çürütüldüğünü hatırlatan Kozan, mahkemenin dosyadaki “Ulaş”, “Mahir” ve diğer gizli tanıkları ise yargılanan siyasetçiler ve avukatlarının olmadığı bir gün dinlendiğini anımsattı. Kozan, mahkeme heyetinin bu durumu “gizli tanıkların hayati tehlikesi var” şeklinde gerekçelendirse de açık tanık olan Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun daha sonra gizli tanık olduğunu, sonrasında tekrardan açık tanık olduğunu ve başına bir şey gelmediğini, bu nedenle mahkemenin gerekçesinin doğruyu yansıtmadığını ifade etti.
Kozan, “Bu dosya tanık beyanları ile açıldı. Tanık beyanları dışında hiçbir şey yok. Gerçi birbiri ile çelişiyorlar ama bu durumlara rağmen gizli tanıklar gizli dinlendi. Bu durum silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Bu hukuk garabetidir. Yalan söylediği açık olan tanıkların beyanlarını esas alarak tutuklama gerekçesi yaptınız” diye konuştu.
“Soyut, ayağı yere basmayan anlatımlar”
Avukat Kozan, beyanının devamında dosyada yer alan gizli tanıklardan “Ulaş”ın beyanları üzerinde durdu. Bu tanığın beyanlarını ne şekilde elde ettiğine dair bir açıklamada bulunmadığını, yine mahkemenin de bunu hiç sormadığını söyleyen Kozan, Ulaş’ın emniyet aşamasında verdiği beyanlarda, müvekkili Ata’nın KCK Yönetim kadrosunda yer alan Sabri Ok ve PKK’nin üst yönetimi ile ilişkisinin olduğuna dair anlatımlarda bulunduğuna dikkat çekti.
Ata’nın, tutuklu olduğu sırada Sabri Ok’un avukatı olduğu bilgisini paylaşan Kozan, Ulaş’ın beyanlarının soyut, ayağı yere basmayan anlatımlar olduğunu vurguladı. Müvekkilinin Kongreya Jinên Azad (KJA) aktivisti olmasının dava dosyasında suçlama konusu yapıldığını, ancak İçişleri Bakanlığı tarafından bu oluşumun varlığının kabul edildiğini ifade eden Kozan, ayrıca bu oluşumun diyalog sürecinde kurulduğunu ve müvekkilinin de bu bağlamda İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştüğünü kaydetti.
“Tanıdık bir siyasetçi olduğu için yargılanıyor”
Avukat Kozan, “Açıkçası müvekkil tanıdık bir siyasetçi olduğu için dosyada yer alıyor ve yargılanıyor” dedi.
Gizli tanık “Ulaş”ın emniyet aşamasında Ata’ya dair vermediği pek çok beyanı, mahkemede dinlendiği sırada dile getirdiğine dikkat çeken Kozan, bu anlatımların herkes tarafından bilinen bilgiler olduğunu kaydetti. Kozan, tanığın müvekkiline dönük yine “Kadro” suçlamasında bulunduğunu, ancak buna dair detaylı bir veri sunmadığını belirtti.
“Müvekkilim dedikodu nedeniyle yargılanıyor”
Kozan, savunmasına şöyle devam etti:
“Gizli tanık Ulaş, ‘dedikodu, siyasetin ilkel halidir. Eğer bir konuda dedikodu var ise, bu gerçeğin yarısıdır’ diyor. Müvekkilimiz dedikodu nedeniyle yargılanıyor. Ancak mahkeme, ‘Siz bize dedikodu mu anlatıyorsunuz?’ demiyor.
Tanık anlatımlarında kahve dedikodularını anlatıyor. ‘2015 yılı sonunda Cihan Ekin adında birinin üzerinde bulunan ve polis tarafından yakalanan bir hafıza kartında tüm kadro isimleri yer alıyordu’ şeklinde beyanda bulunuyor. Biz bu isimlerinin yer aldığı listenin getirilmesini istedik. Bizim dosyamızda da kadro iddiası var. Ancak siz bunu araştırmıyorsunuz. Çünkü bu liste gelseydi, gerçek ortaya çıkacaktı. Bu gelseydi tüm tanık beyanları yalanlanacaktı. Ancak bunu dosyaya kazandırmadınız.”
“Tanıklar bilgilerinin olmadığını söyledi”
Avukat Kozan, mahkeme heyetinin gizli tanık Ulaş’a sorduğu sorulara ve bu sorulara verilen yanıtlara da değindi. Tanığın, müvekkili ve diğer siyasetçilerin 6-8 Ekim olaylarıyla ilgileri olup olmadığına dair bir soruya, ‘bilgisinin olmadığını’ yanıtı verdiğini anımsatan Kozan, 6-8 Ekim ile ilgili HDP MYK’ye gönderildiği ileri sürülen mesajın ne şekilde getirildiğine dair de tüm tanıkların ‘bilgilerinin olmadığı’ beyanında bulunduğunu ifade etti.
“Bağımsız bir mahkeme görmek istiyoruz”
Avukat Kozan, sonrasında dosyadaki açık tanık Kerem Gökalp’ın beyanlarına değindi. Gökalp’ın siyasetçileri birebir tanımadığını ve herhangi bir yerde karşılaşmadığını söylediğini anımsatan Kozan, “Bu kadar yüksek bir konumda olduğunu dile getiren bir kişi, ‘Kadro’ iddiası ile suçlanan müvekkillerimizi tanımıyor! Mahkemenin soruları üzerine, ‘Hiçbirini kampta ya da bir eğitim çalışmasında görmedim’ şeklinde yanıt veriyor. Bunun yanı sıra duruşma salonunda bulunan kimseyi orada görmediğini söylüyor. Ancak mahkeme ısrarla, ‘Size isimleri söyleyelim’ şeklide tanığa soruyor. Biz bağımsız bir mahkeme görmek istiyoruz karşımızda” dedi.
Dosyada yer alan “ML” adlı gizli tanığın beyanları üzerinde de duran Kozan, ML’nin dinlediği sırada yanında kimsenin olup olmadığının sorulması gerektiğini, avukatların da bu usulü yerine getirmek üzere sorduğunu, ancak iddia makamının bu duruma itiraz ettiğini ve mahkemenin de bunu kabul ettiğini belirtti.
Bu durumun hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Kozan, bu nedenle ML’nin verdiği beyanının esas alınamayacağını söyledi. Avukatların yine ML hakkında süren bir dava veya soruşturmanın var olup olmadığını sorduğunu, ancak mahkemenin bu sorunun da sorulmamasına karar verdiğini belirten Kozan, bunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği kararlara aykırı olduğunun altını çizdi.
Kozan, bu konuda şunları ifade etti: “Bu beyanları bir soruşturma veya kovuşturmadan kurtulmak, kaçmak için yapıyor olabilir. Ayrıca bu beyanları nereden verdiğini, bir cezaevinde mi yoksa bir mahkeme salonunda mı verdiğine dair sorularımız da yanıt bulmadı. Bu tür soruları mahkeme sürekli engelledi. Mahkeme, ‘biz bunları denetleriz’ dedi. Biz de savunmanın bir taraftarıyız. Bizim de denetlememiz gerekiyor.”
“Tanık mahkemede mi dinlendi, bilmiyoruz”
Dosyada yer alan bir diğer gizli tanık olan “Seher”in mahkeme tarafından gizli olarak dinlendiğini belirten Kozan, tanığın Ata’nın 6-8 Ekim olaylarını etkilediğine dair bir tanıklığının olmadığını ifade ettiğini söyledi.
Dosyada yer alan “225…” adlı gizli tanığa da işaret eden Kozan, “Bu tanık bir mahkemede mi dinlendi, hala bilmiyoruz. Yanında bir hakim var mıydı? Bu merakımız karşılanmadı. Hatta ‘Bu merak konunuz olarak kalacak’ demiştiniz. Biz sizin hasmınız mıyız? Aynı sırada okuduk, siz hakim oldunuz, biz avukat olduk. ‘Yanımda bir hakim var’ deseydi ne olacaktı? Bu tür durumlar aslında yanlarında bir hakimin olmadığını gösteriyor. Bir tanık cezaevinde, polis merkezinde dinlenemez. Buralarda mı dinlendi bilemiyoruz” diye konuştu.
Kozan, müvekkilinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın talimatı doğrultusunda KJA’nın Sözcüsü olduğuna dair iddiaya ise, bu durumun doğrulanmasının kolay olduğunu söyleyip İmralı’da yapılan görüşmelerin dosyaya konulmasını ve durumun netleştirilmesini istedi. (AS)